Anasayfa / Köşe Yazıları / Mazlumlar için gerçek diplomasi (Akşam Gazetesi)

Mazlumlar için gerçek diplomasi (Akşam Gazetesi)

Halkların, mazlumların sesi, nefesi olabilmek adına kamu diplomasisi yeni dönemin anahtar kavramlarındandır. Doğrudan çevre halklarıyla temas kurabilmek, onların dertleriyle hemhal olabilmek, onlara özgüven aşılayabilmek ve geleceğe birlikte barış, sevgi ve adalet düğümleri atabilmek kamu diplomasinin en kuvvetli yoludur.

Günümüz uluslararası ilişkilerinde başarı ölçüsü, kamu diplomasinin inceliklerinde saklıdır. Sadece biçimsel açıdan değil özü itibarıyla gerçek diplomaside sonuç alabilme becerisi kamu alanındaki etkinliğiyle ölçülür. Kamu yoluyla esasa inebilmek, sorun çözmek, başarıyı tarihsel kılmak diplomasideki başarınızın ölçüsüdür. Kamu diplomasisi sabır ister, meşakkatli bir uğraşın ürünüdür. Gönül bağı kurduğunuz, güven verdiğiniz milletlere en ufak bir sapma olmadan, kararlılıkla, inançla yaklaşmak, hayal kırıklıkları yaşatmadan, kalıcı güven vermek kamu diplomasisinin en can alıcı noktasıdır.

Savaş ve barış sarkacı içinde seyreden uluslararası ilişkilerin incelikli sanatı diplomasi, savaşsız bir dünya özlemine dair temel başvuru kaynağıdır. İster halklarla ister devletlerle yürütülen diplomasi, aslında uluslararası ilişkilerin barışçı yüzüdür. Bu yüz, diplomasinin gerçek yüzü ve ondan beklenendir. Diyalog kurabilmenin, müzakere edebilmenin, sorunların üstüne gidebilmenin, karşılığı ortak kazançtır. Gerçek diplomasi teslimiyet değildir. Savaşa, haksızlığa, adaletsizliğe ve hukuksuzluğa dirençtir. Barışa, sorun çözümüne ve sorunsuzluğa zemin hazırlamaktır. İkiyüzlülüğü ve kayıtsızlığa son vermektir. Gerçeklerle yüzleşmektir. İnsanlık değerlerini yitirmemektir. Gerçek diplomasi kurnazlığın değil zekanın ürünüdür.

Felaketlerin üretiminin, acının, gözyaşının, kan ve şiddetin zekayla engellenmesidir.

Gerçek diplomasi, kaba gücün toplumsal belleğe yerleştirdiği yaraların sarılmasıdır. Kin ve nefretin köreltilmesi, birlikte yaşanabilirliğin insani bir tercih olduğunun kanıtıdır.

Gerçek diplomasi, kamuoyu vicdanını taşımaktır. Haksızlığın örtülmemesi, gözlerin körleşmemesi, yüreğin çoraklaşmamasıdır.

Diplomasiyi bu gerçek kimliğinde işlevselleştirmek ise günümüzün vazgeçilemez ve ertelenemez ihtiyacıdır. Çünkü bugün uluslararası ilişkilerin sorunları gelişen dinamiklere bağlı olarak hem çeşitleniyor hem de karmaşıklaşıyor.

Bu durum aynı zamanda sorunların kangrenleşmesini besliyor. Uluslararası ilişkileri kalıcı yaralar alanına sürüklüyor. Uzlaşmazlığı, diyalogsuzluğu özendiriyor.

Tüm bu sorunların üstesinden gelebilmenin, ilişkileri sürdürülebilir kılmanın vazgeçilmez yolu, diplomasiyi adaletin ve hukukun yörüngesine taşımaktır.

Diplomasiyi insanlık değerlerinin ahlaki potasında yoğurmaktır.

Böylece diplomasiyi; şekilden ibaret, ayak oyunlarının marifetli kurnazlığına değil, hukukun adaletin ve insanlığın tarihsel sorumluluğuna açmaktır.

Bilhassa Afrika’ya, Ortadoğu’ya uzanırken, halkları önemseyen, mevcut rejimleri veri kabul ederek, mazlumları, halkları ve onların içine düştükleri umutsuz teslimiyetlerini ıskalayarak, diplomasi yapmak, bize geçmişin karanlık sayfalarını yeniden yaşatmaktır. Türkiye’nin bu coğrafi alanlara yönelik attığı her adım, tarihi, kültürel ve medeniyet sorumluluğu taşır. Mazlumu zalime teslim eden ve yeni mazlumlar üreten hamlenin kamu diplomasisi kılıfına, maskesine bürünmesi, ”şeytan bir günah işleteceği zaman işe önce günahı kutsallık zırhına sarmakla başlar” sözünün tezahürüdür.

Türkiye’nin ne Afrika açılımında ne de Ortadoğu haklarıyla kurduğu gönül bağında maskelilik yoktur. Aksi durum; tarihsel birikim eliyle büyük hayal kırıklığına yol açarak, o toprakların halklarının sadece bugününe değil geleceklerini de ihanet edilmiş olur…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …