Anasayfa / Köşe Yazıları / 2.turda Kılıçdaroğlu’nun söylem boşluğu

2.turda Kılıçdaroğlu’nun söylem boşluğu

Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2.turu yaklaşıyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2.tur için en önemli sıkıntısı söylem boşluğuna düşmesidir. HDP destekli 6’lı masanın bir araya gelme gerekçesi mevcut sisteme karşıtlık oluşturarak, eskinin parlamenter sistemine “güçlendirilmiş” sıfatını ekleyerek dönüş yapmaktı.

Bunun için de esas olan iki sandıktan biri olan parlamento seçiminden çıkacak sonuçtu. Nitekim o sonuç HDP destekli 6’lı masanın sistem değişikliğe imkan verecek bir sonuç olmadı. Eskiye dönüş isteğini halk olumlu bulmadı. Bu sonuç masanın birlikte olma gerekçesini ortadan kaldırdı. Aslında masayı dağıttı.

Zira asgari müştereklerde değil aksine azami müştereklerde masanın bileşenlerinin fikirleri, politikaları, önceliklerinin sentezlenmesi yani zahmetli ama kıymetli yola girilmeyerek, kolay benimsendi. Sistem ve Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerinden seçim başarısı umut edildi. Olmadı. Halk sistem değişikliği gibi kendisinin doğrudan talep etmediği bir tercihin adeta ona dayatılmasına büyük çoğunlukla hayır dedi.

Bu durum Kılıçdaroğlu’nun 2.turda şayet niyetliyse sisteme dair söyleyeceği hususları boşa çıkarmıştır. Ayrıca 6 parti başkanlarının imzaladığı 12 maddelik yol haritasının; çelişkileri, eksiklikleri ve yetersizliği çok daha belirginlik kazanmıştır. Zira halk bunu görüp oyunu ona göre vermiş ve masanın önerdiği yönetim anlayışına güven duymamıştır.

Çok eleştirdikleri partili cumhurbaşkanlığından vazgeçemeyecekleri, çok sayıda cumhurbaşkanı yardımcısı “devleti çökertir” eleştirisine rağmen 7 yardımcı atayacakları en temel çelişkileriydi.

Seçilmeleri halinde tüm kararları ve atamaları “uzlaşma” ile alacaklarını belirttiler ama uzlaşma olamama halinde nasıl bir mekanizma işleyeceğinin cevabını vermediler. Sadece Davutoğlu ve Karamollaoğlu bu konuda görüş beyan ettiler. Davutoğlu; cumhurbaşkanı parti başkanlarından imza alarak karar vereceğini ve imzaya rağmen karara uymaması halinde “kriz çıkacağını ve seçime gidileceğini” söylemişti.

Karamollaoğlu ise; kararlar istişareyle, uzlaşıyla alınacak beyanına karşılık peki buna uymazsa ne olur sorusuna ise “ayıp etmiş olur” demişti.

Diğer yandan eski sisteme dönmek isterken, cumhurbaşkanın kim tarafından seçileceğini de söylemediler. Mevcut haliyle halk mı seçmeye devam edecek? Yoksa savundukları parlamenter sistemin gereği olarak parlamento mu seçecek? Hangisinde uzlaştıkları da net değildi. Mevcut sistemin en önemli kazanımı; halkın kimin hükümet olacağına doğrudan kendisinin karar vermesidir. Böylece siyasi tarihimizde iki sorunlu başlık yani; “hükümet kurma krizleri” ve ” kısa ömürlü hükümetler” başlıkları altında yaşanan krizi bol, istikrarsız kötü yaşanmışlıklar geride kalmıştır.

Halkın demokratik kazanımın geri alınamayacağını düşünmüş olmalılar ki, savundukları parlamenter sistemin gereğini yerinde getirmeyi de savunamadılar.

Tam bir belirsizlik, kriz üretmeye yatkın, nasıl bir sistem olduğu belli olmayan ucube bir işleyiş. O yüzden de halkın tercihi bu yönde olmamıştır. Zira halkın gündeminde olmayan, talep etmediği sistem değişikliği politikasını öne çıkarmak, adeta halka dayatmak; geri tepmiş ve kabul görmemiştir.

Kılıçdaroğlu’nun 2.tur için yaşadığı söylem boşluğunun ikinci boyutu ise; benimsediği politika tercihlerinin başarı getirmemesidir.

Suriye-Irak ve Libya tezkerelerine hayır oyu vererek başlattığı süreç; onu PKK/YPG terör örgütünün siyasi kolu HDP ile birçok hassas konuda aynı çizgiye getirmiştir. Kayyum konusu, Demirtaş’a özgürlük sözü, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik şartının uygulanması PKK/YPG terör örgütünü de mutlu edenler konulardı. Diğer yandan FETÖ’ nün lügatından çıkan ve 15 Temmuz karalamasına dayanan ” kontrollü darbe” söylemiyle pozisyon belirlemesi, KHK’lıları görevlerine iade edeceğinin sözünü vermesi, hem FETÖ’yü, hem de PKK/YPG terör örgütünü ve onun siyasi kolu HDP/YSP pek sevindirmiştir. Halk bu durumu da içine sindirememiştir. Ayrıca seçimlere saatler kala ABD’nin hoşuna gidecek şekilde Rusya’yı kanıtsız suçlaması ve alelacele adeta Rusya’ya cephe açması, Azerbaycan’sız sözde “Türk Yolu” haritası hazırlaması, Mavi Vatan, Kıbrıs gibi milli strateji ve politikalarla çelişen açıklamalarda bulunulması da halk tarafından görülmüştür.

Şimdi söylem boşluğunu doldurabilmek için çeşitli etiketlere bürünebilme çabasının da halk nezdinde samimiyet sınavından geçebilmesi çok güçtür. Zira halk sahici olanı iyi tespit eder. Halk için kuşkusuz güven duygusu çok önemlidir. Olmayanı varmış gibi, var olanı yokmuş gibi gösterme çabasını da iyi tespit eder. Seçim gecesi 2 belediye başkanının saatler daha 19.30’u gösterirken, seçimin galibi olarak Kılıçdaroğlu’nu ilan etmeleri, önlerindeki rakamın hilafına halkı yanıltmaya çalışmaları da halk tarafından kaydedilmiştir.

Ayrıca depremzedelere yönelik oy vermedikleri gerekçesiyle başta Kılıçdaroğlu’nu destekleyen medya kuruluşlarının ve fanatik taraftar kitlesinin bazı partilerin takındığı tutumda büyük tepki almıştır. Bu kapsamda CHP’li Tekirdağ Belediye Başkanı’nın kabul edilemez tutumu da Kılıçdaroğlu tarafından görmezden gelinerek, hafızalara işlenmiştir.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …