Anasayfa / Köşe Yazıları / Ayasofya’nın zincirlerinden sıyrılmasının anlamı

Ayasofya’nın zincirlerinden sıyrılmasının anlamı

86 yıllık hasret bitti. 500 yıllık yaşanmışlığıyla Büyük Ayasofya Cami, müze tutsaklığından kurtuldu. Dün 350 bin kişilik muhteşem bir katılımla Ayasofya’nın özgürlüğüne kavuşmasının buluşması yaşandı.

Bu muhteşem buluşmanın tarihi değeri büyüktür. Bu buluşma; Ayasofya’yı, Türkiye’nin bağımsızlığının egemenliğinin baskı altında tutulmasının aracısı kılanların tarihsel çabalarına karşı tarihi bir cevaptır. Tarihe düşülen büyük bir nottur. Tarihin teslimidir. Tarihin akışıdır.

Ayasofya’yı zincirletmek; aslında Türkiye’nin ve onun cesaret ve özgüven kaynağı olduğu tüm mazlum Müslüman milletleri, Hristiyan emperyalizminin hegemonya heveslerine tutsak etme gayretiydi. Dünde, bugün de bu heves terkedilmemiştir.

Kiliseyi, siyasi ve stratejik alanda; sömürgeci, ötekileştirici ve emperyalist işgal ve egemenlik projelerine destek kaynağı olarak kullananların bugünkü çırpınışları, Türkiye’nin bir süredir kararlılıkla devam ettirdiği istiklal yürüyüşünden duydukları rahatsızlığın sonucudur.

Ayasofya kararından rahatsız olanların sadece tarihsel değil, güncel insanlık sicilleri de ortadır. İşgaller, darbeler, sömürü ve terör patronlukları, emperyalist baskılar, egemenlik ihlalleri, hak, hukuk, adalet cellatlıkları, sayısız örnekleriyle, kanıtlarıyla bilinmektedir ve halen yaşanmaktadır.

Bugüne kadar her istediklerini karşısındakilere yaptırabildiklerine dayanan çirkin kibirleri, 15 Temmuz’da olduğu gibi yakın zamanda dirençlerle, yenilgilerle karşılaşmaktadır. Türkiye’nin üzerine çullanma gayretleri bu yüzden sebepsiz değildir.

Türkiye odağında tarihle, coğrafyayla yeniden hesaplaşma peşindeler. Tarih boyu hiç körelmeyen sömürge zihniyetleriyle, Doğu Akdeniz’de çizdikleri şer planlarının akamete uğramasının ruhsal bozukluğu içindeler. Giderek saldırganlaşma eğilimleri bu yüzden. Ayasofya üzerinden doğrudan yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef haline getirmeleri de bu yüzden.

Ama Türkiye’nin istiklal sevdasını köreltmiyorlar. İçimizdeki aparatları da yeterince başarılı olamıyor ve bu yüzden de gergin durumdalar.

Tam da bu ruhi sıkıntılar içindeyken Ayasofya’nın zincirlerinden sıyrılmasının şokunu yaşıyorlar. Ellerinden fazla da bir şey gelmiyor. Türkiye’nin gücünün farkındalar.

Aslında çok iyi biliyorlar ki, Ayasofya’nın zincirlerinden sıyrılması;

-Türkiye’nin istiklal yürüyüşünün kararlılığının ürünüdür.

-Zihinlere, yüreklere vurulmak istenen zincirlerin kırılma iradesinin mahsulüdür.

-Türkiye’nin dayatmalarla, korkutmalarla, tehditlerle dizginlenemeyeceğinin tescilidir.

-Ayasofya konusunu siyasi ve stratejik heveslerine malzeme olarak kullanan küresel şer odaklarına karşı siyasi iradenin inanç ve direnç kararlılığıdır.

-İstanbul’dan vazgeçmeyen Batı emperyalizminin kursaklarına tıkanan istiklal nişanesidir.

-Hakkın, hukukun teslimi, vakıf hukukunun, vakıf inancının, vakıf kültürünün korunup kollanmasıdır.

-Terör örgütleriyle, ihanet şebekeleriyle Türkiye’nin istiklaline kement atamayanların, Doğu Akdeniz’de suya düşen planlarının öfkesini yaşayanların Ayasofya silahının artık kullanamamasıdır.

Öfkeleri de, şaşkınlıkları da, kaygıları da ve giderek çaresizlikleri de bu yüzdendir…

Ama korkarım daha çok şeye boyun eğecekler ve alışacaklar…

Çünkü tarih yeniden yazılıyor… 

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …