Anasayfa / Köşe Yazıları / Cumhuriyetin 100. yılında emperyalizme karşı savaşta

Cumhuriyetin 100. yılında emperyalizme karşı savaşta

Cumhuriyetimizin 100.yılındayız. Yeni bir yüzyıla başlıyoruz. Türkiye’nin yüzyılında, Türk milletinin yeni yüzyılınızdayız.

Sömürgecilere, emperyalizme karşı verdiğimiz milli mücadeleyle kurduğumuz Cumhuriyetimizin özü, millet egemenliğine ve tam bağımsızlığa dayanır. 100 yıl boyunca daima istiklal yürüyüşündeyiz. Emperyalizm; dün olduğu gibi bugün de saldırıları hiç eksilmemiştir ve Türkiye’de emperyalizmin anti-tezi olmaya devam etmektedir. O yüzden de hedeftir.

Emperyalizmin terör örgütleri eliyle millet egemenliğine dayalı tam bağımsız Türkiye iradesine yaptığı saldırılar, sömürü coğrafyasındaki egemenliğini sürdürülebilmek içindir.

Etkisizleştirilmiş, zayıflatılmış bir Türkiye çabasındalar. O zaman sömürü düzenlerine çomak sokamayan, mazlum milletlere umut olamayan bir Türkiye olacaktır ki, asıl şer hesapları bunun içindir. Çok iyi bilmektedirler ki, Türkiye’nin cumhuriyeti kendilerine karşı emperyalizme karşı mücadelenin ruhuyla, alın teriyle, emeğiyle, şehitlerin kanıyla kurulmuştur. Ve yine çok iyi bilmektedirler ki, güçlü bir Türkiye, mazlumların da gücüdür.

Aslında bitmeyen savaş olan 1.Dünya Savaşı parantez açmış içine 2.Dünya Savaşı’nı ve 50 yıllık döneme tekabül eden soğuk savaş dönemini de katmıştır. Bugün o parantez yine kapanmamıştır. Kirli ajandalarda, kirli hesaplar ilk günkü tazeliğindedir.

Osmanlı çöktükten sonra, Osmanlı coğrafyasına bıraktıkları miras, sahte sınırlar, kukla yönetimler, etnik ve mezhepsel yapay çelişkilerdir.

Bugün bu kirli mirası, kirli çıkarları için kullanmanın şer çabasındalar. Filistin’e yapılan zulmü destekleyenler, bu şer çıkarların paydaşlarıdır. Zulmü yapanlar da, kirli çıkarların özneleridir. O özneler, Batı emperyalizmidir. 100 yıl önce mücadele ettiklerimizin aynılarıdır. Yine karşımızdalar. Yine sömürü peşindeler, yine haçlı seferindeler. Emperyalizm, karakolları, terör çeteleri eliyle Gazze’yi, hastaneleri, okulları, camileri bombalayarak, bebek, çocuk, kadın demeden katletmenin, soykırıma uğratmanın çabasında. Osmanlı coğrafyasına bıraktıkları kirli mirasın sonuçlarından, kirli çıkarlar elde etmenin çabasındalar. Yeryüzünün neresinde olursa olsun, kimler ve kimlerin eliyle yapılırsa yapılsın işgalciler; ahlak dışı, hukuk dışı, medeniyet dışıdırlar. Vatanını, varlığını yaşamını, geleceğini işgalcilere karşı canı pahasına savunanlar; en erdemli, en medenilerdir. Tıpkı boyundan büyük yürek taşıyan, korkuyu yenmiş olan Filistinli çocuklar gibi. Medeniyeti onlar tarif edebilir, onlara terör estiren, katliamlar yapan ve zulmü destekleyenler değil.

Bugün Filistin’de yok edilen insanlığın onurudur, geleceğidir. Bu kirli tablo insanlığın yok edilişidir. Filistinli çocuklar insanlığın vicdanıdır, yüreğidir. Onları katletmek, insanlığı katletmektir.

İnsanlığın düşmanı sömürüdür, emperyalizmdir. Sömürü ve emperyalizm yeryüzünden kazınmadıkça insanlığın geleceği olamaz. Bizim verdiğimiz mücadele tam da budur. 100 yıl önce olduğu gibi, bugün de emperyalizme karşı mücadelenin, savaşın içindeyiz. Cumhuriyetimizin kuruluşuna giden yolda milli mücadelemizin, istiklal savaşımızın düşmanının kim olduğu bellidir.

Milli mücadele günlerinden geçerken Gazi Mustafa Kemal Paşa diyor ki; “En büyük düşman, düşmanların düşmanı ne falan, ne de filan milletlerdir. Bilakis bu adeta her tarafı kaplamış ve saltanat halinde bütün dünyaya hakim olan kapitalizm afeti ve onun çocuğu olan emeryalizmdir.”

Evet sömürü düzeninin sürgit devam etmesinin dayanağı, iradesi, kaynağı emperyalizmdir.

Bu durumda hedefimiz nedir, ne olmalıdır? Sömürü düzenini yıkmak, emperyalizmi her cephede sadece askeri olarak değil, ekonomik, siyasi, kültürel ve tüm toplumsal alanlarda mağlup etmektir. O zaman Filistinli çocuklar büyüyebilecek, o zaman tüm mazlum halklar özgürleşecek, o zaman refah yeryüzüne yayılabilecek.

100. yılında Cumhuriyetimizin de hedefi budur. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın dediği gibi; “Sömürgecilik ve emperyalizm yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı gelecektir.

Mazlum milletler, zalimleri bir gün mahvedecek ve yok edecektir. O zaman dünya yüzünde zalim ve mazlum kelimeleri kalkacak, insanlık kendisine yakışan bir toplumsal hale mazhar olacaktır.”

Biz de inanıyor ve diyoruz ki, zulümle abat olunmaz. İnsanlık geleceğine sahip çıkacak. Bunun tarihini de inanıyoruz ki, Türkiye, Türk milleti yazacak. Yaşasın tam bağımsız Türkiye

Yaşasın kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyet.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …