Anasayfa / Köşe Yazıları / Küresel baronların eksilmeyen Türkiye sancısı – Akşam Gazetesi

Küresel baronların eksilmeyen Türkiye sancısı – Akşam Gazetesi

Türkiye büyük bir dönüşümün içinde. 15 Temmuz saldırısını püskürtmenin faturasını kesmeye çalışanlara karşı bu büyük dönüşümü kararlılıkla sürdürmek zorunda. Bu durum aslında varlık- yokluk tercihi. Ya yeni bağımlılıklara boyun eğecek ve varlığıyla, yokluğunun bir önemi kalmayacak ya da Türkiye’nin kendi koyduğu hedeflerine yürürken, hiçbir dış müdahaleye izin vermeyecek, Türkiye’yi Türkiye’den yönetme kararlılığını yerleşik hale getirecek.

Bugüne değin açık-örtülü yöntemlerle Türkiye’yi kontrol etmeye çalışanların yöntemleri de ve maşaları da deşifre oluyor, FETÖ ihanet şebekesi ve diğer terör örgütlerinin arkasındaki küresel baronların maskeleri düşüyor. Tüm bunlar tereddüde meydan bırakmayacak netlik de herkesin gözü önünde cereyan ediyor.

Bugüne değin Türkiye’nin siyasi zeminini, yerine göre sol yerine göre sağ kimliklerle, sıfatlandırmalarla dizayn edenlerin amaçları ve araçları açığa çıkmış durumda. Aslında Soğuk Savaş bittikten sonra, bu süreci son derece koyu ve ağır şartlar altında yaşayan Türkiye’nin bu dönemin alışkanlıklarından ve dünyayı okuma biçimden bir türlü sıyrılamamanın sancılarını yaşadı. 50 yıllık Soğuk Savaş döneminde blok bağımlılığına tabi olan Türkiye siyaseti, o dönemin kodları, sıfatları ve koşullandırmalarıyla şekillendirildi. Türkiye’nin bulunduğu jeopolitik konumun önemine her daim yapılan atıflarla, siyasetin her kanadına Batı bloğunun patronajı müdahil oldu. Bu noktada onlar için esas olan, Batı bloğunun çıkarlarının sorgulanmadan sonuna kadar korunmasıydı. Özellikle merkez sağ-merkez sol kavramlarının içeriğinde ve kimliklendirilmesinde bu dönemin esasları büyük rol oynadı. Bu zeminde esas olan özellikle kamplaştırma çabasına yönelikti. Nitekim özellikle gençlik üzerinden sağ-sol çatıştırmalarıyla bu kamplaştırma çabası maalesef büyük başarı elde etti. Sonucu da son derece acı oldu.

Blok bağımlılığına ve vesayet tahakkümüne boyun eğmiş siyaset kurumu, adeta boynuna geçirilen kemendin esiri olmuştu. Bu süreç darbelerle de şekillendirilerek siyaset kurumunu içeride idare edilen dışarıdan yönetilen zayıf bir pozisyona mahkum etmişti.

Şimdi Türkiye için son 15 yılda kazanılan özgüvenin yeni bir evresi başlıyor. Bu evre katıksız yerli ve milli kadrolarla, dış bağlantılı tüm maşaların etkisizleştirildiği, üretimde üst lige taşıyacak, milli savunma sanayiinde başlayan hamleleri tüm alana yayacak, dış politika stratejisini Türkiye merkezli ve çok seçenekli kılacak, yeniden milli mücadele duyarlılığıyla devlet-millet bütünleşmesini, istiklal inancı ve kararlılığını yerleşik kılacak bir siyasi sıçramayı zorunlu kılıyor. Bu gerçekliğe ve duyarlılığa uzak kalan, soğuk bakan her siyasi oluşum; bu toprağa yabancı, yine eskinin Soğuk Savaş refleksiyle davranan, dünyayı okuyamayan, yeni bağımlıklara mahkum olmaya adaydır.

Gerek AK Parti’de başlayan değişim rüzgarını gerekse muhalefet cephesine konumlandırılmaya çalışılan Akşener hareketini bu zaviyeden değerlendirmek gerekir.

Bugün küresel baronlar için vazgeçilmez hedef; Türkiye’nin Türkiye’den yönetilme inadının, inancının ve kararlılığının simgesi olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2019’da yaşanacak tüm seçimlerde yenilmesidir. Akşener’in partisine açık olarak duyulan küresel ilgi de, bu hedeften beslenmektedir.

Umut edelim ve dileyelim de bu tuzağa düşmesinler, bu ilginin hevesine kapılmasınlar…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …