Anasayfa / Köşe Yazıları / Tezkereye “Hayır” oyu verenlerin safı

Tezkereye “Hayır” oyu verenlerin safı

Tezkereye “hayır” oyu veren CHP, tarihi bir kırılmanın içindedir. Dayanaksız gerekçelerle tezkereye hayır oyu vermenin çok önemli siyasi sonuçları olacağı kaçınılmazdır. CHP yönetimi için bu gönüllü tercihin kendi içinde zorunlulukları olduğu da kabul edilmelidir.

Bu zorunluluğun başında seçime yönelik HDP yönetimi üzerinden oy hesabı olduğu çok açıktır. Son yerel seçimlerdeki HDP desteğinin sürdürülmesi için HDP’nin beklentilerine karşılık verilmiştir.

HDP yönetimi, 2023 seçimine yönelik beraberliklerinin önceki gibi; sıkılgan, örtülü, kapalı kapılar arkasında değil, her şeyin açıkça yapılmasını istemişlerdir. Tezkere konusunu da ilk önemli adım olarak belirlemişlerdir.

HDP Eş Başkanı Mithat Sancar muhalefete seslenerek; “yeni bir yürüyüşe başlama konusunda tezkereler ilk önemli imtihan olacaktır” diyerek, beklentilerine ilişkin;

“Muhalefet partileri, tezkere konusunda geçmiş tavırlarından farklı bir tutum almalıdır. Tezkerelerin bugüne kadar muhalefet partilerinin desteğiyle geçmiş olması elbette bizim hep eleştirdiğimiz bir konudur. Ben inanıyorum ki muhalefet partileri, özellikle ana muhalefet partisi bu tezkere konusunda geçmiş tavrından farklı bir tutumu gündemine alacaktır, almalıdır. Aksi takdirde bu iktidarın savaş politikalarının Türkiye’de demokratik yeni başlangıç arayışlarını boğmaya yönelik olduğu gerçeğini ıskalamış oluruz” demiştir.

HDP’li İmam Taşçıer de; “CHP tezkereye ‘evet’ diyecekse hiçbir Kürt, ‘CHP, AK Parti’den daha iyidir’ diye oy vermemeli” diyerek, CHP’ye açıkça rest çekmiştir.

HDP’li Pervin Buldan’da; “İktidarın Suriye tezkeresi ile Türkiye’yi yeni maceralara sürükleme ve kendi koltuğunu sağlama alma gayretlerine destek olmayın” demiştir.

Ve yine Mithat Sancar tezkere için; “iktidar savaş politikalarıyla varlığını güvence altına almaya çalışıyor” diyerek, muhalefete; “hayır deyin” çağrısını yinelemiştir.

Sonunda HDP’nin çağrıları karşılık bulmuş ve CHP grubu tezkereye hayır oyu vermiştir.

PKK terör örgütü elebaşlarından Mustafa Karasu CHP’nin hayır oyu vermesi üzerine CHP için; “baktı ki eğer savaş tezkeresine oy verirse iktidar olma iddiasını sürdüremez. Biz iyimser yaklaşarak böyle düşünüyoruz. Böyle düşünüyorsa doğrudur. Hayırlı bir iş yapmıştır” dedi.

Olacağı buydu. PKK’nın HDP koluyla doğrudan pozisyon aldığı bir zeminde tezkereye “hayır” oyu verdiğinizde ilk olumlu yansıması da PKK’dan gelecekti ki, öyle de oldu.

CHP yönetiminin “hayır” oyu vermelerinin gerekçesini tezkerede geçen,” yabancı silahlı kuvvetler” ifadesi ile tezkeresinin süresinin 2 yıl olmasına dayandırmasının akılcı, tutarlı, gerçekçi bir yanı yoktur.

Zira tezkerede geçen, “yabancı silahlı kuvvetler” vurgusu, 2015 ve 2019 tezkerelerinde de yer alıyordu ve DEAŞ’a karşı muhtemel koalisyon için metne eklenmiştir.

Üstelik eklenen vurgu da çok açık olarak; “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) gerektiği takdirde sınır ötesi hareket ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara matuf olmak üzere yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması” denilmektedir. Yani TSK’nın sınır ötesi amacına “matuf” olma şartı da açıkça ifade edilmiştir.

Yani işgalle falan ilgisi yoktur. Ayrıca tezkere için sanki Esad rejimini devirmek için çıkartılmış gibi bir hava da estiriliyor ki, bu da terör örgütlerine yönelik mücadeleyi perdelemenin bir başka refleksidir.

Tezkerenin süresi konusunu sorun haline getirmek ise tezkerenin amacını ıskalamanın bir başka yansımasıdır.

Tezkere; Irak’tan, Suriye’den Türkiye’ye karşı cephe açan küresel sömürü ve terör baronlarına, ABD emperyalizmine ve onun terörist maşalarına karşı, mazlumların kalkanı Mehmetçiğin Türk milletinden aldığı yetkinin adıdır. Süresi de; karşı cephenin şer çabasının süresine bağlıdır.

Sonuçta acı gerçek şudur ki; “hayır” safına geçenler, karşı cepheyi sevindirmişlerdir.

Buna rağmen şimdi de kalkıp; “Kandil’i yerle yeksan edeceğim” demenin bir önemi kalmamıştır. Zira esas olan eylemdir ki, o da tezkereye “hayır” oyu vermek ve başta Kandil ve arkalarındaki küresel efendilerini sevindirmektir.

Gerçek olan budur ve gerisi bundan sonra gerçeği algıyla örtebilmenin çabasıdır ki, bu da başka bir vahim durumdur.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …