Anasayfa / Köşe Yazıları / Evet- hayır tercihinde gerçeğin ve yalanın gücü – Akşam Gazetesi

Evet- hayır tercihinde gerçeğin ve yalanın gücü – Akşam Gazetesi

Türkiye’nin hükümet sistemi değişikliğine ilişkin taraflar ve söylemleri netleştikçe gerçek ile yalan arasında mesafe de giderek kapanıyor. Başlangıçta olmayanın varmış gibi, var olanının yokmuş gibi gösterilmesi çabasıyla anayasa değişikliğine ilişkin söylenen birçok sözü, bunlar doğru değil diyerek ve niteleyerek, cevaplamakla yetiniyorduk. Ancak bu konuda göz göre göre aynı tarz ve tercih devam ettikçe üstelik gerçek olmayanların miktarı artırıldıkça artık açıkça yalana başvurulduğunu, yalandan medet umulmaya başlandığını ve bunun da bilinçli bir tercih olduğunu görmek gerekiyor.

Kabul etmek gerekir ki, yalanın gücü yayılım hızında, gerçeğin ise sabırda saklıdır. “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” atasözün de olduğu gibi yalan ile gerçek arasındaki mesele zamana dairdir. Yani eninde sonunda gerçek galip gelir ama yalanının yayılım hızındaki becerinin karşısında gerçeğin anlaşılması için zamana ihtiyaç vardır. Bu noktada bir başka söz de hatırlanmalı; “gerçek çizmelerini giymeden yalan dünyayı iki kez dolaşırmış ”. Şimdilerde gerçeğin çizmesini giydiği, yalanının dolaşım hızının önüne geçilmeye başladığı evredeyiz.

Zira değişikliklerin esasına girildikçe, maddeler derinlemesine irdelendikçe gerçek ortaya çıkıyor. Yine de özellikle tek adam yakıştırması üzerinden her geçen gün yeni gerçek dışı yaklaşımların üretildiğini görüyoruz. Örneğin; “muhtarlık sistemi kalkacak”, “hakim ve savcıları tek adam atayacak”, “tek adam isterse asgari ücreti kaldıracak”, “istediği kanunu çıkaracak”, “parti devleti olacak”, “tek adam rejimi gelecek” gibi her gün yenilerinin eklendiği mevcut 18 maddelik değişiklik paketinde olmayanlar söyleniyor, yayılmaya çalışılıyor.

Oysa çok açık olarak pakette cumhurbaşkanının kanun çıkarma yetkisi olmadığı gibi bütçe dışında hiçbir kanunu teklif dahi edemeyecek. Bütçe kanunun teklifini de Meclis’e sunacak ve Meclis’i ikna etmek durumunda olacak. Bu yolla da cumhurbaşkanı Meclis ile uyumlu olmak zorunda kalacak aksi takdirde bir önceki bütçenin sadece enflasyon oranında artırılmasıyla yetinerek çalışmak zorunda kalacak.

Muhtarlık sistemi, asgari ücret, bütçe gibi konular kanunla düzenlenir ve bu konuda yeni sistem önerisinde cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi yoktur. Önerilen sistemde cumhurbaşkanı asla kanunla düzenlenmesi gereken alanlarda kararname çıkaramaz. Meclis yeni bir alanda kanunla düzenleme yapma ihtiyacı duyduğunda ise daha önce bu alanda varsa cumhurbaşkanlığı kararnamesi etkisiz hale gelecek. Bugün mevcut anayasa da 82 alanda kanunla düzenleme yapılacağına dair açık hüküm vardır ve bu konularda önerilen sistemde cumhurbaşkanı asla kararname düzenleyemez. Ayrıca önerilen sistemde cumhurbaşkanının hakim ve savcıları atama yetkisi de yoktur.

Bugün başbakanın genel başkan olabilme imkanı ve partili kimliği ne ise önerilen sistemde de cumhurbaşkanının o olacaktır. Bugün başbakanın yürütmenin başı olarak üst düzey bürokrat atamalarını örnek göstererek, nasıl parti devleti olmuyorsak bu değişikle de olmayacağız.

Ayrıca tek adam rejimleri, diktatörlüğün, otoriterliğin iklimidir ve demokratik sistemlerde hukuki yollarla ne üretilmesi ne uygulanması mümkün değildir. Hükümet sistemi modeliyle hiçbir ilgisi olmayan tek adam rejimi; zorbalığın, şiddetin, iç savaş veya darbe gibi baskı, karmaşa, kaos koşullarının üretimidir. Önerilen sistemi böyle tarif etmek; gerçeğin önüne algıyı koymak, neyin gerçek olduğu değil halkın neye inandırıldığı gri propaganda tekniğinden medet ummaktır.

Oysa siyasette dürüstlük esas olmalıdır. Siyasette dürüstlük; özü, sözü bir olmaktır. Halka her koşulda sadece doğruları söylemektir.

Unutmamak gerekir ki; “dürüstlük taşınması güç bir yüktür ama başı hep dik tutar… “

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …