Anasayfa / Köşe Yazıları / Küresel Sömürü Düzeni ve İslam Coğrafyası – Akşam Gazetesi

Küresel Sömürü Düzeni ve İslam Coğrafyası – Akşam Gazetesi

21.yüzyılın teknik ve sosyal her alanda ulaşılan en ileri gelişmelere rağmen yeryüzünden silinmeyen emperyalizm varlığıyla dünya sistemini adaletsizliğe mahkum etmeye devam ediyor.

Daha çok Batı hegemonyasının bir türevi olarak kurumsallaşan emperyalizm, çoğu zaman örtülü, zaman zaman da çok açık yol ve yöntemlerle güçlünün düzenini mazlumlara dayatarak varlığını koruyor. Bu durum değişmesi istenmeyen emperyal bir düzenin yani küresel sömürü düzeninin varlığına işaret ediyor. Esası sömürüye dayanan, çeşitli tekniklerle işleyen, uluslararası düzeyde birçok kurumu bunun için aracı kurum haline getiren bir düzenekle işliyor.

Çağın yakaladığı en ileri teknolojik seviyeye rağmen doğal kaynaklara yönelik iştah ne köreldi ne de eksildi. Daha çok yerin altına dayalı doğal kaynaklara duyulan ihtiyaç ve buna dayalı egemenlik arayışı, yerin üstü içinde geçerlidir. Başkalarının kaynaklarına göz koyanların aynı refleksle yerin üstüne yani ülkelerin pazar olarak kullanılmasına ve bu özelliklerinin sürgit devam etmesine çalıştıkları görülmektedir.

Sovyet bloğu dağıldıktan sonra açığa çıkan geniş coğrafyanın en genişi İslam coğrafyasıdır. Bu özelliğiyle bütün gözler üstündedir. Özellikle Batı’nın yeni egemenlik projelerinde İslam coğrafyası öncelikle yer tutuyor. Buna ilişkin Soğuk Savaş dönemi sonrası İslam coğrafyasına yönelik ilk hamle, “ılımlı İslam” projesiyle gelmiştir. İslam coğrafyasında egemenlik kurmak adına bu proje özellikle FETÖ eliyle yürütülmüştür. Bununla birlikte İslam Dünyasını Sünni ve Şii bloklar halinde kutuplaştırarak, ihtilafları yerleşik hale getirmek bu projenin paralelinde işletilmiştir. Ancak zaman içinde Sünni bloğu da ayrıştırarak, selefi, tekfirci akımlar öne çıkartılarak, İslam’ın temsilcisi olarak yaygınlaştırılmaya çalışılmıştır.

Bu yollarla hedeflenen; İslam anlayışının hak, hukuk, adalet temeline dayanan toplumsal kabulünün yaygınlaşmasını engelleyebilmek ve ayrıca mevcut adaletsiz sisteme karşı insanlık adına mazlumlar çıkarına bir modelin doğmasını önlemektir. Esasen İslam coğrafyası işlenmemiş bir cevher olarak, üzerine çekilen şiddet, terör örtüsüyle bu cevherin işlenmemesine çalışılmıştır. Bu yöntemle dışarıdan müdahale edilebilir kılınarak, terör örgütlerinin yaygınlaşmasına uygun iş iklimi üretilmiştir.

Bunun yanı sıra Türkiye’nin İslam anlayışıyla, Müslümanların derlenip toparlanması, içindeki fitne -fesat yuvalarının köreltilmesi ve böylece İslam dünyasından tüm insanlığa çare olabilecek hak, hukuk ve adaletin tesisinin sağlanmasına yönelik bir umudun doğması da rahatsızlık uyandırmıştır. Küresel sömürünün baronlarının düzenine çomak sokacak olan bu imkanın önünü kesilmesi için her yol denenmiştir.

Şimdiler de tıpkı 28 Şubat sürecindeki gibi yapay tartışmalar ve perde arkası yönetilen tiyatral hamleler dikkat çekiyor. Bu yolla doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alarak, 2019’da hemen her kesimden alabileceği desteği daraltabilmek hedefleniyor.

Unutmamak gerekir ki, küresel sömürü baronlarının hedefe koyduğu bir ülke de ilk çengel atacağı alan, bu sömürü düzenine reddiye oluşturabilecek fikir dünyasıdır. Bu noktada yine unutmamak gerekir ki, İslam anlayışı özü gereği sömürüyü, sömürgeciliği, kulun kula köleliğini reddeder. Bunu bilenler için yani küresel sömürü baronları için İslam dünyasına sızan unsurlarıyla İslam’ı kontrol etmek en kestirme yoldur.

Türkiye bu tuzakları bozarak yol alıyor. Yine de saldırılar eksilmiyor. Kim ne yolu izlerse izlesin, saldırıları püskürtmeye devam edeceğiz… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İslam açısından son çıkışı da bu noktada büyük önem taşıyor ve tarihi bir adım niteliğini yansıtıyor…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …