Anasayfa / Köşe Yazıları / 6’lı masanın iki zorlu alanı

6’lı masanın iki zorlu alanı

6’lı masanın ittifak arayışı sürüyor. 6’lı masa için en zorlu kulvar iki alandadır. Birincisi; ortak adayın belirlenmesi. İkincisi; yönetimde ortak tutumların belirlenmesi.

Her ne kadar bu konuda 6’lı masanın paydaşlarınca hiçbir zorluğun olmadığı söylense de gerçek olan ve son derece de doğal olan bu iki konudaki zorluğun varlığıdır.

Sonuç olarak her parti iktidar olma hedefiyle kurulur ve buna göre faaliyet yürütür. Yoksa ittifakın sınırlı rolüyle yetinmek için kurulmuş olamazlar. Bu yüzden de her siyasi partinin ince hesapları, öncelikle partisinin hassasiyetlerini gözetme refleksi olacaktır.

Bu durumda ittifakın zorlu kulvarını ortaya koyar. Ortak adayın profili nasıl olacaktır? Mevcut sistemle seçime giderken bu sistemi benimsemeyip eskiye dönebilmenin hedefiyle bu süreç belirsizliklerini nasıl şimdiden giderecektir? Yetkilerini kullanamayacak bir Cumhurbaşkanı adayı hangi ölçülerle belirlenecektir? Yönetme iddiası kuvvetli olmayan, buna dayalı vaatlerini en etkili bir biçimde ortaya koyamayan bir adayın seçilme şansı nasıl olacaktır?

Bu soruların şimdiden açık seçik olarak cevaplanması gerekir. Öte yandan ikinci zorluk alanı, fikirlerin sentezlenmesidir. Yönetimde olunursa hangi konularda, hangi somut ortak tavır gösterilecektir? Ortak olarak hangi konularda ortak tutum kolayca sağlanacaktır?

Bu soruların cevabı olarak söylenen; 6’lı masanın paydaşlarının aynı masada oturmalarının uzlaşma için çok önemli olduğu vurgusu yeterli değildir, açıklayıcı değildir. Esas olan uzlaşmanın hangi somut konularda olacağının bilinmesidir.

Türkiye’nin çok önemli mücadele konularında nasıl bir ortak tutum içinde olunacaktır? Bunların önceden seçmen tarafından bilinmesi gerekmez mi? “Hele bir seçimi kazanalım sonrasına bakarız” yaklaşımıyla seçime girilebilir mi? Seçim öncesi tüm konuların tüm açıklığıyla ve ayrıntısıyla bilinmesi seçmenin en doğal hakkı değil midir?

Türkiye’nin teröre karşı mücadelesi sürüyor. Terör örgütlerinin arkasındaki sözde müttefiklere karşı kararlılığı da sürüyor. Türkiye, Suriye’nin kuzeyinden sıkıştırılmaya devam ediliyor. 4 askeri harekatla yapılandırılmak istenen terör koridorunun ilerleyişi durdurulmuş ama sorun tamamen sonlanmamıştır. Mehmetçiğin sınır ötesi mücadelesi sürüyor. Terörün kuluçka merkezlerine yönelik temizlik operasyonları sürüyor. Daha kapsamlı askeri harekatların yapılması zorunluluğu da gündemdeki yerini koruyor.

Bu gerçekler ve şartlar altında Mehmetçiğin sınır ötesi mücadelesi için TBMM’den onay istediği tezkereye CHP hayır oyu veriyor, 6’lı masa paydaşı İyi Parti ise evet diyor. Böylesi önemli bir konuda siyah ile beyaz farklılığı yönetimde olunsaydı nasıl aşılırdı? Bu durumun önceden seçmene açıklanması gerekmez mi?

6’lı masanın paydaşlarının seçim öncesi açıkça ortaya koymaları gereken bir başka konu da, İstanbul Sözleşmesi konusudur. Zira bu konuda da iki zıt görüş masadadır. Ama hiç konuşulmamaktadır. CHP tarafı İstanbul Sözleşmesi’ne dönüleceğini söylerken, Saadet Partisi ve diğerleri bu konuda ne söylemektedir? Bu konunun da seçim öncesi seçmen tarafından bilinmesi gerekmez mi?

Bu listeyi uzatabilirsiniz. Dış politikanın tüm alanlarında, ekonominin tüm alt başlıklarında, toplumsal konuların tüm ayrıntılarında 6’lı masanın paydaşlarının hangi fikirleri sentezledikleri, hangi ortak tutumu benimsedikleri seçmene vakitlice açıklanması gerekmez mi?

Seçmenlerin tüm bunları vakitlice öğrenme hakkı yok mudur? Adayın kim olacağından da öncelikli olan bu durum değil midir?

30 Ağustos Zafer Bayramınız kutlu olsun…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …