Prof. Dr. İ. Yaşar Hacısalihoğlu Resmi Web Sitesi
Türkiye’nin aşması gereken güçlüklere ve geleceğine dair yeni hikaye arayanların görmesi gereken gerçek hikaye, Türkiye’nin bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekibiyle birlikte verdiği 100 yıllık mücadelenin özünde saklıdır. Bu gerçeği görmeyenler, görmek istemeyenler Türkiye’nin geleceğini ıskalayanlar olmaya mahkumdur.
Bir yandan AK Parti fabrika ayarlarına dönmelidir diyenler, diğer taraftan “tek adam”, “diktatör” karalamasıyla gün geçirenlerin dertleri, bugünkü mücadelenin özünden uzaktır. Bu durum giderek, bu zatlar eliyle Türkiye’nin verdiği mücadelenin köreltici işlevine dönüşmektedir. Geçmişte IMF vesayeti altında sıcak parayla, piyasa araçlarıyla Türkiye’yi dizginlemeye çalışanlar bugün de o günlerin özlemi içindeler. “Tek adam”, “saray rejimi” gibi yakışıksız vurgularla doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alarak, onu şeytanlaştırma çabasıyla sonuç almaya çalışıyorlar. Bu zatların bu ülkeye vereceği hiçbir şey yoktur.
Bu ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı diyor ki; “Üretimi esas alıyoruz, ekonomide milli bağımsızlık mücadelesi veriyoruz. Siyasi taviz vermeden ekonomiyi ayakta tutacağız. İthalat değil, yerli üretim, sıcak para değil, milli ekonomi”. Bu sözler, bu çaba, bu hedef, Türkiye’nin bugünden geleceğe en esaslı gerçek hikayesidir. En kapsamlı davasıdır. Hiçbir şekilde taviz verilmemesi gereken, kararlılıkla sürdürülmesi gereken mücadelesidir.
Türkiye’nin yüksek teknolojide ve enerjide dışa bağımlılığı çözüldükçe yükselişi hızlanacaktır. Bu Türkiye’nin tek reçetesi, tek çıkış noktası, geleceğinin tek güvencesidir.
Savunma sanayiinde başlayan milli teknoloji hamlesi önemli aşama kaydetmiştir. Alınan mesafe özgüveni artırarak, yüksek teknoloji üretiminin her alana yayılma iradesini güçlendirmiştir.
Gençlerimize güveniyoruz. Genç mühendislerimize güveniyoruz. Onları Z kuşağı koşullandırmasına tabi tutarak, köksüz, ruhsuz, tarihine, toprağına, insanına, değerlerine, medeniyetine yabancılaştırmaya çalışanlara karşı heyecanıyla, bilgisiyle, azmiyle yüksek mücadele ruhuyla, ülkesine ve milletine sarsılmaz bağıyla bizim gençlerimiz; geleceğin büyük Türkiye’sinin sadece alfabenin Z harfinin değil, alfabenin tüm harflerinin sentezinin kuşağıdır. Bu noktada bilinmelidir ki; bir ülkenin geleceğinden çekiniliyorsa o ülkenin önce gencinin özgüveni kırılır, tarihle bağı kopartılır.
Bu tuzağa düşmeyeceğiz. Gençlerimiz bu tuzağa düşmeyecek. Bu toprağın çocuklarının karakteri, bağımsızlık ruhuyla mayalanmıştır. O yüzden kir, pas tutmaz. Gencimizin heyecanı üretimdedir. Bağımsızlık ruhundadır. Zihni kolay işgale uğramaz. Fiziki ve fikri esarete boyun eğmez. Ülkesinin, milletinin bağımsızlık yolundaki öncülüğü onun en önemli meziyetidir. Gençlerimize güveniyoruz. Onların; fikri derinlikleriyle, geçmişini çok iyi bilerek, bilgiyi bilince dönüştürerek, geleceğin inşasının başarılı mimarları olacağına eminiz.
Türkiye’nin enerji bağımlılığında da bugüne değin, umutsuzluk aşılayanların, ülkenin toprağını, suyunu yeterince aramadan, didik didik etmeden, Türkiye’nin hidrokarbon fakiri olduğunu söyleyenlerin edilgenliği, teslimiyetine inat, bugün büyük bir umut doğmuştur. Karadeniz’den gelen ilk müjdeler bu umudu gerçeğe taşımaya başlamıştır.
Bu noktada; Türkiye’nin sismik arama ve sondaj gemi filosuna sahip olması, meselenin en önemli ve devrim niteliğinde ki ilk adımıdır. Bu konuda da bilinmelidir ki; Enerji Bakanı olduğu dönemde Berat Albayrak’ın emeği, çabası büyüktür. Mavi Vatan stratejisiyle tüm deniz alanlarımızı filomuzla kendimiz arayarak, bularak, çıkararak, işleterek, yöneterek enerji alanında önemli bir oyuncu olmaya en yakın adayız. Bu süreç son derece dinamik süreç ve her an yeni müjdelerle gerçekleşmeye yakın bir süreçtir. Bu alanda da heyecanımız, kararlılığımız, inancımız ve direncimiz; başka yerlerde yanıltıcı, sahte hikaye arayanlara cevaptır. Türkiye bu alanda da tarih yazacak ve gerçek hikayesini hayata geçirecektir.
O hikaye; bağımsızlık hikayesidir…