Anasayfa / Köşe Yazıları / Küresel ajandanın yerel paydaş arayışı

Küresel ajandanın yerel paydaş arayışı

Fırat’ın Doğusu, Suriye’nin geleceği, terör örgütlerinin varlığı, küresel sömürü aktörlerinin kumandasında yerel uzantıları üzerinden yeni bir sürecin yapılandırılmaya çalışıldığını görmekteyiz.

Bu süreç esasen PKK/PYD-YPG-HDP çizgisinin siyasi ve stratejik olarak Suriye ve Türkiye’de eş zamanlı olarak yapılandırılmasını ve buna bağlı olarak yeni bir anayasa değişikliği tartışmasıyla federatif modelin dayatılmasını içeriyor. Bu süreç aynı zamanda; ABD’nin PKK ilişkisinde zamana oynayarak, Türkiye’yi oyalama çabasının bir parçasıdır. Sıklıkla ifade ettiğimiz gibi bu süreç; şimdilerde ABD’nin dış politikasının Türkiye’nin iç politikasındaki arayışı ve buna bağlı olarak iç siyasette yeni bir yapılandırma çabasıdır.

Görünen o ki; bu sürecin iç politik önderliğinin CHP ve HDP tarafından yapılması arzulanıyor. Bu noktada bazı karineler beliriyor, CHP‘nin önderliğinde kapalı kapılar arakasında bir yeni anayasa taslağı hazırlığına ilişkin basına yansıyan haberler dikkat çekiyor.

Bu noktada ısrarla sistem tartışması açmak, özellikle başkanlık sisteminin Türkiye’nin hassasiyetlerine ilişkin hususlarını sorgulamak, adına sözde “demokratik cumhuriyet” denilen PKK ve HDP’nin ajandasından türeyen esasen federatif modeli, özerkliği içeren terminolojiyi yapılandırmak, buna bağlı olarak PKK/PYD-YPG yapısını meşrulaştırmak adına yeni bir açılım zemini oluşturmak bu sürecin en önemli zeminini olduğu anlaşılıyor.

Tüm bu çabaların öncelikli hedefi; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, hükümetinin ve partisinin gücünü kırarak, Türkiye’yi erken seçime sürüklemektir. Yeni parti kurma çabasını da bu süreçten bağımsız görmemek gerekir. Sonuçta eski AK Partili isimlerin kuracağı muhtemel yeni partinin konumu, Cumhur ittifakının karşısında olacaktır.

Öte yandan CHP Genel Başkanının Suriye’deki tüm tarafları çağıracağız dediği, Türkiye’de Suriye konferansı düzenleme niyeti de bu sürece eğilimli bir hamledir. Nitekim Fırat’ın Doğusuna yönelik muhtemel operasyona bakış açısında da HDP çizgisiyle CHP Genel Başkanı arasında çok uzak olmayan yaklaşım söz konusudur.

Kılıçdaroğlu’nun Habertürk’ten Muharrem Sarıkaya’ya verdiği röportajda ; “ Erdoğan’ın hedefi Ortadoğu’da kan akmasını durdurmak, Ortadoğu’yu bir barış adasına döndürmek olmalıdır; ama tersi oluyor” diyor. HDP Eş Başkanı Sezai Temelli’de; ” biz yangını söndürelim diyoruz. O nedenle CHP’ye ve diğer partilere çağrı yaptık. Hep beraber “savaş istemiyoruz”, dediğimiz anda bu iktidar bir adım dahi atamaz. Bu gücümüzü 31 Mart, 23 Haziran’da gösterdik. Kuzey ve Doğu Suriye’ye operasyon tehdidi son bulsun. Bölgenin tüm siyasi aktörleri ile müzakere yapılsın “ diyor.

Bu sözler açık olarak; PKK/PYD-YPG terör yapısı meşrulaştırılarak, adına barış denilen sahteliklerle, başta Suriye’nin mazlum halkları olmak üzere tüm bölgeyi yeni küresel sömürü düzeninin oyuncağı alanı haline getirmenin siyasi ve stratejik ürünleridir.

Aynı zat anayasa konusunda ;” herkesi anayasa üzerine düşünmeye çağıracağız. Mücadele müzakere hattını birlikte yürütmek gibi bir kararlılığımız var. Anayasa 1 ya da 2 yılda yapılmalı ama başlanmalı” diyerek ve CHP’nin 2015’deki “Kürt sorunu raporunun” güncelleme kararına ilişkin olarak da;” bu ülkenin bir Kürt sorunu var diye yazılmalı” diyerek yapılandırılmak istenen sürecin içeriğini ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak; terör örgütünü yok sayan, terör eliyle siyasi ve stratejik sonuçlar elde etmeyi hedefleyen ve bunu da “barış, demokrasi, çözüm süreci” gibi maskelerle kılıflayan ve Suriye’de de, Türkiye’de de küresel sömürü planının gereği olarak dağılmanın, ufalanmanın önünü açacak süreci yapılandırmak hedefleniyor…

Çok dikkatli olacağımız yeni bir dönem başlıyor…Esasen mücadele yeni başlıyor…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …