Anasayfa / Köşe Yazıları / 38.yılında Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türk Devletleri Birliği

38.yılında Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türk Devletleri Birliği

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin (KKTC) kuruluşunun 38.yılındayız. 52 yıldır süren müzakerelerden sonuç alınamadı. Kıbrıs adasında iki halkın ortak bir zeminde buluşması mümkün olamadı. Türk tarafının tüm iyi niyetli çabasına rağmen Rum tarafının yayılmacı, inkarcı, saldırgan tutumu hiç değişmedi.

1959 ve 1960 anlaşmaların ihlaliyle ortaya çıkan adaletsizliğin, hukuksuzluğun Türk tarafınca kabul edilmesi için yıllardır her türlü baskı uygulandı. Ambargolara maruz bırakıldı. Hukuksuzluk kalıcılaştırılmaya çalışıldı. Tüm Adanın tek sahibi olarak davranıp, son yıllarda giderek önemi artan Doğu Akdeniz’in kaynaklarından tek başına yararlanmanın çabasına giriştiler.

Uluslararası hukuk hiçe sayıldı. Avrupa Birliği(AB) hukuku da görmezden gelindi. 1959-60 Garantörlük anlaşmalarına göre Adanın 3 Garantör ülkesi olan Türkiye, İngiltere ve Yunanistan’ın birlikte yer almadığı hiç yapıya, birliğe, ittifaka tek başına Kıbrıs olarak giremez. Avrupa Birliğine üye yapılırken de bu gerçek ihlal edildi. Ayrıca AB kendi hukukunu da çiğnedi. AB’ye üye olacak bir ülkenin sınır sorunlarının olmaması gerekir ki, bu durumda açık olarak ihlal edildi.

O günden bugüne Rum tarafı lehine dengenin bozulmasıyla küresel güçlerin Doğu Akdeniz’ de ki stratejik hesapları giderek daha da yoğunlaştı ve adaletsizlik dayatılmaya başlandı. Bir adadan 2 devlet çıkmaz diye bir uluslararası hukuk kuralı olmayacağı gibi bu konuda ısrarın kabul edilebilir bir gerekçesi de kalmamıştır.

Kıbrıs adası için tek adil yol, Adada 2 egemen devletin varlığının kabul edilmesidir. Bundan başka bir seçenek olamaz. KKTC yoluna devam edecektir. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak varlığını günün elbet bir gün herkes kabul etmek zorunda kalacaktır. Bir devletin Birleşmiş Milletler Teşkilatında (BM) temsil edilemiyor olması, onun devlet olma gerçeğini ortadan kaldırmaz. Kaldı ki Kıbrıs Adasında BM kendi hukukunu koruyamamıştır.

Türk Dünyası kurumsallaşma yolunda büyük bir adım atmıştır. Türk Devletleri Teşkilatı adını alarak gelecek 20 yılın vizyonunu belirlemiştir. Bu vizyonun içinde KKTC ‘in Teşkilata katılımı da vardır. Bu durum kaçınılmazdır. Gecikmeden hayata geçmelidir.

Yeryüzünde; hakkın, hukukun, adaletin, barışın, insan haklarının hakim olabilmesi, mazlumların nefes alabilmesi, zalimliğin silinebilmesi ancak emperyalist yayılmanın önlenebilmesiyle mümkündür. İnsanlığın bugün önündeki en büyük sınav budur.

Yeryüzünde insan onurunu zedeleyen her unsurun, her olayın arka planında emperyalist refleksler ve onun sömürge damarı ve kendinden olmayanı ötekileştirme kötülüğü vardır. Böylesi bir dünya sürdürülebilir dünya olamaz.

İnsanlık tükenişini durdurabilmek için hakka, hukuka, adalete dayanan, mazlumları gözeten ve zalimliğe karşı direnç olabilecek dayanışmaların, ittifakların, birlikteliklerin önemi büyüktür. İşte Türk Devletleri Birliği, bu insanlık idealinin omurgasını oluşturmaya adaydır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifade ettiği gibi; “Güneşin tekrar doğudan doğacağı günler yakındır”.

Bu defa daha fazla ışık saçarak ve insanlığı daha fazla aydınlatarak, adalet sıcaklığıyla yeryüzünü daha fazla ısıtarak doğacaktır.

Buna inancımız tamdır.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …