Anasayfa / Köşe Yazıları / Zeytin Dalı Harekatı Maskeleri Düşürüyor

Zeytin Dalı Harekatı Maskeleri Düşürüyor

58. gününde Zeytin Dalı Harekatı kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) birlikleri Afrin şehir merkezine 18 Mart günü girerek, şehrin kontrolünü tamamen sağlamış oldu.

Dün Çanakkale bugün Afrin Mehmetçik yedi düvele; hakkın, hukukun ve adaletin izinde mazlumların direnişinin, inancının gerçek temsilcisi olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Afrin’e yönelik gerçekleştirilen Zeytin Dalı Harekatı’nın tarihi bir adım olduğuna ve sonuçlarının çok önemli olacağına her fırsatta değiniyorduk.

Her şeyden önce Türkiye’nin teröre karşı mücadeledeki kararlılığı bir kez daha dosta, düşmana gösterilmiş oldu. Bu kararlılık sürmektedir ve bölgenin tamamından terör örgütü temizlenene dek devam edecektir. Zira Türkiye devletiyle, milletiyle ona karşı çevrilen oyunların, tuzakların, tezgahların farkındadır ve artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Bu tehdit ne ertelenebilir, ne üzeri örtülebilir durumdadır. Bunun için tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi inanç, direnç ve kararlılık gerekmektedir. Bu kararlılığın gösterileceği dün Fırat Kalkanı, bugün Zeytin Dalı Harekatı’yla ortaya konulmuştur.

Bugüne değin Mehmetçik ve arkasındaki Türk Milleti; küresel terör ve sömürü baronlarının maşası durumundaki terör örgütü eliyle işgal edilmiş topraklara özgürlük getirebilmenin tarihi sorumluluğunun bilincinde davrandı. Kılı kırk yararak, bölgenin mazlum halklarına zarar vermeden, onların yaşam damarlarını kesmeden, aksine onların kaybettikleri özgürlük oksijenine yeniden kavuşmalarını sağlayarak teröre karşı amansız mücadele etti ve etmeye de devam ediyor.

Türkiye için varlık- yokluk arasındaki bir tercihti. Ya teslimiyete boyun eğecekti ya da emperyalizmin tüm terör maşalarına karşı ayrımsız mücadeleye girişecekti. Zira ortada büyük bir oyun vardı ve bu oyunda kullanılan piyonlar eliyle Türkiye’nin istikbali ve istiklali doğrudan hedef alınmıştı. Terör örgütünü uçaksavar, tanksavar silahları gibi her türlü gelişmiş teçhizatla donatarak, doğrudan Türkiye’ye savaş açılmasına destek olunmuştur.

Ama başaramadılar… Tıpkı Çanakkale’de olduğu gibi yine başaramadılar.

Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı’yla atılan bu tarihi adımın kararını vermek, siyasi iradenin sorumluluğuydu ve hiç kuşkusuz riski de vardı. Birçok küresel ve bölgesel çıkarın üzerinde düğümler attığı bir coğrafyada atılan adımın, sonu olmayan bir maceraya dönüşme, başarısızlığa uğrama, her türlü saldırıya ve provokasyona uğrama riskini de taşıyordu. Ama Türkiye’nin başta siyasi iradenin kararlılığı ve güçlü liderliğiyle, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin FETÖ ihanet şebekesinden arındıkça güçlenen, yeniden milli karakterini kuvvetlendirerek, öze dönen, peygamber ocağı ulviyetiyle, emsalsiz Mehmetçik sıfatı ve sorumluluğuyla ve yeniden topyekun diriliş inancıyla tüm riskler ortadan kaldırılmıştır. Bu tunç olma haline; güçlü, yerli ve milli yeni karakteriyle Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) ve savunma sanayiinde geliştirilen yerli, milli silahlar ve teknik donanımın da payı eklenince başarı kaçınılmaz olmuştur.

Bu süreç; aynı zamanda devlet- millet bütünleşmesinin inançla kararlıkla, dirençle yoğrulmuş bir zaman dilimini içermiştir.

Bu süreç boyunca bu birlikteliğin gücüne rağmen cılız da olsa harekata ilişkin aykırı seslerde duyulmuştur.

Bu çevreler; harekatın kırsal bölgelerden başlayan ilerleyişi Afrin şehir merkezine yaklaştıkça, bir yandan PKK/PYD terör yapısının kuluçka merkezlerinden olan Afrin’e girilmemesini istemişler bir yandan Mehmetçik’le omuz omuza çarpışan ÖSO’yu terörist grup olarak karalamışlardır.

Sonuç olarak içeride ve dışarda verilen yeniden milli mücadelede tüm maskeler düşmüştür… Düşmeye de devam edecektir…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …