Anasayfa / Köşe Yazıları / Yapay tartışmaların maskelileri

Yapay tartışmaların maskelileri

Tarih çakılı bilgi yığını değildir. Tarih bilinç işidir. Tarihten çıkartılacak sonuçlar, bilince taşınarak geleceğe ışık olur. Tarihte yaşananların değerlendirilmesini yaparken, günümüzün koşulları üzerinden değil de, o dönemin şartları içinde değerlendirme becerisi göstermek gerekir.

Son günlerde Türkiye’nin gündemini meşgul etmesi istenen bir tarih sorgulamasıyla karşı karşıyayız. Bu yolla adeta içimizde bir tarih çatışması oluşturulması isteniyor. Malazgirt, Büyük Taarruz, Alpaslan, Atatürk, Fatih ve daha birçok tarihi dönüm noktaları üzerinden tartışmalar açmak, birini diğerine tercih ederek, çatıştırmak ve bu durumu da hükümeti ve doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yıpratmak için yapmak bu ülkenin birliğine, diriliğine yapılacak en büyük kötülüktür.

Tarih bir süreç işidir. Tarihte süreklilik esastır. Selçuklu ve daha öncesi olmasa, Osmanlı ve sonrası olmazdı. Tarihsel şahsiyetler; birbirlerinin tarih sahnesine çıkışının sebepleridir. Tarihle kavga edilmez. Tarihte körü körüne düşmanlık seyahati yapılmaz. Her ülkenin, her milletin tarihinde inişler, çıkışlar vardır. İyi yapılanlar, yanlış yapılanlar da vardır. Esas olan tüm bunları dönemin şartları içinde değerlendirerek, dersler çıkararak, bilinç oluşturarak geleceğe bakmaktır.

Bir hafta boyunca 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın yasaklandığına dair doğru olmayan, yapay bir tartışmaya şahit olduk. İçinde bulunduğumuz salgın sürecini yok sayarak, törenlerde alınması gereken tedbirlerin gereği olarak kısıtlanmaların olmasını, çarpıtarak yasaklama varmış gibi yansıtmaya ve buradan da yeniden Atatürk tartışması yaparak, yine doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alarak, Atatürk düşmanlığı yapıyormuş gibi göstermeye çalıştılar.

Marjinal çevreler bir yana bu kervana bazı siyasi partilerin üst yönetimlerinin de katılması, meselenin siyasal yanını öne çıkardı. Bu çevrelerin, Fransız Le Monde Gazetesi’nin bile fark ettiğini görmemeleri mümkün değil. Ne yazmış, ne başlık atmıştı Le Monde, hatırlatalım;

“Erdoğan, Libya politikasını ve gaz iddialarını savunmak için Mustafa Kemal’in 1918’den sonra Türkiye’yi bölmeye çalışan Batılı güçlere karşı mücadelesini sürdürüyor.” Le Monde diyor ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, emperyalizme karşı savaşıyor, tıpkı 100 yıl önce olduğu gibi.

Bu zatlar bu durumu yok sayarak, adeta taktıkları Atatürk maskesini sürekli tazeleyerek meselenin özüyle yabancılaşmaya devam ediyorlar. Asıl kaygı verici olan budur.

Terör örgütleriyle arasına mesafe koyamamışlarla siyaseten yan yana olanlar, Joe Biden’a okkalı cevap veremeyenler, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde, Libya’da Doğu Akdeniz’de hamlelerinde yalnız bırakıp, sonra da dışarıda “Türkiye yalnızlaştı” diye propaganda yapanlar, FETÖ mücadelesinde “kontrol darbe” ifadeleriyle FETÖ’yü sevindirenler, doğalgaz keşfinin sevincini yaşayamayanlar, emperyalizmin günümüzdeki oyunlarına, saldırılarına net tavır koyamayanlar, “Gardırop Atatürkçülüğüyle”, “Tören Atatürkçülüğüyle” kendilerini gizleyemezler.

Esas olan meselenin özüdür. Bugün Türkiye çok açık olarak istiklal mücadelesi veriyor. Tarihin unutulan, unutturulan ve üzeri örtülen hesaplaşmaları yeniden önümüzde. Sevr’i hortlatmanın peşindeler. HDP denilen onun ne olduğunu en iyi Diyarbakır Annelerinin bildiği, yapının uzantıları, Sevr’i isteyen bildirilere imza atıyor. Buna en sert cevapları vermeleri gerekirken, yapay 30 Ağustos ve Atatürk tartışması yapmak, bunu köpürtmek, cambaza bak siyasetidir. Maskelidir, samimi değildir.

Külliyede yapılan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın düzenlediği hem konser, hem de 300 İHA ile yapılan ışık gösterisi ve verilen mesajlar küresel nitelikteydi ve tek kelimeyle muhteşemdi. Bir haftadır Türkiye’yi bu konuda meşgul etmeye çalışanlara, kutlama işte böyle olur dedirten seviyedeydi.

Esas olan; milli mücadelenin, Çanakkale’nin ruhunu bugünkü küresel saldırılara karşı sahada gösterebilmektir. Esas olan; emperyalizme, sömürgeci güçlere boyun eğmemektir. Esas olan; Türkiye’nin Türkiye’den yönetilmesini, her türlü şer çabasına rağmen kararlıkla sürdürmektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı devirmek için seçimlerde muhalefete destek olmak isteyen, Joe Biden’a; “sakın ola bizi aklınızdan geçirmeyin, biz sizin istediğiniz gibi yönlendireceğiniz muhalefet değiliz, sizlerin Türkiye’ye yönelik kötülüklerinizin farkındayız ve biz de iktidar olursak hiçbirine boyun eğmeyiz. Bizden uzak olun, gölge etmeyin yeter” diyebilenler, 30 Ağustos’u gerçekten kutlamış olurlar. Yoksa genel geçer laflarla, öznesi olmayan ifadelerle düşük yoğunluklu cümlelerle emperyalizmin sizin üzerinizdeki heveslerini köreltemezsiniz…

Belki istemediğiniz bir şeyi istiyoruz… Takdir sizin… 

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …