Anasayfa / Köşe Yazıları / Cumhur ittifakı ve yerel seçimler

Cumhur ittifakı ve yerel seçimler

Yerel seçimler yaklaşırken siyasi partiler arasındaki ittifakların yeniden gündemde olduğu bir sürecin içindeyiz. Bu noktada özellikle Cumhur ittifakının yerel seçimlere ilişkin seyri merak konusu.

Bu noktada, Cumhur ittifakının tarafları arasındaki yerel seçimlere ilişkin yaklaşımlar giderek daha fazla belirginleşiyor. Gerek MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, gerekse Başkan Erdoğan‘ın yaklaşımı bu zeminin sürdürülmeye yönelik olacağını gösteriyor. Zira Cumhur ittifakının genel anlayışı, dayandığı esaslar ve ruhu hiçbir şekilde eksilmeden diri ve canlı olarak sürmektedir. Cumhur ittifakının yerel seçimlerde de işletilmesinin fikri düzeyde herhangi bir tereddüdü yoktur. Ancak yerel seçimlerin doğası gereği teknik düzeyde aşılması gereken bazı güçlüklerin olduğu da aşikardır.

Bu noktada öne çıkan güçlüklerin yaşanmaması; yerel düzeyde birbirinden farklı yerleşim birimleri için çok sayıda farklı pozisyona yönelik aday tespitlerinde partilerin neye göre, hangi ölçülerle bir ittifak tekniği uygulayacaklarını sorunsuz olarak belirlemesine ve diğer seçimlerden farklı olarak yerel seçimlere yönelik ittifak konusunun hukuki zorluklarının aşılmasına bağlıdır. Yoksa AK Parti ile MHP’nin oluşturduğu Cumhur ittifakının zaman içinde fikri buluşmasında herhangi bir eksilme değil, aksine giderek çok fazla derinleşme eğiliminde olduğunu söyleyebiliriz. Zira Cumhur ittifakını oluşturan nedenler eksilmediği gibi giderek çok daha da önemli hale geliyor.

Türkiye’nin geleceğe ilişkin hedefleri, bu hedeflere kararlılıkla ilerlerken karşılaştığı dış saldırılar, FETÖ ihanet şebekesinin eksilmeyen dış desteği ve bütünüyle körelmeyen küresel ağı, PKK/PYD terör yapısının üzerinden Türkiye’nin geleceğini hedef alan karanlık planlar ve şimdilerde ekonomik saldırılar Cumhur ittifakının varlık nedenini giderek güçlendiriyor. Bu durum aynı zamanda fikri beraberliğe hem süreklilik kazandırıyor hem de fikri buluşmayı derinleştiriyor.

Ayrıca unutmamak gerekir ki, yeni yönetim sisteminin doğası, siyasi partiler açısından yeni bir siyasi iklim anlamına geliyor. Buna göre fikri düzeyde ortak noktaları, farklılıklarından daha fazla olan siyasi partilerin bir araya gelmelerini özendiren bir siyasi sistemin içindeyiz. Cumhurbaşkanlığı seçiminde uygulanan % 50+1 aritmetiğinin varlığı da bu siyasi iklimin oluşmasının destekleyicisi durumundadır.

Yeni yönetim sisteminde; kişisel nedenlerle ayrışarak kurulmuş siyasi partilerin fikri düzeyde benzerlerinden farklılığını çekici kılamadığı ölçüde ve ittifaklara dayanmadığı durumda uzun ömürlü olmaları güçleşiyor. Esasen yeni sistemde fikri düzeyde siyasi partilerin ağırlığı, etkinliği, bütünleşme zeminleri güçleniyor ve böylece siyasete çok daha fazla alan açılıyor.

Bu noktada siyasi partilerin sadece yan yana durmaları, eklektik duruşla yetinmeleri, fikri düzeyde ortak noktalarının zayıflığı, sadece geçici ittifaklar anlamına gelir ki, bunun zamanın ruhuyla hem hal olması mümkün değildir. Ayrıca Türkiye’nin bugün ihtiyaç duydukları da düşünüldüğünde bu tür ittifakların, derde derman olamayacağı çok açıktır.

Oysa Cumhur ittifakı; Türkiye’nin istiklal yürüyüşünün bir gereği olarak iç cephede tunç olma halinin inancıdır, direncidir. Bu yüzden de sağlam olması, süreklilik taşıması, mümkünse genişlemesi ve fikri düzeyde derinleşmesi Türkiye’nin çıkarınadır…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …