Kudüs’e Özgürlük – Akşam Gazetesi

Trump, Kudüs kararıyla büyük bir kaosun fitilini ateşledi. Seçimi kazandığı günden beri başkanlığı tartışılan ve ABD’nin müesses nizamının başkan olarak benimsemediği Trump, bir türlü istediği gibi başkanlık koltuğuna oturamadı. İstediği atamaları yapamadı, yaptıklarıyla çalışamadı ve gelgitler içinde derin ABD’nin kurumsal katı refleksleriyle yüz yüze kaldı. Özellikle Rusya’yla bazı ilişkileri ortaya çıkınca istifa etmek zorunda kalan Trump’ın eski ulusal güvenlik danışmanı Michael Flynn’ın yargı önüne çıkartılması gündeme gelince Trump’ın rahatsızlığı bir kat daha artmış oldu. Zira Trump’ın seçim kampanyasına Rusya’nın çeşitli yollardan etki ettiğine ilişkin soruşturma kapsamında Flynn’ın Trump aleyhinde bir yaklaşım sergileyeceği ifade edilmeye başladığından beri, başkanlıktan azledilebileceği konuşulur oldu.

Kısacası Trump içeride sıkışmış durumda. Seçim sürecinde Hillary Clinton’a kıyasla yeterince desteğini göremediği İsrail lobisinin bu defa koşulsuz, eksiksiz, güçlü bir desteğe dönüştürmek istiyor. Özellikle Suudi Arabistan’da da istediği iklimi oluşturunca, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır gibi ülkelerinin kukla işlevleriyle Kudüs dinamitini patlatabildi. Uluslararası hukuku hiçe sayıp işgalci bir devletin önünü açarak yeniden büyük gerilimlere, kana ve gözyaşına yol açabilecek bir süreci tetikleyen hamle yaptı.

İsrail bir garnizon devlet. Bir anlamda Batılı küresel sömürü düzenin ileri karakolu gibi. İsrail’in Mescid-i Aksa’yı yok etmeye yönelik çabalarını biliyoruz. ABD bu kararı, İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik yok edebilme çabasını cesaretlendirebilir.

Trump’ın başkanlığının tehlikeye girmesiyle yeni dönemde bu sıkışmışlık halini aşabilmek açısından Amerika’da etkili olan İsrail lobisinin bütünüyle arkasına alıp kendi konumuyla ilgili kalkan oluşturabilmek için aldığı bu kararın, uluslararası ortam açısından bir kez daha görülmesi gereken yansımaları var.

Her şeyden önce uluslararası sistemi domine eden ABD’nin bu tür hamlelerle hak, hukuk ve adalet yoksunu bir sistemi türlü dayatmalarla sürdürülebilir kılması giderek zorlaşıyor.

Zira ABD’nin Kudüs kararı; hak, hukuk, adalet açısından son derece yıpratıcı bir sürecin habercisi. Aslında Amerika’nın uluslararası sistemdeki etkin konumunu daha fazla zedeleyici bir yaklaşım olarak da görmek gerekir. Ortadoğu’da işlerin büsbütün çıkmaza girmesine, daha fazla gerilime neden olacak ve adeta üçüncü dünya savaşının içinde olduğumuzu da bize hissettiren bir dönemi daha fazla açığa çıkartacaktır.

Bu karar, şüphesiz Türk -Amerikan ilişkilerine olumsuz düzeyde yeni bir boyut katacak ve ilişkilerin onarılmasını güçleştirecektir. Zira bugüne değin Trump’a rağmen derin ABD’nin içindeki Türkiye düşmanları ve onların maşalarıyla Türk-Amerikan ilişkilerinde yaşanan olumsuz atmosfere bu defa Trump eliyle de katkı sunulmuş olacak. Bu durum işleri daha da çıkmaza sokacaktır.

Kudüs Müslümanların ilk kıblesidir. Kudüs 1000 yıllık büyük bir birikimin, inancın, kültürün, maneviyatın değerlerin manzumesidir. Müslümanların kabul etmesi mümkün olmayan bu açık zulme artık boyun eğmesi düşünülemez. Müslümanlar teslim olursa sadece İslam coğrafyası değil, dünya kaybeder, barış kaybeder, hak, hukuk, adalet, umut, özgürlük ve insanlık kaybeder.

Ve artık İslam dünyasının fitne, fesatlardan ve kuklalardan arınarak, zulme karşı bütünleşmesinin ilk adımı atılmalı… Yoksa çok geç olacak…