Anasayfa / Köşe Yazıları / Savaş değil soykırım

Savaş değil soykırım

İsrail’in insanlık dışı saldırıları durdurulamıyor. İnsanlık katlediliyor. Gözü dönmüş caniler topluluğu insanlığın tüm değerlerini yok ediyor. Bu katliamın adı savaş değil, soykırımdır.

Artık terminolojinin değişmiştir. Yapılanlar, savaş tanımının çok ötesindedir.

İsrail’in eli kanlı çetesi, Batı’nın Haçlı-Siyonist emperyalizmin karakolu insanlığın gözü önünde açık bir soykırım yapıyor.

Bebekleri, çocukları, kadınları insanlık adına önüne gelen ne varsa kökünü kazımak üzere yüzyılın en büyük insanlık katliamını gerçekleştiriyor.

İsrail bir devlet olamaz. Yıllardır söyleriz, burası Haçlı- Siyonist emperyalizmin karakoludur. Onun en şımarık çocuğudur. O karakol ki, şimdi soykırıma soyunmuş durumda. Suç ortakları emperyalist ülkelerin başındakilerdir. Hep birlikte bu soykırım suçunu işlemekteler.

ABD’nin başındaki zat, senatörken; “İsrail diye bir yer olmasaydı biz icat ederdik. Düşünün İsrail olmasa bölgede kaç savaş gemimiz, kaç bin askerimiz olurdu. İsrail bizim için çok kıymetlidir” demişti.

ABD Dışişleri Bakanı da dün yine eli kanlı Netanyahu’nun yanındaydı. Yine İsrail’in yanında olmaktan söz etti. Yine insan olarak gelmediği anlaşıldı. İnsan olanın, katledilen bebekler, çocuklar için de hiç değilse söyleyecek bir cümlesi olur. Bu kişiye, Filistin yönetiminin başında olan Mahmut Abbas, “burada bir eviniz olmalı” demişti. Bu sözle nasıl bir teslimiyet içinde olduğunu ortaya koymuştu. Bu kuklanın söylediği söz, Filistin davasının nereye geldiğini gösteriyordu. Nasıl unuturulmaya, zayıflatılmaya çalışıldığının göstergesiydi.

Abbas tablosu, İsrail’in ürünüdür. Öte yandan Arap ülkeleriyle normalleşme adımları, İbrahim anlaşması, Filistin davasının yok edilmesi içindi ve onlar da İsrail’in şer hedefinin mahsulleriydi. Abbas’ın son durumu bu hedefin başardıklarını bir kez daha ortaya koymuştur. O Abbas ki, Hamas’ın Filistin’i temsil etmediğini söylemişti. Bu sözün doğrusu; Hamas Filistin’dir de, Abbas İsrail’dir.

Siyonist çetenin geldiği nokta, soykırımda sınır tanımamaktır. Soykırımın, hukukta tanımını sağlayan hangi durumlar tarif edilmişse onların hepsini harfiyen yaptığı gibi yeni durumlarda eklemiştir.

Bu vahşete seyirci kalmak, suç ortaklığıdır. Sesini çıkaramayan korkaklar, insanlığın kara listesindedir. İçimizdeki bazılarının hâlâ, “ama Hamas da…” diye başlayan cümlelerini duymak artık katlanılmaz durumdadır. Bu sözleri sarf edenleri işitince sanırsınız ki, her şey 7 Ekim’de başlamış. 75 yıldır bu zulüm sürüyordu. Hastaneler ilk defa bombalanmamıştı. Yüzyılın en uzun, en kanlı işgali yaşanıyor. 75 yılın ilk dönemlerinde Filistin köylerine baskınlar yaparak, insanları katledip, sürgüne uğratarak, evleri, toprakları çalınarak, vatanlarında mülteci durumuna düşürülerek bugüne gelindi.

Hamas bir sonuçtur ve bugün için de Filistin’dir. Bu gerçeği yok sayanlar, Hamas üzerinden İsrail soykırımına gerekçe üretmeye çalışanlar, insanlığını unutanlardır. Gazze’nin insanlarını soykırımla yok ederek, ele geçirmenin şer hedefiyle yanıp tutuşanlara ortak olmaktır.

Kabul edilmelidir ki, Türkiye de hedeftir. Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG terör örgütü eliyle kurulması istenilen, İsrail’e kardeştir. Devlet görüntüsü altında tıpkı İsrail gibi yeni bir karakol, yeni bir nifak tohumu, yeni bir terör odağıdır.

Gazze’de katliamın, soykırımın uzaması durumunda PKK/YPG terör örgütünü vekil unsurlar olarak İsrail’in emrine yönlendirilmesi şaşırtıcı olmamalıdır.

Doğu Akdeniz’de emperyalist ülkelerin savaş gemileri; parçalanmış Suriye-Irak ve zayıflatılmış, güçsüzleştirilmiş bir Türkiye şer hevesinin sahadaki simgeleridir.

PKK/YPG terör örgütüyle sözde “tatbikat” yapan, Türkiye’yi tehdit gören ABD’nin bu tavrından vazgeçmedikçe, terör örgütünün anatomisinden çıkmadıkça, silahlarını toparlamadıkça, Türkiye’nin yanında teröre karşı mücadele etmedikçe ve Gazze’de soykırımı durdurmadıkça Gazi Meclis’te İsveç’in NATO’ya üyeliği onaylanmamalıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ye hitaben; “sizin kongreniz varsa bizim de Meclisimiz var. Ben tek başıma karar veremem, bu konuda Meclis karar verecektir” sözleri, çok kıymetlidir ve bu karar, emperyalizme onun karakollarına, ABD ve İsrail’e çok sarsıcı bir cevap olacaktır.

Bunun yanı sıra da Türkiye’nin insanlık adına başka etkili cevapları olacağına da yürekten inanıyoruz.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …