Anasayfa / Köşe Yazıları / Emperyalizmin cumhurbaşkanlığına aday ilgisi

Emperyalizmin cumhurbaşkanlığına aday ilgisi

Mahkemenin Ekrem İmamoğlu kararından sonra muhalefet cephesinde dikkat çekici gelişmeler yaşanıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun istememesine rağmen İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığına adaylığı konusunda CHP içinde yeni tartışmaların yaşandığı anlaşılıyor.

Oysa Kılıçdaroğlu Almanya’dan hemen dönerek, duruma el koymuş, çok net ve vurgulu biçimde İmamoğlu’dan mahkeme kararının siyasi yansımasını sadece belediye başkanlığıyla sınırlı tutmasını istemiş ve İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in 85 milyon vurgusuna karşılık sıkça sadece 16 milyon seçmene hizmete devam edeceğine dair hatırlatmalar yapmıştır.

Kılıçdaroğlu’nun bu net tavrına ek olarak, CHP üst yönetimi tarafından da CHP’nin cumhurbaşkanı adayının Kılıçdaroğlu’nun olduğu hatırlatılması bir kez daha yapılmıştır.

Bunu yaparken de; Saraçhane’de İmamoğlu-Akşener birlikteliğinin, Kılıçdaroğlu’nun olmadan kamuoyuna verdikleri abartılı sevinç görüntüsünden duyulan rahatsızlık da hissettirilmiştir. Nitekim Kemal Kılıçdaroğlu, sonunda Akşener’e yönelik olarak ; “partinin içişlerine karışmamalı” demiştir.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak’a bir gazetecinin; “Ekrem İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası verildi. Bu gelişmenin ardından İmamoğlu’nun adaylık ihtimalinin yükseldiği yorumları yapıldı. CHP Genel Merkezi bu görüşe katılıyor mu?” sorusuna verdiği cevap da çok çarpıcıydı. Öztark dedi ki; ” 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı, nerelerde yazıldığı belli olmayan siyaset mühendisliği senaryoları ile hiçbir zaman belirlenmeyecektir. Kural bellidir, usul de bellidir.”

Bu sözler İmamoğlu-Akşener birlikteliğinin Saraçhane’de verdiği görüntüye bir cevaptır. Bu sözler hem Kılıçdaroğlu’nun adaylığını ortaya koyuyor, hem de onu engellemeye yönelik siyaset mühendisliğinin yapıldığına işaret ediyor.

Kimdir bunlar? Nasıl bir mühendislik peşindeler? Görünen odur ki; bu soruların cevapları, CHP üst yönetiminde içten içe sorgulanıyor.

Öte yandan İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin yine CHP cenahından bir gazetecinin; İmamoğlu ekibinin bir WhatsApp grubu kurduğu ve buradaki bilgilerin Akşener’le de paylaşıldığına dair kesin bilgiye dayandığını söylediği ifadeler, CHP içinde İmamoğlu-Akşener birlikteliğinin rahatsızlığının bir başka boyutunu ortaya koymuştur.

Öte yandan İYİ Parti’den bir milletvekilinin Kılıçdaroğlu’nun Saraçhane’de olmamasına ilişkin; “Orada olmaması bizim lehimize oldu. Sayın Akşener’in oraya gitmesi faydalı oldu” ifadeleri de, 6’lı masanın paydaşlarının kendi ajandalarında yazılı olanları ne denli önemsediklerini ispatlamaktadır.

Diğer yandan henüz yargı süreci tamamlanmamış yerel mahkeme kararına dayanılarak, İmamoğlu’nu siyasi yasaklı durumuna düşmüş gibi sunan ve bunun üzerinden Türkiye’yi hedef alan emperyalist çevrelerin açıklamaları da dikkat çekicidir.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price; İmamoğlu’nun 2 yıl, 7 ay hapis cezası aldığını ve siyasi faaliyetlerden men edildiğini hatırlatarak, “ABD’nin mahkeme kararı karşısında derin rahatsızlık ve hayal kırıklığı içinde olduğunu” ifade etmiş, devamında ise Türkiye’yi hedef alan cümleler sarf etmiştir.

Terör örgütlerini sahaya sürüp, Türkiye’yi hedefe koyan bir ülkenin Türkiye için “derin rahatsızlık” duyması, ironi olsa gerek.

Eski CIA Danışmanı, 15 Temmuz darbe girişiminde adı geçen Henri Barkey de boş durmamış, Türkiye için hüküm vermiş ve demiş ki; ” İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, sırf muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olmasını engellemek için düzmece bir davada suçlu bulundu. Erdoğan bu kararından pişman olacak. İmamoğlu’nun mahkum edilmesinden sonra iki büyük kaybedenden birinin Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikinci kaybeden ise cumhurbaşkanlığı için ortak aday olacağını sanan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’dur.”

Bu zatın;” ortak aday olacağını sanan Kemal Kılıçdaroğlu” vurgusu çok ilginç. Ortak adaylık konusunda bildikleri neler acaba?

CIA ve Pentagon’un psikolojik harp elemanı, FETÖ dostu, Michael Rubin de Türkiye düşmanlığını bu vesileyle bir kez daha ortaya koymuş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaretler ederek, İmamoğlu’na ilişkin beklentisini dışa vurmuştur.

Bu beklentiyi taşıyan bir diğeri de, Avrupa Parlamentosu eski Türkiye raportörü Kati Piri’dir. O da attığı twit le İmamoğlu’nu etiketleyip, ” Ve hep beraber göreceksiniz her şey çok güzel olacak” diyerek, tarafını belli etmiştir.

Tarafını belli edenler bu zatlarla sınırlı değildir. Bu kervana gerek Avrupa Birliği’nin kimi temsilcileri ve ABD’nin Türkiye karşıtlığıyla bilinen kimi senatörleri de katılarak, İmamoğlu’na verdikleri desteği, cumhurbaşkanlığı adaylığı zaviyesinden ortaya koymuşlardır.

Evet bir kez daha hatırlatıyoruz ki; Türkiye’nin iç politikası, ABD’nin dış politikasıdır.

Ve bir kez daha görünen odur ki; emperyalizm de 2023 Seçimi’ne hazırlanmaktadır. Aman dikkat…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …