Anasayfa / Köşe Yazıları / Emperyalizmin ve maşalarının umudu

Emperyalizmin ve maşalarının umudu

Türkiye’nin seçimi dünyanın gündeminde. Özellikle ABD ve Avrupa’nın bazı ülkeleri sonucu merakla bekliyorlar. Neden mi? Çünkü biliyorlar ki, Türkiye’nin gücü ve etkisi birçok açıdan denklemleri değiştirici role sahip. Onlar için Türkiye’nin güçlenmesi, sadece bugüne dair değil, tarihte de unutulan, unutturulan denklemleri harekete geçirir. Mazlum coğrafyalarındaki emperyalist etki zedelenir.

Bununla birlikte emperyalizmin ajandasında yazılanlar için hareket alanı daralır.

Emperyalizm 15 Temmuz’u unutmadı. Rövanşını seçimle almak istiyor. Casusluk şebekesi olarak kullandığı düzenin yeniden oluşmasını istiyor. FETÖ ihanet şebekesinin casusluk faaliyetleri, Türkiye’nin iç cephesini denetimde tutsun istiyor.

PKK/YPG terör örgütünün siyasi kolunun ve onlarla kol kola girenlerin eli kolu uzasın istiyor. Seçimi son fırsat görüyor.

Demokrasi, barış maskeleriyle Türkiye’nin iç cephesinde gedikler açarak, kirli emellerinden sonuç alabilmenin hedefini güdüyor.

Bir yandan PKK/YPG terör örgütünün siyasi kolu HDP, diğer yandan Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden büyük umuda kapılıyor.

Bu umudun yolunu açan; Suriye/Irak tezkeresine CHP yönetiminin, HDP ile aynı safta yer alarak, “hayır” oyu vermesidir. Üstelik HDP’nin, CHP’yönelik olarak; “birlikte yol yürüyeceksek, bunun ilk sınavı tezkereye hayır oyu vermektir” dedikten sonra verilmiş “hayır” oyu, emperyalizmi umutlandırdı.

Tüm unsurlarıyla seçime yöneldiler. HDP’li Sırrı Sakık, Kılıçdaroğlu’na “kapalı kapılar ardında verdiği sözleri açıklasın” dedi. Kandil’de inlerinden çıkamayan terör elebaşları, seçimin sonucunu tıpkı emperyalist efendileri gibi dört gözle bekliyor.

İlk planda; operasyonların durdurulmasını, Irak ve Suriye’den Mehmetçiğin çekilmesini, kayyumluğun kaldırılmasını, yerel yönetimler özerklik şartının kabul edilmesini, KHK’ların göreve iadeleri, Demirtaş’ın serbest bırakılmasını istiyorlar. Kılıçdaroğlu da istiyor. Tezkereye “hayır” oyu vermekle o da; operasyonların bitmesine ve Mehmetçiğin Suriye ve Irak’tan çekilmesine evet demiş oldu.

Sonuçta aynı zeminde olunduğu çok açık.

Kılıçdaroğlu’nun PKK/YPG anmadan terör vurgusu da, HDP açısından kıymetli.

“Terör nereden gelirse gelsin” derken PKK/YPG terör örgütüne söz söylememek, “reklam yapmamakla” açıklanabilir mi?

PKK/YPG terör örgütüne söz söylemeden, teröre karşı olduğunu HDP’de pekâlâ söylüyor. Bu konuda da fark kapanıyor.

Bir yandan Selahattin Demirtaş “Erdoğan rejimi sonrasında PKK’nın Türkiye’de tümüyle silah bırakması için elimizden geleni yapacağız” diyor. Diğer yandan CHP’li Sezgin Tanrıkulu da benzer ifadelerle, “PKK silah bırakma sürecine girecek” diyor.

Bu konuda da aynı zeminde buluşuluyor.

PKK ve FETÖ heyecan içinde seçim sonucunu beklerken, onlar da aynı zeminde umutla buluşuyor.

Ve emperyalizm bu zeminde buluşmakla kalmıyor, zemini güçlü kılmanın, sonuç almanın her yolunu devreye sokuyor.

Emperyalizm terör silahıyla başaramadığını şimdi “demokrasi” silahıyla başarmanın hevesine kapılıyor. Demokrasi, barış maskeleriyle emperyalizm; ufalama, bölme, parçalama şer hedefini sürdürüyor.

İç cepheyi kuşatarak, sonuç almaya hevesleniyor.

Dış cephede Mehmetçiğin bileğini bükemeyenler, iç cephede de bükemeyecek…

Başaramayacaklar…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …