Anasayfa / Köşe Yazıları / Kod adı “Barış” olan HDP’nin gerçek rolü

Kod adı “Barış” olan HDP’nin gerçek rolü

Bugün Türkiye’nin en önemli, en yakıcı sorunu, Türkiye’ye yönelik küresel kuşatma çabalarına karşı iç cephedeki dağınıklığımızdır. Israrla hep vurguladığımız gibi esas olan iç cephenin tunç olma halidir.

İstediği kadar küresel güçler üzerimizde hesap yapadursun, iç cephenin bütünleşme gücü sağlam oldukça sonuç almaları mümkün değil.

Yıllardır bir ev, öbür eve düşman olsun diye uğraştılar. Türk- Kürt çatışmasıyla ülkenin dağılmasının kirli oyununu oynadılar. Başaramadılar ama vaz da geçmediler. Şimdi de Suriye üzerinden üstümüze geliyorlar. Suriye’yi parçalayarak, Türkiye’yi de aynı potaya sokmaya çalışıyorlar.

PKK/PYD-YPG terör örgütünü ve Türkiye’deki siyasi kolu, kanadı HDP’yi tamamen kontrol ederek, sahaya sürerek, kendilerince gerekli olan her türlü desteği vererek sonuç almaya çalışıyorlar.

Kirli, kanlı, karanlık şer planlarını uygulayabilmek için her yolu deniyorlar. Emperyalizm; bildiği, alışkın olduğu her yolu, klasik tüm yöntemlerini elbette deneyecek. Ya içimizdeki bazı çevreler? Bizim gibi görünen, adı sanı bizden olan bazı unsurlar onlar tüm bu yaşananların neresindeler? İç cephenin tunç olma hali umurlarında mıdır?

Bu çevreler HDP konusunu; “demokrasi”, “barış, “insan hakları”, “demokrasilerde parti kapatma sorunu” gibi üst başlıklar altında konuşup, meselenin özünden maksatlı olarak uzaklaşmanın ve uzaklaştırmanın çabasındalar.

Meselenin özü, bir siyasi yapının, parti görüntüsü altında terör organizasyonun içinde rol üstlenmiş olmasıdır. Yani PKK/ KCK çatı yapılanması içinde üstlendiği roldür. Bu rol en kaba hatlarıyla; belediyelerle birlikte PKK’ya insan kaynağı temini, siyasi zemin tutma, örgüte taşınan ve çalınan çocuk ve gençlerin ailelerini kontrol etme, sözde KCK sözleşmesi üzerinden toplumsal ve siyasi alanda sözde kamu düzeni sağlama rolüdür.

HDP sözcülerinin dilinden düşmeyen “barış” vurgusu HDP’nin ancak “kod adı” olabilir. Yoksa her şart altında, süreç boyunca ve yapılan her türlü çabaya rağmen PKK’ya silah bıraktırmayı istememiş bir yapının, “barış” ancak onun sahte yüzü, maskesi ve olsa olsa “kod adı” olur.

Terör örgütü tarafından ambalajlanmış bu yapı, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan bir siyasi parti hiçbir zaman olmamıştır.

Oysa yıllardır, Türkiye’nin gerçek bir siyasi partisi olsunlar diye uğraşılmıştır. 37 yıldır terör dursun, anneler ağlamasın, küresel sömürü ve terör baronları ve emperyalizmin kirli oyunu bozulsun, bu toprağın çocukları ülkenin bölünmez bütünlüğü içinde Çanakkale ruhuyla ülkenin istiklaline sahip çıksın diye 37 yıldır her yol denendi. Denememiş hiçbir şey kalmadı. Terör örgütünün kendine gerekçe yaptığı hiçbir siyasi, kültürel, sosyolojik bunalımlar, sorunlar, yasaklar kalmadı. Geriye terör örgütü için sadece Türkiye’nin bölünmesi hedefi kaldı ki, asıl hedef de hep oydu zaten. Bu kirli hedefi, artık hiçbir maske, hiçbir ambalaj, hiçbir sahtelik örtemez.

Bu kirli, şer hedefi her kim ki, örtülü-açık destekliyorsa, ona da asla taviz verilemez, en ufak tereddüt edilmez. Demokrasi kılıfıyla, siyasi alanı kullanarak, demokrasiyi, özgürlüğü, istiklali, istikbali, bağımsızlığı zedeleyecek, kirletecek, yok edecek hiçbir çabaya seyirci kalınmaz.

Meselenin özünü bu gerçeklikten kopartan her kimse demokrasi kılıfıyla Türkiye’ye ihanet ediyordur. Bunu da aydın kimliğiyle yapıyorsa aydın ihanetiyle karşı karşıyayız.

Asıl meselemiz de budur. O yüzden diyoruz ki; HDP önünde 500 günü aşan evlat nöbetindeki Diyarbakır Anneleri; yürekleriyle, dirençleriyle, gerçeği haykırmalarıyla gerçek aydın onlardır. Terör örgütüne terör örgütü diyemeyenleri, terör örgütünün siyasi kolu olanları, “demokrasi” maskesiyle koruyup kollayanlar bu ülkenin aydını olamazlar…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …