Anasayfa / Köşe Yazıları / Vize krizinden aydın krizine – Akşam Gazetesi

Vize krizinden aydın krizine – Akşam Gazetesi

Vize krizi, birçok gerçeği gün yüzüne bir kez daha ortaya çıkarmış oldu. Her şey den önce bu ülkenin son derece temel bir aydın sorunu olduğu bir kez daha anlaşılmış oldu. Buna göre aydın kimliğine odaklı asıl saflaşmanın milli- gayri milli reflekslerde yaşandığını görmek gerekir. En ufak bir Batı müdahalesinde haklı haksız demeden önce ülkesini hırpalamaya yeltenenlerden gerçek bir aydın tarifi yapılamaz. Aydın olan özgüven aşılayandır, haklıyı haksızdan her koşulda ayırt edebilen, adaletsizliğe, zalimliğe, ikiyüzlülüğe, meyletmeyen, boyun eğmeyendir.

Gerçek aydın mazlumlara derman olan, zalimlere karşı direncini, ilmini, irfanını, memleket bağlılığını sarsılmaz kılandır. Zihnini teslim etmeyen, hiçbir fani güce tapmayan, ülke ve millet bağlılığını, memleket sevdasını, bağımsızlık ruhunu her daim diri tutandır.

Vize krizinde ortaya çıkmaktadır ki, FETÖ ihanet şebekesinin küresel efendileri soruşturmaların ve yargılamaların seyrinden, derinleşmesinden rahatsız durumdalar. Bu noktada ne şaşırtıcı bir durum var ne de değişmesini beklediğimiz bir tutum var. 15 Temmuz gecesinin rengi netleşince “muhataplarımızı kaybettik” diyen diyarlardan başka bir yaklaşım beklenemezdi. Soğuk Savaş döneminden günümüze devlet mekanizmasına yerleştirilen gladyo örgütlenmesinin yeni versiyonuyla süreklilik kazanmasını isteyenler 15 Temmuz’da kanlı, karanlık ve kirli bir oyunu sahneye sürdüler. O gece 40 yıllık piyonlarının yeni versiyonları, yeni formatlanmışları sahnedeydiler.

Bu ihanet şebekesine karşı canını siper edenlerde karşılarındaydılar. Hiçbir tereddüt etmeden sokaklara döküldüler. Canlarını verdiler istiklallerini vermediler. Onlar bu toprakların evlatları, bu toprakların halkıydı. Herkesten çok daha fazla aydın, herkesten çok daha fazla entelektüel, herkesten çok daha fazla bilinç sahibi kocaman yürekli insanlardı. Tehlikenin nereden geldiğini, saldırının ne amaç taşıdığını, sonuçlarının neler olabileceğini tam bir aydın duyarlılığı ve sezgisiyle fark ettiler. Öncü oldular, örnek oldular, vatanlarını savundular. Boyunlarına kement, yüreklerine kelepçe vurulmuş mızrak uçlarına karşı dik durdular, boyun eğmediler.

Acaba Batı ne der? Acaba NATO üyeliğimiz tehlikeye mi girer? Yoksa Türkiye’nin ekseni mi kayıyor? Müttefiklerimizi gücendirir miyiz? Gücenirlerse bize ambargo falan uygularlar mı? Ortadoğu ülkesi mi oluruz? Çağdaş, medeni dünyadan mı koparız demediler. Demediler çünkü bu kaygıların gerçeklerin önüne koyulmaya çalışılan algılarla üretildiğini biliyordular ve onlar için gerçekte bir karşılığı yoktu.

Bütün bu yapay olarak yapılandırılan kaygıların Türkiye’yi kuşatmaya, teslimiyete razı etmeye, eskiden olduğu gibi Türkiye’yi içeride idare edip, dışarıdan yönetilme düzeneğine dönmeye dayalı olduğunu biliyorlardı. Kendilerine aydın, akademisyen, entelektüel denilen ve yıllardır TV ekranlarından, köşelerinden bu ülkenin özellikle gençlerinin özgüvenini zedelemeye çalışan, tarihle bağını kopartmaya gayret eden, devşirilmiş kimliğinin altında inceden inceye teslimiyeti yerleşik hale getirmeye çalışan, “Türkiye, Türkiye’den yönetilecek” sözünü duyunca tüyleri dikenlenenleri de yeniden tanıdılar.

Onları korkaklıklarıyla baş başa bırakarak, tapındıkları küresel efendilerine Türkiye’nin bağımsızlık ruhunu bir kez daha yaşatarak, destan yazdılar ve bu ülkenin gerçek aydını olmayı hak ettiler…

Selam olsun onlara…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …