Anasayfa / Köşe Yazıları / Suriye’de karanlık ajandalılar ve Türkiye

Suriye’de karanlık ajandalılar ve Türkiye

Türkiye Suriye’de terör bataklıklarının tamamen kurumasını istiyor. Kim hangi gizli ajandasındaki hangi mahrem çıkarını sürdürmeye çalışırsa çalışsın, Türkiye bu hedefinden vazgeçmeyecektir. Zira mesele, var olmakla-yok olmak arasındaki ayrıma dayalı bir meseledir.

Mesele, gönüllü bir tercihin tezahürü değildir. Mesele, Türkiye’nin istiklal yürüyüşünün devam edip edemeyeceğinin kararıdır. Bu karar, Türkiye’nin topyekun kararıdır. Devletiyle, milletiyle, Türkiye sevdasına tutulmuşların kararlılığıdır.

ABD’nin Suriye’den asker çekme kararının hangi saik ile işleyeceği, gerçekte asker çekip çekmeyeceği, Suriye’de planladıklarından bütünüyle vazgeçip geçemeyeceği, kimin hangi yeni pazarlıklar, hesaplar ve denklemler içinde olup olmayacağı Türkiye’nin ne temel kaygısıdır ne esas odak noktasıdır. Kuşkusuz tüm bunlar Türkiye’nin stratejik aklının hesaplarına dahil ettiği hususlardır. Ancak Türkiye’nin tek amacı, esas meselesi, asıl odak noktası; Suriye’den terörün sökülüp atılmasıdır. Böylece Türkiye’yi içeriye kapatmaya çalışanların, bölgenin mazlum halklarını birbirine kırdırmaya gayret edenlerin, ülkelerin geleceklerine ipotek koymaya heveslenenlerin maskeleri düşecektir. Kimin gerçekten terör örgütleri karşı sahici ve samimi mücadele ettiği, kimin terörle örgütleriyle dans ettiği çok daha net ortaya çıkacaktır.

Bugünlerde ABD’nin asker çekme kararının sonucunda neyin, nasıl, ne sürede gerçekleşeceğini hesap etmeye çalışarak birçok aktör yeni pozisyon kapama çabasına girmiş durumda. Bu noktada Rusya’nın, İran’ın yanı sıra Esed’in de aynı çabanın içinde kendine yeni dönemde yeni roller kapma gayretinde olduğunu görüyoruz. Yabancısı olmadığı, PKK-PYD/YPG terör örgütüyle yeni hesaplar, yeni flörtler peşinde olduğu anlaşılıyor. Bir yandan da Türkiye-Rusya ilişkisinin yeni durumdaki pozisyonundan yeni zemin kazanma uğraşısı da gözden kaçmıyor.

Bu arada sürpriz bir şekilde ABD Başkanı Trump’ın Irak ziyaretinde bulunması, burada ABD’li askerlerle buluşması hiç kuşkusuz Suriye’den asker çekilmesi kararıyla ilişki yönleri bulunmaktadır. Nitekim Trump Irak’ta yaptığı açıklamalarında; “Suriye’den çekilme konusunda birçok insan benim gibi düşünmeye başlayacak… DEAŞ’ı yenmek konusunda bölge ülkeleri yükü paylaşmalı… Irak’tan çekilmeye yönelik hiçbir planımız yok. Eğer Suriye’de bir şeyler yapmak istersek Irak’ı üs olarak kullanırız” ifadelerini kullandı.

Dikkat edilecek olursa Trump, Suriye’de yeri geldiğinde bir şey yapmak isteyeceklerini de hatırlatmayı ihmal etmiyor. Sonuçta hepimiz çok iyi biliyoruz ki, ABD Fırat’ın doğusundan asker çekme kararını uygularsa, Suriye’deki çıkarlarından da vazgeçmiş olmayacak. Hatta biçim değiştirerek, yöntem farklılaşmasına giderek, aynı çıkarların takipçisi olmaya devam edecektir. Esasen Fırat’ın doğusuna ilişkin Türkiye’nin kararlı tutumunun ABD açısından maliyeti yüksek riski içermesi, ABD’yi geri adım atmaya ama farklı yöntemler geliştirme çabasına yöneltmiştir.

Hangi yöntemleri geliştirirse geliştirilsin, Türkiye’nin teröre karşı onurlu, kararlı mücadelesi sürmeye devam edecektir. Bölgenin tüm ikiyüzlü, çok maskeli, karanlık emelli, kirli hesaplı tüm aktörlerinin bunu çok iyi biliyor olması da Türkiye’nin kazancıdır.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …