Anasayfa / Köşe Yazıları / İYİ Parti’nin CHP sarkacı

İYİ Parti’nin CHP sarkacı

Muhalefet partilerinde yerel seçimlere yönelik pozisyon belirme çabası sürerken, özelikle İyi Parti’nin (İP) yaklaşımı konusunda tartışmalar sürüyor. İP Genel Başkanı Meral Akşener’in peş peşe yaptığı açıklamalar esas alınacak olursa, yerel seçimlere 81 ilde kendi adaylarıyla girecekler.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adayını şimdiden açıklamış ve aday da şimdiden mevcut CHP’li İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın icraatlarını en üst perdeden eleştirmeye başlamış durumda. İP’in adayı Ümit Özlale diyor ki; “İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin personelinin yarısının bankamatik memuru olduğunu düşünüyorum. Bunları temizleyeceğim. Ben daha iyi bir belediye başkanı olacağını düşündüğüm için bu işe talip oldum. 53 bin çalışanı olan şirket İzmir’in çöpünü toplamıyorsa, İzmir hâlâ kokuyorsa daha iyi belediyecilik vardır. Ben İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin iyi yönetilmediğini düşünüyorum. İzmir CHP’nin kalesi değildir.”

Meral Akşener de benzer biçimde İzmir için; “İzmir’e çok iyi gelecek. İzmir’i kokudan kurtaracak. İzmir’i sığınmacıdan kurtaracak. Kimse faşistlikle suçlamasın ama İzmir’de sığınmacılara belediyeler üzerinden yardım ve herhangi bir indirim yapılmayacak. Dürüstlüğüne kefil olduğum, İzmir’e gerçekten çağ atlatacağına inandığım İzmir Büyükşehir Belediyesi başkan adayımız Ümit Özlale’dir” dedi.

Meral Akşener son açıklamalarıyla daha ötesini de vurguladı ve dedi ki; “81 ilde aday çıkaracağız, blöf yapmıyoruz. Ankara ve İstanbul adaylarımızla ilgili çalışma başlattık. En sona bırakmayacağız. Düzce ve Eskişehir adaylarımız belli. Aydın’da, Balıkesir’de bir noktaya geldik. Hiçbir siyasi partiyle herhangi bir yol yürümenin içine girmeden, muhalif kimliğimizle 81 ilde yerel seçimlere gireceğiz.”

Özgür Özel’e de cevap vererek onun içinde dedi ki; “Sayın Özgür Özel’in açıklamasının içinde Manisa’nın 2019’da bize verilmesi sebebiyle günlerce, sabaha kadar ağlamış. Keşke beni arayıp söyleseydi. Ağlayarak İYİ Parti’yle ağlayarak işbirliği yapmış bu arkadaşlar. Bu mecburiyete gerek yok.”

Akşener oy kaybının nedenini de şuna bağladı; “Kaybettiğimiz oy masadan kalktığım için değil, oturduğum için gitti.” CHP için ise açık bir şekilde; “Biz artık CHP ile rakibiz” dedi.

Tüm bu açıklamalar, kararlı tutum görüntüsü, erken sayılabilecek aday açıklama çabaları, İP’in siyasi kimlik bunalımını aşabilmesinin gayretleri olarak yansıyor. Muhalefetin 6’lı masasının paydaşları tarafından bilhassa da CHP zaviyesinden, İP’in; özellikle MHP ve mümkünse AK Parti’yi güçsüzleştirmeyi başarması gereken parti gözüyle görülmesi ancak bu konuda başarı sağlayamaması İP’in siyasi kimlik bunalımını pekiştirdi. Yeni bir motivasyon bulma çabası, yeni bir rotaya girme gayreti, Kılıçdaroğlu’lu CHP’den farklılaşmak, bağımsızlaşmak ve giderek CHP yerini alabilmenin sınanmasına yol açtı. Küskün, kırgın CHP seçmenine seçenek olabilmenin, yönelebileceği adres olabilmenin arayışına girdi. O yüzden de erken aday belirleme çabasına girişildi. Özellikle İzmir hamlesi, İstanbul ve Ankara için ön sınama işlevi gördüğü gibi parti teşkilatlarının yerel yönetimlere ilişkin beklentilerinin de tartılmasına katkı sağlayacak bir hamleydi.

Akşener’in 2018’de Abdullah Gül’ün adaylığını Kılıçdaroğlu’nun önerdiğini söylemesi de manidardı. Bu açıklamasıyla aslında Kılıçdaroğlu’nun CHP’den mutsuz olan CHP seçmenine seslendi.

Bu arada; CHP’de değişim yaşanırsa yani Kılıçdaroğlu aday olmaz veya aday olup kaybederse Akşener’in ittifak konusunu yeniden ele alabileceğini de düşünmek gerekir. Nitekim partisinin Genel İdare Kurulu’nda oylamayla alınan karar, Genel Başkan’a son söz imkanı veriyordu.

Şayet Kılıçdaroğlu, CHP’nin Genel Başkanı olarak devam ederse de, bu defa muhtemel yerel seçim yenilgisinin yine ana sebebi olarak gösterilecek. İP bu görünümüyle CHP sarkacına odaklanmış durumda.

Bu gerekçeyi şimdiden oluşturan ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’dur. İmamoğlu’nun;” “Değişimi yapmazsak yerel seçimleri kaybederiz. Kaybetmek istemiyorsak, değişimi en kısa sürede yapmamız lazım” dediği medyaya yansımıştı.

Uzun sözün kısası herkesin ajandasında, kendi konumumun seyrini en iyi nasıl yönetebilirim arayışı var. Seçim kaybetmenin gerçek nedenlerinin neler olduğuna dair samimi, sahici, gerçek saptamalar duyulmuyor.

Bir kez daha belirtmeliyiz ki; nasıl olur da Türkiye’nin verdiği mücadelenin tek adresi, neferi, öznesi, umut edileni, güven vereni olamadık sorusunu kendine sormayan, sorup da cesurca, samimice gerçek cevabını veremeyen hiçbir siyasi partinin yarın da başarması mümkün değildir.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …