Anasayfa / Köşe Yazıları / Hak, Hukuk, Adalet Kudüs ve BM – Akşam Gazetesi

Hak, Hukuk, Adalet Kudüs ve BM – Akşam Gazetesi

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’ndan çıkan Kudüs kararı, farklı yönleriyle ele alınarak irdelenmelidir.

Her şeyden önce BM çatısı altında açık tehdidin yapıldığına tanık olundu. Ülkelerin ABD’nin istemediği bir şeyi istemelerinin mümkün olmaması gerektiği açıkça ve pervasızca vurgulandı. Cezalandırılmaktan söz edildi. Kimin ne oy kullandığının not edileceği, gereğinin yapılacağı tehdidi savruldu. Yani rasyonelliğin ortadan kalktığı, çılgınlığın zirve yaptığı, demokrasi, hukuk gibi değerlerin hiçe sayıldığı, “doğru ABD’nin işine gelendir” anlayışının dikte edildiği bir atmosfer yapılandırıldı.

Bu durum esasen yapısal bir meseleye işaret ediyor. Uluslararası sistem denilen arenanın gerçek yüzünü yansıtıyor. O yüz ki, hukuku, adaleti, haklıyı değil, gücü temsil ediyor. Sistem denilen bir yerde, tarifi ve işleyişi olan bir düzen olur ve o düzende herkese eşit mesafede olur. Aslında ortada bir sistem yok. Aksine sistemsizlik girdabına sürüklenen, bilek güreşinin sahnelendiği, mazlumları yok sayan bir oligarşik yapı var. Bu yapı, zalimi koruyan, mazlumu sahipsiz kılan bir düzen. Aslında bu düzen daha fazla sürdürülemez olacağını görmek gerekir. Aksi durumda insanlık kendi sonunu hazırlar ve topyekun çöküş kaçınılmaz olur.

Aslında bu durumun farkındalığı her geçen artıyor. İletişim çağında hiçbir şey kolayca gizli kapaklı kalamıyor. Dinamik coğrafyalar, dinamik halklar var. Onlar enerji topu gibiler. Haksızlıklarına boyun eğmeye, kolayca teslim olmaya hiç niyetleri yok. Başlarındaki yöneticiler ve yönetimler bu enerji birikimine kulak vermek zorunda. Bu çerçevede çok geniş kitleler, mazlumlar ve adalet arayanlar geçmişe göre mücadele pratiği açısından çok daha diri ve çok daha bilinç sahibi. Onlar için gerekli olan, toparlanmak, ortak hareket edebilmek, sahici ve yürekli bir önderlikle hakkın, hukukun ve adaletin tesisini hayata geçirebilmek.

Bu bağlamda Türkiye’nin rolü, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konudaki sağlam iradesi, her geçen gün tüm mazlum halklarda karşılık buluyor. Birçok kamuoylarına yönelik yapılan araştırmaların tespit ettiği gibi, bu halkların nezdinde kendi ülkelerinin yöneticilerinden çok daha fazla Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilgi ve umut besleniyor. Son kararda da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rolü, herkesin teslim edeceği netlikte büyüktü. Önce İslam İşbirliği Teşkilatı’nın olağanüstü toplantısının düzenlenmesi, yüksek bir katılımla ve ortak bir yaklaşımla geçmişte olduğu gibi sadece bir kınama ile yetinmeyerek, proaktif bir kararla Doğu Kudüs’ün Filistin’in başkenti ilan edilip büyükelçiliklerin buraya taşınmasının yolunu açabilecek sürecin benimsenmesi Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başarısıydı. Ardından da yine Türkiye’nin öncülüğünde mesele BM’ye taşınmış oldu. BM Genel Kurulu’nun 128 ülkenin kabul oyuyla aldığı karar, Filistin’in haklılığını tescillediği gibi, Kudüs bağlamında bir başka gerçeği daha ortaya koymuştur. O da Kudüs insanlığın vicdanı, hoşgörünün, barışın, hakkın, hukukun, adaletin düğüm noktası olduğu gerçeğidir. BM’den çıkan kararın bu gerçeklikten kaynaklandığını ve bu yüzden de dünyanın çoğunluğunun hem fikir olduğu durumlarda meselenin doğal olarak hukukileşmesi gerektiğini görmek gerekir. İşte bunun için BM mekanizması yeniden düzenlenmelidir. Bunun için Cumhurbaşkanı Erdoğan; “dünya beşten büyüktür “demektedir.

“Dünya beşten büyüktür” demek ise; dünya adaletsizliğe mahkum olmayacak, gün gelecek tüm mazlumlar özgürleşecek, Türkiye nefes olmaya devam edecek demektir…

Ve bunun için direne direne güçleneceğiz…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …