Anasayfa / Köşe Yazıları / Büyük jeopolitik hesaplaşma

Büyük jeopolitik hesaplaşma

Türkiye son derece önemli bir dönüm noktasında. Bulunduğu coğrafi konumun jeopolitik değeri bu dönüşümün belirleyicisi. Bu noktada belirtmek gerekir ki; yaşadığımız dönem jeopolitiğin yeniden dönüşünün yaşandığı dönem. Yani çok büyük zannedilen kürenin aslında dar olan siyasi atlasının yeniden düzenmeye çalışıldığı bir dönemdeyiz.

Jeopoliğin dönüşü; hakkın, hukukun,adaletin özde hiç bir zaman olmasa da söz de bile olsa rafa kalktığı bir dönemin tarifidir. Böyle bir dönemin içindeyiz ve ülkemiz bu dönemi en yoğun, en etkileyici biçimde yaşayan istisnai ülkelerin başında geliyor.

Suriye’nin kuzeyinden, Doğu Akdeniz’den, Kıbrıs Adası üzerinden büyük bir jeopolitik hesaplaşma içindeyiz. Bu son derece büyük bir hesaplaşma ve bunu kim küçümsüyorsa, kim göz ardı ediyorsa biliniz ki, bu ülkenin, bu milletin geleceğinini de gözardı edendir.

Ya bu hesaplaşmada direneceğiz, haklarımızı muhafaza ederek, iç bütünleşmemizi güçlü tutarak, geleceğimize sahip çıkacağız, ya da küçük hesaplar peşinde olanların aldatıcı gündemleriyle geleceğimize ipotek konulmasına seyirci kalacağız.

Hiç şüpheniz olmasın ki; Türkiye’nin iç siyasi gelişmeleri, bazı aktörlerin etkin olma çabaları bu genel durumdan bağımsızdır. Asla olamaz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onunla kenetlenenlerin hedef seçilmesi, biliniz ki; bu büyük jeopolitik hesaplaşmanın ürünüdür.

Ne istiyor? Nelerde direniyor ve kararlılığını ortaya koyuyor Cumhurbaşkanı Erdoğan? Listeyi uzatmaya gerek yok. Tek kelimeyle Türkiye’nin istiklalinin yılmaz mücadelesini veriyor. 
Hiç kimse kusura bakmasın açıkça söylemek gerekir ki; şimdilerle sahaya sürülenler, cicili bicili kavram ve sözcüklerle bu kararlılığı zedelemenin enstrümanı durumundalar. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın partisiyle bağını kopartmak, partisi üzerinden konumunu zedelemek en büyük arzuları.

AK Partinin kuruluşunda yer alan bu zatların, şimdilerde demokrasi havarisi kesilmelerinin sebebini büyük jeopolitik hesaplaşmada arayın. Arayın zira yanılmayacağınızı göreceksiniz. Bu zatların derdi, Türkiye ‘nin küresel kuşatmayla boyun eğmesini isteyenlere direnç göstermek değil.Aksine bu çevrelere şirin görünerek, uyum sağlamak ve her zaman olduğu gibi demokrasi, özgürlükler gibi kavramların maskeleriyle Türkiye’nin istiklali inadını,direncini zaafa uğratmak. Bu durum o kadar açık ki, görmemek için özel bir çaba sarf etmek gerek.

AK Parti’ den istifa ederek, yeni parti kurmanın çabasına girişenlerin motivasyonlarını merak ediyoruz. Türkiye‘nin büyük jeopolitik hesaplaşmadaki mücadelesine dair niye bir kelam etmezler? Ekonomi de kurtarıcı rolüne soyunanlar, bugün savunma sanayinde yerli, milli oranında yaşanan başarıyı kendilerinin döneminde neden yakalayamamışlar acaba? Her şeyi adıyla çağırmak ve her şeyi gerçek bağlamıyla ortaya koymak gerekir ki; bu zatların (kusura bakmasınlar ama) arkalarına almaya çalıştıkları küresel finans çevrelerinin arzuları, onlar için esastır.

Sanırsınız ki bu zatlar; ülkenin dağını taşını katma değeri yüksek ürünlerin üretimiyle, ülkenin istiklalini ilelebet yaşatacak bir heyecanın ürünüdürler. Aksine bu heyecanı taşıyanların gücünü zayıflatmanın maalesef aracısıdırlar…

Tarih tüm bu gerçekleri sayfalarına işleyecektir. Ama biz bugün bu gerçeklerin gereği için uyanık olmalıyız, canlı,diri olmalıyız. Neyin, nereden kaynaklandığını çok iyi kavramalıyız.Kimin ne söylediğine değil, ne yaptığına odaklanarak, geleceğimize sahip çıkmalıyız..

Bizim tek davamız istiklal davasıdır. Bu davada olmayanların; ne bugüne ne yarına dair ne sözü, ne varlığı itibar görür…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …