Anasayfa / Köşe Yazıları / Türkiye’nin reformu

Türkiye’nin reformu

Günlerdir reform başlığı altında nelerin yaşanacağı konuşuluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Ekonomide yeni yatırım, üretim, istihdam seferberliği başlatıyoruz. Bütçe görüşmelerinin ardından kapsamlı reformları hayata geçireceğiz. Hukuk reformlarını da hızlandırıyoruz. Yargı Reformu Stratejisi Belgesiyle ilgili 3 paket Meclisimizde kabul edildi. Diğer reformları da paketler halinde Meclis’e taşıyacağız. İnsan Hakları Eylem Planı’na ekonomide güven iklimini artıracak şekilde genişleterek son halini vereceğiz” dedi.

Ana hatları belirginleşen ayrıntıları zaman içinde olgunlaşacak olan yeni reform sürecine ilişkin; bir yandan tartışmalı kılmaya dönük çabalar, diğer yandan da herkesin kendi zaviyesine çekme gayretleri dikkat çekiyor.

Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Bu reform paketlerinin temelinde milletimiz vardır. Milletimizin ne ihtiyacı varsa AK Parti hükümetleri yapmaya devam etmektedir. Hâlâ parlamenter sistemi savunanlar var. Bu ülke yıllar yılı bu sistemi denemedi mi? Sistem değiştirildi ve yoğun bir şekilde yol alındı. Bu tarihi reformu milletimizin umutları ve talepleri doğrultusunda Cumhur İttifakı çatısı altında gerçekleştirdik. Cumhur İttifakı Türkiye’nin en geniş tabanlı siyasi dayanışma örneğidir. Önümüzdeki hukuki ve ekonomik reformları da hayata geçireceğiz. Bu ittifak asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir. Milletimizin 15 Temmuz gecesi sokaklarda kanıyla kurduğu bu ittifakın tek amacı ülkemizi büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaştırmaktır. Bizim demokrasiden, insan haklarından en küçük yana sıkıntımız olmadığının ispatı 18 yıllık iktidar geçmişimizdir. Kimin ne sıkıntısı varsa biz çözdük. Asırlık sıkıntıları, ihmalleri ortadan biz kaldırdık” şeklinde ifade ettikleri, reform sürecini başka anlamlara çekmeye, içten içe etkisizleştirmeye çalışanlara cevap niteliğindedir.

Zira açıkça görülmüştür ki; reform sözünü duyan emperyalizmin mikrofonları yine iktidarı kuşatma hevesine kapılmışlardır. Milli olan her şeye yabancılaşmış bu güruh bilmeli ki, biz reformdan; ekonomide tam bağımsızlık seferberliğini, demokrasinin ve hukukun da bu hedefe imkan tanıyacak seviyeye gelmesini anlıyoruz. Esas olan Türkiye’nin reformunu hayata geçirmektir.

Türkiye’nin ekonomik reformu, üretim reformudur. En kıymetli ürünlerin üretiminin, katma değeri yüksek ürünlerin üretimine dayalı yeni sanayi modelinin giderek boyut kazanmasıdır. Savunma sanayiinde başlayan yerli ve milli teknolojik üretim hamlesinin; süreklileşmesi, yaygınlaşması ve kurumsallaşması reformudur. Bu üç önemli niteliği güvence altına alması gereken hukuk altyapısının güçlendirilmesidir.

Yerli ve yabancı yatırımların; Türkiye’nin belirlediği hedef ve idealleriyle uyumlu olmak koşuluyla, istihdam artırıcı ve yüksek teknolojik katkı sağlayıcı yönleriyle hukuk güvencesine eksiksiz kavuşması, reform sürecinin en önemli merhalelerindendir.

Ekonomik işleyişe; piyasa araçlarının spekülatif müdahalelerini, saldırılarını ortadan kaldıracak düzeyde hem hukuki hem de ekonomik tedbirlerin alınması da Türkiye’nin reform ihtiyacıdır.

Türkiye’nin reformu, bazılarının arzu ettikleri gibi bol sıcak paraya kavuşması ve onun kölesi olmak değildir. İstihdama dayalı sermaye girişini özendirmek ve ithalatta değil, yerli üretimde seferberliğe girişmektir. Buna göre Türkiye’nin reformu; sıcak paranın değil, milli ekonominin esasları ve işleyişinin hakim olmasıdır.

Türkiye’nin reformu; yeni sistemin ihtiyaç duyulan yeni kanunlarını hazırlayarak, bilhassa siyasi partiler ve seçim kanunlarını yeni sistemle uyumlu hale getirerek, tıpkı milletin doğrudan yürütmeyi seçmesi gibi yasamanın da milletin tercihlerinin doğrudan yansımasının güçlendirilmesidir.

Türkiye’nin reformu; Doğu Akdeniz’deki haklarımızı ödün vermeksizin savunarak, kendi sismik ve sondaj filosuyla, yeni keşiflerle halkın refahına yansıyacak düzeyde enerjide dışa bağımlılığı ortadan kaldırmaktır.

Türkiye’nin reformu; terör örgütlerini üzerimize salanlara karşı taviz vermeden milli dayanışma ruhuyla seferberliğe her alanda hazır olmaktır.

Türkiye’nin reformu; kendine güvenmektir, kendin olmaktır. Emperyalizmden demokrasi insan hakları dilenerek, ona köleleşmek değildir. Başkalarının nasihatlarıyla değil, onların bizim için istediklerini değil, kendileri için yaptıklarını yapmaktır.

Türkiye’nin reformu; kalkınma iktisadını harfiyen uygulayarak, tıpkı Batı’nın kendisi için yaptığı gibi kaynaklarımıza değerlerimize, şirketlerimize sahip çıkarak, yenilerini üreterek yükselişimizi sürdürmektir.

Türkiye’nin reformu; günümüzde manda ve himaye isteyenlere, ABD yeni başkanından medet umanlara karşı, iç cepheyi tunç kılarak, Türkiye’yi Türkiye’den yönetme kararlılığıyla istiklal yürüyüşünü inançla, inatla, azimle sürdürme mücadelesidir…   

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …