Anasayfa / Köşe Yazıları / Türk milleti mazlumların umududur

Türk milleti mazlumların umududur

Son dönemde Türkiye’de bir tehlikeyle karşı karşıyayız. Suriyeli sığınmacılar üzerinden özellikle Araplara yönelik, provokatif saldırılara şahit oluyoruz. Bu durum maalesef giderek yabancı düşmanlığına doğru boyutlanıyor.

Bireysel olmaktan öte, örgütlü bir düzeneğin devreye girdiği anlaşılıyor. Asıl tehlikede burada başlıyor. Her şeyden önce ifade edilmelidir ki, Türkiye’nin yönetilmesi ve titizlikle uygulanması gereken sığınmacı, düzensiz göç meselesi bulunmaktadır. Son yıllarda bu konuda atılan adımlar ve meselenin ciddiyetine yönelik yaklaşımlar ve bunun gereğini titizlikle uygulama yönündeki gelişmeler dikkat çekicidir. İçişleri Bakanlığı’nın bu konudaki yoğunlaşan çalışmaları kamuoyuyla da sıkça paylaşılmaktadır.

Ayrıca Türkiye Avrupa Birliği’nin (AB), Avrupa’nın, Batı’nın mülteci deposu değildir, olmamalıdır. AB, Türkiye’yi bu konuda ve her konuda tampon ülke olarak kullanamaz. Bu konuda başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere ilgili devlet birimleri büyük hassasiyet içindedir. İçinde bulunulan dönem, sığınmacıların geri dönüşlerinin devam ettiği dönemdir. Düzensiz göçmenlerin, yasadışı durumuna düşenlerin geldikleri ülkelerine gönderilmesinin yaygın olarak sürdürüldüğü dönemdir.

Meselenin devletin ilgili birimleri düzeyinde ele alınıp, yönetildiği gerçeği ortadayken, bilhassa Suriyeli sığınmacılar meselesini sokaklara taşımak, halkla yüz yüze getirmek meselenin çözümü olamayacağı gibi çözüme değil iç huzuru çökertmeye hizmet eder.

Her önüne gelenin sokaklarda sığınmacı avcılığı yapması, bilhassa sosyal medyada yalan haberler üretilerek yayılması, özellikle Araplara yönelik düşmanca nefret ikliminin etkinleştirilmeye çalışılması, turist, uluslararası öğrenci demeden çirkin saldırılara girişilmesi, ancak Türkiye düşmanlarının örgütleyebileceği, destek olabileceği şer bir hamle olabilir.

Türk’ün ve Türkiye’nin hasmı olanların şer hevese kapılacağı bu iklimi provokatif eylemlerle yerleşik kılmaya çalışanların gayreti sadece bireysel kendini bilmezlikle açıklanamaz.

Örgütlü bu şer çabanın hedefi; bir yandan Türk milletinin değerlerini yok etmeye çalışırken, bir yandan da halkı kışkırtarak, iç gerilime mümkünse iç çatışmaya zemin hazırlayacak bir iklimi oluşturmaktır.

Türk milletinin tarihinde, ruhunda, genetiğinde ırkçılık yoktur. Türk Milleti mazlumların nefesidir, umududur. Bizim milletçiliğimiz; hakkın, hukukun, adaletin öznesi, zalimliğin, sömürünün, zulmün panzehri, mazlum halkların sığınağı, bağımsızlığın teminatıdır.

Bu ulvi, müstesna ruhu zedelemek hiç kimsenin haddine değildir. Bu şer çaba; son yıllarda ivmelenerek artan küresel emperyalist saldırılara karşı direne direne, çarpışa çarpışa verdiğimiz mücadeleyi etkisizleştirme gayretidir.

FETÖ ihanet şebekesinin sosyal medya üzerinden pozisyon aldığı bu şer çabada, PKK terör örgütünün özellikle siyasi unsurlarının da yer almanın hevesi içinde olduğunu görmek gerekir.

Son yıllarda bu şer ikliminin etkisiyle özellikle uluslararası öğrencilerin Türkiye tercihine ilişkin bir başka riskin geliştiğine de değinmek gerekir.

Başta ABD, İngiltere olmak üzere Batı ülkeleri yerine Türkiye’yi tercih etmelerinin kıymeti büyüktür. Unutulmamalıdır ki; Türkiye, doğunun batısıdır. Son yıllarda artan uluslararası öğrenci sayısıyla Türkiye dünya genelinde önemli bir yer edinmeye başlamıştır. Türkiye’de 2000 yılında yaklaşık 18 bin kayıtlı uluslararası öğrenci var iken, 2022 yılı itibarıyla, 198 ülkeden gelen 300 binden fazla uluslararası öğrenciye sahiptir. Bu yıl bu sayı daha da artmış durumdadır. Öylesine ki, Avrupa’da uluslararası öğrenci sayısı bakımdan ilk üçe girecek duruma gelmek üzereyiz. Dünya genelinde de ilk 10 ülke içindeki konumumuz daha üst sıralara tırmanma eğilimdedir. Nitekim uluslararası öğrenci sayısı ABD’de 1.7 katına, İngiltere’de 2.5 katına çıkmışken, Türkiye’de ise tam 10 katına çıkmıştır.

Bu olumlu tabloya zedeleyecek düzeyde Ortadoğu ve Afrika ülkelerinden ülkemizi tercih ederek gelen öğrencileri ve ailelerini tedirgin eden bu şer iklimi Türkiye’ye yapılabilecek en büyük kötülüktür.

Yakın tarihlerde; Fas, Cezayir, Ürdün ve Lübnan’da uluslararası öğrenci fuarlarında öğrenci ailelerinden bizzat duyduklarım bu konuda olumsuz etkinin seviyesini de ortaya koyuyor. Aileler diyorlar ki; “Biz Türkiye’yi çok seviyoruz ve çocuklarımızın Türkiye’de üniversite okumalarını çok istiyoruz ama son günlerde Araplara yönelik saldırılar olduğunu, Türkiye’de istenmediklerini duyuyoruz ve bu durum bizi çok endişelendiriyor.”

Turizme yönelik de benzer kaygılar nedeniyle kayıpların yaşandığı ve yaşanacağı da bir başka sıkıntılı durumdur.

Uzun sözün kısası, bu konunun hassasiyeti ortadadır. Devletin varlığını, etkinliğini, rolünü yok sayarak sokaklarda halka yönelik kışkırtıcı yalan haberler yayarak, provokasyona zemin hazırlamaya çalışanlar çok açık olarak bilinmelidir ki, Türkiye’nin hasımları ve onların maşalarıdır.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …