Anasayfa / Köşe Yazıları / Türkiye’nin gerçek aydını; Diyarbakır, Şırnak anneleridir

Türkiye’nin gerçek aydını; Diyarbakır, Şırnak anneleridir

22 Ağustos 2019’da Anne Hacire Akar’ın, Diyarbakır HDP İl Başkanlığı binası önünde oturma eylemiyle başlayan direniş, giderek büyüyor.

Diyarbakır’da, Şırnak’ta yaşanıyor ve 183 aileye varan evlat nöbetinde anneler yaşadıklarının gerçekliğini bilince taşıyarak, PKK-HDP bağına dair her şeyi açıkça ortaya koymayı sürdürüyorlar.

Tehdit ediliyorlar, kararlanmaya, yıldırmaya çalışılıyorlar ama asla kararlılıklarından direnişlerinden inançlarından taviz vermiyorlar.

PKK terör örgütünün anatomisini en iyi onlar ortaya koyuyorlar. Korkmadan, haykırıyorlar. Dillerinden düşürmedikleri tek şey, PKK-HDP bağı oluyor. Onlar diyorlar ki; “PKK terör örgütü ve onun siyasi uzantısı HDP en çok zararı biz Kürt kadınlarına ve bölge halkına verdiler. Daha hayatlarının baharındaki kandırdıkları gençleri dağa götürerek, analarının yüreğini dağladılar.

Burayı parti sanmayın, evlatlarımızı elimizden aldılar, emperyalizme maşa yapmak için terör örgütüne teslim ettiler. Çocuklarımızı çaldılar.”

10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde yine yiğit anneler tam bir gerçek aydın tavrını bir kez daha ortaya koydular ve dediler ki;

“9, 12, 15 yaşındaki halkın çocuklarını özellikle de Kürt çocuklarını, HDP denilen parti, taşeron, hain örgüte kaçırıyor. Çocukları örgüte teslim edip para karşılığında satmaktadırlar. Peki, nerede bu partinin savunduğu insan hakları? Bu partinin savunduğu insan hakları reşit olmayanı, hasta, engelli, kız, erkek çocuklarını ailelerin bağrından koparıp hain terör örgütüne satmak mıdır? Bunların savunduğu insan hakları bu mudur? Diyarbakır anneleri olarak buradan HDP’ye sesleniyoruz: Sizin insan hakları savunuculuğunuz çocukları satmak mıdır? Bu anne babaların insan hakları yok mu? Kaçırılan çocukların insan hakları yok mudur? Bunu toplumun vicdanına sunuyoruz.”

Başlattıkları evlat nöbeti nedeniyle defalarca uğradıkları tehdit ve hakarete karşılık da diyorlar ki; “Biz anneler hiçbir şeyden korkmuyoruz. Hiçbir şey bizi yıldırmayacak. Haklarımız olan evlatlarımızı alıncaya kadar bu mücadelemizi sürdüreceğiz. Sonunda ölüm dahi olsa. Bu eylem yıllarca sürse bile, hakkımız olan evlatlarımızı almadan buradan gitmeyeceğiz.”

Bu koca yürekli anneler ve onların aile fertleri AİHM’in Demirtaş kararına dair de söyleyecekleri vardı ve dediler ki;

“Kürt aileleri 486 gündür HDP’nin önünde mağdur. Neden bu Kürt ailelerine sahip çıkmadınız? Neden gelip bizzat bu Kürt ailelerin ağzından HDP’nin çocuklarımızı nasıl dağa götürdüğünü duymadınız? Neden bize sahip çıkmadınız, neden hep HDP’yi koruyorsunuz? AİHM; siz Demirtaş’ın tahliyesini istiyorsunuz. Demirtaş PKK ile iç içe geziyor. Bizim çocuklarımızı dağa götüren ve aracılık yapan bizzat Demirtaş’tır.”

“Bizim çocuklarımızı HDP, PKK’ya teslim ediyor. HDP ve PKK birdir. Artık tüm Türkiye bunların iç yüzünü görsün. Bunlar Kürtler için mücadele etmiyorlar, Kürtleri kullanıyorlar. Artık Kürtler eskisi gibi değil, uyandı. Artık bizi kandıramazlar. HDP milletvekilleri, sizin çocuklarınız Avrupa’da ama Kürt ailelerin çocuklarını mağaralarda ölüme mahkum ediyorsunuz. Sizde hiç mi vicdan yok? Siz anne ve baba değilsiniz. Neden bu aileleri göz önünde bulundurmuyorsunuz? AİHM’in kararını nefretle kınıyoruz. AİHM ayrımcılık yapıyor, amacı Türkiye’yi karıştırmaktır. Kesinlikle bu kararlarını reddediyoruz. Eğer Selahattin Demirtaş’ın tahliyesini istiyorlarsa ilk önce bu Kürt ailelerin çocuklarının tahliyesini PKK’dan istesinler. 14-15 yaşındaki çocukları dağa göndermek suç değil mi? Nerede insan hakları, nerede anayasaları? Bu çocukları nasıl dağa gönderdilerse, ölüme mahkum ettilerse öyle de getirsinler.”

Bir ülkenin gerçek aydını bu sözlere sırtını dönebilir mi? Bu sözleri yok sayabilir mi? Terör örgütüyle bağı olana sempatiyle bakabilir mi? Gerçekler karşısında tertiplenen maskeli balonun katılımcısı olur mu? Demokrasi ve insan hakları kavramlarını kirletenlere, siyasi alanı kirli emelleri için sahtelikle kullananlara seyirci kalabilir mi?

Şayet o ülkenin gerçek aydınıysa asla.

Ama bu tavrı gösteremeyen aydın zannedilenlere karşı gerçek aydın; Diyarbakır, Şırnak anneleridir.

Onlar; yürekleriyle, inançlarıyla, dirençleriyle, yaşadıklarını bilince taşıma iradeleriyle bu sıfatı gerçek hak edenlerdir. 

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …