Anasayfa / Köşe Yazıları / İslam Dünyasında Bilime Yönelik YÖK’ten Önemli Bir Adım (Akşam Gazetesi)

İslam Dünyasında Bilime Yönelik YÖK’ten Önemli Bir Adım (Akşam Gazetesi)

980-1037 yıllarında İbn-i Sina; tıp alanında mikrobun varlığını keşfederken, 865- 925 yıllarında Razi; ilk göz ameliyatını yaparken ve suçiçeği ile kızamığın ayrı şeyler olduğunu 1100 sene önce keşfederken, 973-1051 yıllarında El Biruni; Pi sayısı ve trigonometri üzerine araştırmalarıyla ilklere imza atarken, 9. yüzyılda Kindi, pergeli ilk kullanan olurken ve sıvıların özgül ağırlıklarını bulurken, 859-929 yıllarında Battani bundan 1000 yıl kadar önce matematikte trigonometriyi bulurken ve günümüzdeki hesaplamaya göre sadece 22 saniyelik yanılmayla, ayın güneş etrafında dönmesini 365 gün, 5 saat, 48 dakika 24 saniye olarak hesaplarken, 9. yüzyılda Sabit Bin Kurra; ilk diferansiyel hesabını ve parabol, pisagor genel ispatını yaparken, bundan 800 yıl önce Nurettin Batruci; bütün gezegenlerin iki kutuplu olduğunu, gök cisimlerinin hareketlerinin kutuplar arasında olduğunu, gezegenlerin günlük dönüşlere sahip olduklarını, yıldızların bulunduğu gök tabakalarının değişken olduğunu, gök cisimlerinin hareketlerinin doğudan batıya doğru olduğunu ortaya koyarak modern astronominin kurucusu olurken, 874-950 yıllarında Farabi; insan vücudu, organların görevi, hastalıklar ve tedavi yöntemleri konusunda ilklere imza atarken, 780- 850 yıllarında El-Harezmi; ‘0’ rakamını ve ‘x’ bilinmeyenini kullanın dünyadaki ilk kişi olurken ve cebir ve denklem hesabı üzerine özet kitabı niteliğinde dünyanın ilk matematik kitabını yazarken, 1048-1131 yıllarında Ömer Hayyam; matematikte kullanılan Binom açılımı ve Pascal üçgenini ilk bulan kişi olurken, 1465-1554 yıllarında Piri Reis; tarihte ilk kez dünya haritasını çizen coğrafyacı ve haritacı olarak bilim tarihine işlenirken, 721-808 yıllarında Cabir Bin Hayyan;genetik fikrini ve atomun parçalanabileceğini ilk kez öne sürerken, optik kanunlarını ortaya koyarken, merceği icat ederken ,geliştirdiği element anlayışı, denge teorisi yaklaşımı, tatbikatları, icat ettiği alet ve düzeneklerle kimyanın babası olurken, dünyada ilk kimya laboratuvarını kurarken ve burada ilk sunî hücreyi yaparken yani İslam bilginleriyle İslam coğrafyası bilimin öncülerinin toprakları olurken, Batı bunlardan çok uzak, henüz bilimle yoğrulmamış, son derece geri bir noktadaydı.

Ne oldu da bu büyük birikim yeterince süreklilik kazanamadı ve yeni kuşaklarını üretemedi? Bundan sonra ne yapılmalıdır ki; İslam coğrafyasının bereketli topraklarının üzerine çekilen terör perdesi yok edebilsin, şiddettin, zulmün yerini, barış, kardeşlik, huzur, kalkınma ve ilerleme alabilsin? Bu noktada son derece önemli bir ilk adım atıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın himayelerinde Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) , İslam coğrafyasında yer alan Ülkemiz ve KKTC dışında 30 ‘un üzerinde ülkeden 120 Üniversitenin Rektörlerinin katılımıyla, geçen hafta Külliyede açılış töreni yapılan “İslam Dünyası Rektörler Konferansı” gerçekleşti. YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç açılış konuşmasında atılan bu ilk adımı; “İslam dünyasında bir yükseköğretim alanı oluşturma” hedefi olarak belirterek, “ İslam bilim tarihini, dünya bilim tarihinin omurgasını oluşturduğunu, İslam tarihinin akademik yapıları Endülüs’ten Ortadoğu’ya dünya üniversitelerinin en eskileri olduğunu” hatırlatarak, “İslam coğrafyasında tarihi bakımından bilimin güç kaybı ile İslam ülkelerinin siyasi ve ekonomik güç kaybı birbiriyle örtüşen süreçte gerçekleştiğine” dikkat çekerek, “bilimi ve akademisi güçlü bir İslam coğrafyası oluşturabilmek, İslam dünyasının ekonomik ve teknolojik gelişimini sağlayarak insanlarımızın müreffeh yaşaması ve diğer mazlum halkları destekleyerek yeni bir gelecek inşa edilebilmesi önümüzdeki en temel hedef” olduğunun altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise; İslam medeniyetinin özünün kardeşlik, dayanışma, bir duvarı oluşturan tuğlalar gibi kenetlenme olduğunu” belirterek, “ilk emri “ikra” yani “oku” olan İslam dininin cehaleti emretmediğini” hatırlatarak, “OECD ülkelerinde milli gelirden eğitime ayrılan payın ortalamasının yüzde 5,2 iken, bu oranın İslam dünyasında yüzde 1’i dahi bulmadığına dikkati çekerek, bu tabloyu değiştirmek için 15 yıl önce ülkeyi yönetme sorumluluğunu devraldıklarında, önceliklerinin en başına eğitimi, daha sonra sağlık, adalet ve emniyeti koyduklarını” söyledi.

Sonuç olarak, İslam coğrafyasında yeniden silkinişin, dirilişin geleceğine sahip çıkma bilincinin oluşması gerekiyor. Bunun için akademi dünyası öncü işlev üstlenebilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu noktadaki hassasiyetleri ve Prof. Dr. Yekta Saraç’ın başkanlığında yeni YÖK’ ün bu noktadaki hedefleri, meselenin özüne dair son derece kıymetli anlamlar içeriyor…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …