Anasayfa / Köşe Yazıları / Türkiye siyasetinde temel saflaşma

Türkiye siyasetinde temel saflaşma

Türkiye’de siyasi yelpazesi içinde gerek siyasal partiler düzeyinde, gerekse ondan bağımsız fikri düzeyde iki temel ayrışma zemini giderek daha belirgin hale geliyor.

Birincisi içeriden dışarıya bakış, diğeri dışarıdan içeriye bakış. Bu ayrışma üst başlık içinde birden fazla siyasi düşünce, siyasi zaviye, ideolojik çeşitlilik içerebilir. İç içe geçişlerde mümkün.

Milliyetçi, muhafazakar, sosyal demokrat, liberal, sağcı, solcu gibi sıfatlandırmaların birbiriyle ayrışması veya farklılaşmasından daha çok üst ölçekte temel bir ayrışma belirginleşiyor.

Bu ayrışma öylesine belirginleşiyor ki, karşılaşılan olguların keskinliği karşısında da ayrışma da aynı ton ve doz da keskin saflaşmaya yol açıyor. Örneğin içimizden birileri; Türkiye kendi imkanlarıyla tarihinde ilk kez Karadeniz’de doğalgaz buluyor, binbir dereden su getirerek, bunun ne denli önemsiz olduğunu ispatlamak için çırpınıyor. Sevincin yerini üzüntü ve kızgınlık alıyor. Onlara bu refleksi yaşatan içeriden dışarıya doğru bakış değil, dışarıdan içeriye doğru bakıştır. Diğer bir yanıyla dışarıdan Türkiye’ye bakanlarla aynı safta olunmasıdır.

Şurası çok açıktır ki; Türkiye’nin denizlerinde doğalgaz bulamamasını, enerji bağımlılığının sonlanmamasını isteyenler, Türkiye’ye dışarıdan bakan güçlerdir.

Aynı şekilde geçmişte bugüne her türlü çabaya rağmen PKK bağını koparmayan HDP ile açık-örtülü ittifak zemininde ısrarcı olmak, içeriden dışarıya değil, dışarıdan içeriye bakıştır. Diyarbakır Annelerini yok saymak, onlara siyasi destekten kaçınmak, PKK/PYD anatomisini hiçe sayarak, PYD’yi tehdit olarak görmemek, “ne işimiz var Libya’da”, “ne işimiz var Afrin’de” demek, KKTC’nin Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Türkiye’nin ve KKTC’nin tezlerine karşı duruşuna destek olmak, Bayraktar İHA, SİHA’ lara burun kıvırmak, Türkiye’nin milli savunma ve milli teknoloji hamlesini yok saymak, 15 Temmuz’a ısrarla “kontrollü darbe” diyerek, OHAL’ in ilan edildiği 20 Temmuz’a “asıl darbe budur” demek içeriden dışarıya bakış değil, dışarıdan içeriye bakıştır.

Türkiye’nin güçlenmesini istemeyen dışarıdan bakan güçlerle aynı safta buluşmaktır.

Bugün Türkiye’nin temel saflaşması buna göre oluşmuştur.

İçeriden bakış, Türkiye’den bakıştır. Türkiye’nin tüm kurumlarını milli karakterle bütünleştirerek, dış dünyaya açılma hedefidir. Bu hedef, ülkesini denetimsizce dışa açma değil, dışarıya açılma hedefidir. Zira kendi iç bütünlüğünü sağlayamayanlar, kendi iradeleriyle dışarıya açılamazlar. Dışarıdan içeriye yönelen her hamlede kırılganlaşırlar ve asıl olarak da dışarıyla aynı safta buluşanlara ilgi duyarlar. Onlarla iş kotarmanın kolaylığına yönelirler.

Bu gerçeğin ışığında bilinmelidir ki; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı şeytanlaştırma çabaları, onun sağlam iradesini zayıflatma gayretleri dışarıdan içeriye bakan güçlerin tezgahıdır ve içeride de müttefik bulmakta zorlanmamaktadır.

Bugünün siyasi manzarası budur ve saflaşma, ayrışma bu duruma göre belirginleşmektedir.  

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …