Anasayfa / Köşe Yazıları / İdlib kördüğümünün çözümü

İdlib kördüğümünün çözümü

İdlib mutabakatında öngörülen ateşkesin sahadaki uygulamasına ilişkin beklenti sürüyor. Zira ne denli uygulanabileceği konusunda kaygılar bütünüyle giderilmiş değil. Bugüne değin verilen sözler, atılan imzalara sadık kalınmadığı çok açık.

Esad’ın bu konuda ki sicili de, yaptıkları da ortada. Rusya’nın da tavrında bugüne değin ortaya koyduğu gelgitler de biliniyor. Bu noktada esas olan Rusya’nın bundan sonraki yaklaşımı ve nihai kararı belirleyici olacak.

Esad ise Suriye’nin geleceğinde kalabilmek için, nüfusun %75’ini oluşturan Sünnilerin vatansızlaştırılması gerekiyor. Açık bir mezhep kıyımı peşinde. Bu kirli ve insanlık dışı tutumundan vazgeçmediği sürece, Suriye’nin istikrarsızlık iklimi değiştirilmez. Bu iklimden çıkar devşirmeye çalışanların da bol olduğu gerçeğini de unutmadan İdlib düğümünün çözümünün güçlüğünü kabul etmeliyiz.

Türkiye’nin kararlılığı; hakka, hukuka, adalete ve sivillerin can güvenliğine dayalı hassasiyete odaklıdır. Türkiye’nin İdlib’de bu odaklanmadan vazgeçmesi mümkün değildir. Vazgeçerse; Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı harekatlarının sonunda oluşturulmuş olan terörden arındırılmış bölgelerdeki güvenliği zedelenir ve bir süre sonra başarılar tersine döner. Bu durum çok açık sahadaki jeopolitik gerçekliktir. İdlib daha önce ifade ettiğimiz gibi; Hatay’ın jeopolitik kalkanı, Doğu Akdeniz enerji jeopolitiğinin en önemli menteşelerindendir.

Suriye’nin üçte birini oluşturan, en verimli ve en bereketli topraklarının PKK işgali altında olduğunu umursamayan Esad için, esas olan koltuğunu korumaktır. Vatan toprağına olan bağlılığı da bununla sınırlıdır. Bugüne değin bu konuda bırakınız kılını kıpırdatmayı, tam aksine yeri geldiğinde PKK ile ilişkiye girdiğini, DEAŞ ve diğer terör örgütü ve gizli servislerle de dans ettiğini saptamak gerekir.

Bu nokta da kabul edilmelidir ki; Türkiye’nin Suriye’nin ufalanmaması konusundaki çabasının, hassasiyetinin zerresi Esad’da yoktur. Olsaydı Rusya’yı ülkesine çağırdığında PKK ve DEAŞ’a karşı mücadele etmek için Fırat’ın doğusuna, Rakka’ya, Deyrizor’a yöneltirdi. Asla bunu yapmadı. Zira meşruiyeti için DEAŞ’ın ve onun türevleri olan diğer terör örgütlerinin varlığına ihtiyaç duydu. Tıpkı PKK terör örgütünün DEAŞ’ın varlığına duyduğu ihtiyaç gibi. Bu tablonun bugüne ulaşmasında, Esad’ın bu kirli tutumu çok belirleyici olmuştur. Rusya için Esad; Doğu Akdeniz enerji jeopolitiğinde etkin olmanın imkanıdır. Rusya’nın kendince bu zorunluluğunu aşması için, Doğu Akdeniz jeopolitiğini Türkiye’yi ihmal ederek, göz ardı ederek okumaması, Türkiye’siz bu jeopolitiğin artık işleyemeyeceğini görmesi gerekiyor. Ancak bu durumda Rusya’nın Esad tutkusunun değişmesi mümkün olacaktır. İdlib’de ve Suriye’de gerçek çözüme yaklaştıracak iklim de ancak bu koşul altında mümkün olacaktır. Yoksa siyasi çözüme dair her adım atıldığında Esad saldırganlığı daha da şiddetlenmektedir ki, bu duruma Türkiye’nin katlanması, boyun eğmesi, müdahale etmemesi mümkün değildir.***

Geçtiğimiz hafta sonu AK Parti 19.Dönem Siyaset Akademisi’nin takvimi başladı. Bu kapsamda geçen hafta sonu Çukurova’daydım. Adana ve Mersin’de siyasete büyük ilgi duyan ve bunun için birikimini güçlendirmek isteyen çok sayıda kıymetli kursiyerlerle birlikte oldum. Geniş bir yelpazede katılım vardı. Sadece AK Parti üyeleri değil, henüz herhangi bir parti üyeliği olmayan veya başka partilerde üyeliği bulunan geniş bir kitleyle birlikte oldum. Çok etkilendiğimi söylemeliyim. Memleket meselesine olan duyarlılıklarıyla, Türkiye sevdasına olan tutkularıyla, insanımızdan asla umut kesilmeyeceğini bir kez daha ortaya koymuştur. Sağ olsunlar var olsunlar…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …