Anasayfa / Köşe Yazıları / Türkiye Bağımlılıktan Kurtuldukça Huzuru Kaçanlar – Akşam Gazetesi

Türkiye Bağımlılıktan Kurtuldukça Huzuru Kaçanlar – Akşam Gazetesi

Türkiye ne zaman Batı ülkeleri dışında stratejik nitelik taşıyan önemli bir adım atsa, bazı çevrelerce hemen Türkiye Batı ekseninden kayıyor yaygarası kopuyor. Türkiye’nin ikili ilişkilerine yönelik de benzer yaklaşım sıkça sergileniyor. Özellikle Suriye üzerinden bir süredir ABD – Türkiye ilişkilerinde yaşanan sıkıntılara bağlı olarak Rusya ile atılan her adımın, ABD’nin alternatifi olarak sunulması da benzer bir anlayışın ürünü.

Şu hususun net olarak anlaşılması gerekir; ideolojik karşıtlık temelinde Doğu-Batı bloklaşmasına dayalı, iki kutuplu sistem çözülmüştür ve yerine tarifi kolayca yapılabilen bir sistem kurulamamıştır. Bu noktada yeni döneme dair ne yeni bir kurumsal yapı, ne de herhangi bir yeni bir güç dengesinin oluşumundan tam olarak söz edilebilir. Bu yüzden de uluslararası ortamın, esasen sistemsizlik girdabında olduğunu görmek gerekir. Buna göre uluslararası ortamda karşılıklı ilişkilerin, gelgitler tarzında seyrettiğini, güç mücadelesine dayalı uluslararası ilişkilerin daha çok kısa alan paslaşmalar biçiminde gerçekleştiğini kabul etmek gerekir. Buna göre bir alanda aynı noktada buluşabilenler bir başka alanda karşı karşıya gelebilmektedir.

Bu durumun ortaya koyduğu gibi, dünya ölçeğinde adı konmuş, sınırları, hareket tarzı, karşıtlığı netleştirilmiş bir bloklaşmadan söz edilemeyeceği gibi, mevcut ittifak zeminleri de iç içe geçen denklemler den de bağımsız işlememektedir. Buna göre günümüzde devletlerarası güç ilişkilerinde esas olan; ittifaklar içine girerek birbirini kontrol etme eğilimidir. Türkiye’nin dış politika tercihleri ve buna dayalı stratejik hamleleri bu durumdan bağımsız değerlendirilemez.

Türkiye Soğuk Savaş’ın bittiğinin ve buna bağlı olarak blok bağımlılığının geçerliliğinin olmadığının farkındadır. Buna göre artık Türkiye NATO’nun ileri karakolu, kanat ülkesi durumunda değildir. NATO’da dahil olmak üzere Türkiye, tüm ilişkilerini geçmişin asimetrik düzenini simetrik kılabilmenin kararlılığındadır. Bunun için hak ettiği saygıyı görmek istemektedir.

Türkiye, tüm küresel ve bölgesel ilişkilerinde kendi çıkarları neyi gerektiriyorsa ona göre adım atılmasını öncelikli saymaktadır. Bu durum Türkiye’yi Türkiye’den yönetme kararlılığıdır. Türkiye; yıllardır teröre karşı verdiği mücadelede yalnız bırakılmış olmasının nedenlerini de çok iyi bilmektedir ve buna dayalı maskeli baloya, sahteliğe artık tahammülü yoktur. Türkiye NATO’da kalmaya devam etmektedir ama NATO’nun teröre karşı mücadelede yalnız bırakılması başta olmak üzere, NATO’nun savunma sanayi konusunda samimi olmayan tavrını da sorgulamaya devam edecektir.

Türkiye, çıkarları söz konusu olduğunda NATO dışındaki büyük güçlerle de savunma, güvenlik konularında işbirliği yapmaktan da geri durmayacaktır. Bunu yaparken Batı’yla ilişkilerini zedelemek, zayıflatmak için yapmış olmayacaktır. Bugün Rusya ile ilişkilerinin derinleşmesi, ABD’ye karşı bir hamle olarak değil, Türkiye’nin çıkarlarının gereği içindir. ABD ile ilişkiler bugün olduğu gibi sıkıntılı olmasa da Türkiye Rusya ile yakın ilişkisini, coğrafi konumunun jeopolitik değeri olarak sürdürecektir.

Sonuç olarak Türkiye hakkın, hukukun, adaletin tesisi için mevcut sistemin sistem olmadığını, mazlumlara derman olmadığını, bu yüzden yeniden düzenlenmesi gerektiğini her fırsatta dile getiriyor. Tüm ilişkilerini karşılıklılık esasına göre belirliyor.

Buna tahammül edemeyenler, Türkiye’nin sanki Soğuk Savaş bitmemiş gibi bağımlı davranmasını isteyenlerdir. En ufak bağımsız hareket etme durumunda eksen kayması yaygarası çıkarmaları da bu yüzdendir.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …