Anasayfa / Köşe Yazıları / Türkiye’nin dış politikasının iç politik kararlılığı

Türkiye’nin dış politikasının iç politik kararlılığı

Türkiye’nin iç ve dış politika olguları iç içe geçmiş durumdadır. Soğuk Savaş sonrasının Türkiye’si için; geçmişin katı ve statik işleyen blok bağımlılığının belirleyiciliğinde yürütülen dış politika tercihleri değişmiştir. Zira artık statik değil, dinamik koşullar belirleyicidir. Yeni dönem çok aktörlü ve çok seçenekli unsurlarla biçimlenmektedir. Yeni jeopolitik unsurlar, yeni jeopolitik boşluklar ve bunlara dayalı yeni jeopolitik konumlanışa dayalı mücadeleler devrededir. Bu tablo içinde Türkiye’nin yeni jeopolitiği, yeni riskleri ve aynı zamanda yeni imkanları da içermektedir.

Bu zemin içinde Türkiye, hayati öneme sahip dış politika meseleleriyle karşı karşıya kalmıştır. Bu meseleler iç politikayı da belirleyici niteliktedir. Bugün bu meselelerin çözümüne dair mücadelelerin en derinlikli, biçimde devam eden sürecin içindeyiz. Bu haliyle de iç politikadan bağımsız ele alınamaz. Bilhassa son 10 yıldır Türkiye’nin yaşadıkları iç politika –dış politika bütünleşmesinin en çarpıcı durumunu ortaya koyar. Dış destekli ve iç bünyeye yönelik hamleler, Türkiye’nin dış politika- iç politika ayrımını ortadan kaldırmıştır.

15 Temmuz hain darbe girişimi, Türkiye’nin üzerine yerleşik kılınmak istenen kaotik atmosferin ilk en kapsamlı adımıydı. O günden bugüne; yeni hamlelerle aynı şer ikliminin canlı tutulmaya çalışıldığı bir mücadeleler fazındayız.

Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinden Türkiye’yi çıkıştırma çabaları, terör örgütlerini ve onların siyasal unsurlarını iç bünyeye yönelik şer amaçlı kullanma ısrarı, Türkiye’nin deniz yetki alanlarına yönelik saldırgan tutum, Kıbrıs adasında tek taraflı dayatılan hamleler, savunma sanayinde alınan mesafeyi köreltme çabası, ABD’nin derin devlet unsuru FETÖ’ye karşı mücadeleyi zayıflatma gayreti; Türkiye’nin iç politikasının dış politika, dış politikasının iç politika haline gelmesinin belli başlı nedenleridir.

Buna göre Türkiye; coğrafi gerçeklere ve uluslararası hukuka göre belirlediği Mavi Vatan sınırları içinde haklarını korumaya devam etmesi, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde terör örgütleri eliyle yeni garnizon devletçikleri üretilmesine karşı mücadelesini kararlıkla sürdürmesi, Kıbrıs adasının 2 devletli olması konusundaki kararlı tutumundan vazgeçmemesi, savunma sanayinde kendi kendine yeter ülke hedefinden sapmaması, küresel efendileri eliyle küresel ağı diri ve canlı tutulan FETÖ’ye karşı verilen mücadelenin aksatılmadan titizlikle sürdürülmesi; Türkiye’nin dış politikasının iç politik kararlılığıdır. Böyle de olmak zorundadır. Bu durum gönüllü tercih değil, vazgeçilmez zorunluluğudur.

Her kim ki bu zorunluluğu zayıflatmaya çalışır biliniz ki o, Türkiye’nin hasmıdır. Her kim ki bu zorunluluğa saygı duyar ve zedelemekten vazgeçer o Türkiye’nin dostudur.

Türkiye’nin dostunu, hasmını belirleyen yaşanan gerçekler ve olgulardır. Aynı dost ve hasımlar süreç içinde değişim gösterebilir. Hasım olmaktan vazgeçebilir. Geri adımlar atabilir. Türkiye’nin haklılığına saygı duymaya ve bu haklılığa zarara vermekten vazgeçilebilir. Bu durumda Türkiye’nin kararlılığı sonuç almış olur ve elbette ilişkilerin düzeltilmesinden memnuniyet duyulur.

Bunun için sahadaki haklılığınızdan gelen gücünüz ve buna dayalı kararlılığınız masadaki gücünüzü, ikna edebilme kapasitenizi ve dolayısıyla hasımlarınızın tutum değiştirmesini belirleyendir.

En maliyetsiz ve zahmetsiz stratejik yöntem; mücadeleleri, savaşları savaşmadan kazabilme kabiliyetidir. Böylece hasımlarınızı dost kılarak, bertaraf etmek mümkündür. Bunun için yeter ki iç cephenizi sağlam tutunuz. Haklılığınızı zedeletmeyiniz ve buna dayalı kararlılığınızı zayıflatmayınız.

İşin esası da budur.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …