Ne işiniz var Londra’da?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD ziyareti sonrası şimdi de İngiltere’ye, Londra’ya gitti. Londra ziyareti ve temaslarının odağını fon bulmaya dayandırdı. Kılıçdaroğlu; “İngiltere’ye temiz para bulmaya gidiyorum” dedi. Gençlere de hitap ederek; “Gençler, sözüm var size, temiz parayı size mutlaka ama mutlaka getireceğim” dedi.

Bu beyanlar, Londra’ da bulunma gerekçesi, yapılmak istenenler geniş değerlendirmeye ihtiyaç duyulan bir tabloyu yansıtıyor. Kısaca ortaya koymak gerekirse; her şeyden önce emperyalist ülkelerin şirketlerinin, sermayesinin davranış biçimi, işleyişi, stratejik içeriği bilinmelidir.

Emperyalist ülkelerin sermayesi, sınırlılığı asla haz etmez. Girdiği ülkenin, milli çıkarlarını esas almasından hoşlanmaz. Girdiği ülkelerin, tek yanlı kendine bağlamayı esas alır. Eşit ilişkiyi tarihsel refleksiyle kabullenmez. Kuralları, işleyişi, hukuku tek yanlı ve hep kendi çıkarlarına göre dayatmayı ilke edinir. Girdiği ülkenin muhtemel rakip olma potansiyelini gözetmeyi ve gerekirse köreltmeyi de ihmal etmez.

Emperyalist ülkelerin sermayesi, şirketleri devletinin, ülkesinin çıkarlarıyla bütünleşerek hareket eder. Ülkesinin, devletinin siyasi ve stratejik pozisyonuyla, şirketlerin, sermayenin ekonomik hedefleri ve pozisyonu ayrışarak değil, uyuşarak, örtüşerek, paylaşarak belirlenir. Yani makro çıkarla, mikro çıkar örtüşmesi esas alınır.

İhtiyaç durumunda devletinin siyasi gücünden ve hatta daha öteye giderek, ordusunun gücünden mutlaka yararlanılır. Sonuç olarak unutulmalıdır ki; emperyalist ülkelerin büyük sermayesinin, şirketlerinin devlet ve ülke stratejisinin bir gereği olarak, doğal kaynak ve pazar hakimiyetine dayalı sömürü refleksi, 21. yüzyıla rağmen hiç eksilmemiştir.

Tüm bu tablo tarihsel içeriğiyle, güncel işleyişiyle ortadayken;

CHP lideri, hangi parayı nereden, ne karşılığı bulduğunu söylemektedir? Neden iktidarda olmayan bir siyasi lidere İngiltere sermayesi ilgi gösterir? Ondan neler bekler? O siyasi lider henüz Cumhurbaşkanı adayı bile olmadan büyük sermaye çevrelerine neden gitmek ister? Bu durum, adaylık isteğine ilişkin destek arayışı anlamına gelmez mi?

“Ne işimiz var Afrin’de, ne işimiz var Libya’da, ne işimiz var Katar’da Somali’de, Suriye’de? ” sorularını sorana sizin Londra’da ne işiniz var? sorusu sorulmamalı mıdır?

Ülkesine milletine, insanına, gencine güvenip te; “üreteceğiz, üreterek büyüyeceğiz, milli sermayeyi genişleterek, güçlendirerek geleceğimize sahip çıkacağız” hedefi varken, işin içine gençleri de katarak, “size dışarıdan para getireceğim” demek, bir ülkenin geleceğini güvenli kılar mı? Türkiye sevdalısı gençlere söylenecek söz bu mu olmalıdır?

Enerjiden ekonomiye tam bağımsız Türkiye mücadelesinin gereği ortadayken, ülkenin gençlerine, emperyalist ülkelerin sermaye çevrelerini çare olarak göstermek doğru mudur?

Bu soruların cevapları, küresel ekonomi-politiğin gerçekleri ıskalanmaması koşuluyla bellidir, nettir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Kılıçdaroğlu’nun Londra ziyareti için şunları söyledi;

“Birileri kıta kıta geziyor. ABD olmadı İngiltere, İngiltere olmadı Almanya. Temiz para arıyormuş. CHP IMF temsilcileri ile bir araya geldi. Bizim onlarla işimiz yok. Ama gittiği yer tüm dünyanın iliğini kemiği sömürenlerin kapısı. Nerelere gittiğinin farkında mısın? Gazi Mustafa Kemal bu ülkeyi Düyun-u Umumiye’den biz de emperyalist IMF’ten kurtardık.

Bu kardeşiniz IMF ile kapıları kapattı mı? Artık bizim IMF’le herhangi bir işimiz yok. CHP, IMF’in temsilcileriyle İstanbul’da bir araya geldi. Bizim onlarla işimiz yok. Biz kendimize yeteriz. Gücümüz var. Artık o kapılarda işimiz yok. Şimdi bu zat ülkemizi aynı fasit daireye sokmak için dört dolanıyor. “

Bu sözler; Türkiye’nin son zamanlarda ekonomik mücadelesinde yaşadıklarının, tarihsel gerçeklerle dile getirilmesidir.

Bu sözler; küresel sömürü düzeninin, ekonomi-politiğin gerçekleriyle hatırlatılmasıdır.

Bu sözler; tam bağımsız Türkiye mücadelesinin kararlığının sağlam iradeyle ortaya konulmasıdır.