Anasayfa / Köşe Yazıları / DEAŞ’ın kıymetli sırları

DEAŞ’ın kıymetli sırları

Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ terör örgütünün lideri Ebubekir el Bağdadi’nin hanımının, kız kardeşinin, eniştesinin Türkiye tarafından ele geçirildiğini açıkladı. Bu durum son derece önemli bir gelişmeye işaret ediyor. Zira örgütün anatomisine ilişkin kıymetli sırların açığa çıkartılması için önemli bir fırsatın ele geçirildiğini söyleyebiliriz.

Bu noktada; DEAŞ terör örgütünün nasıl oluşturulduğu, büyümesine nasıl imkan tanındığı ve Irak’tan Suriye’ye yönelerek, PKK/PYD-YPG terör örgütünün meşrulaştırılması çabasında nasıl rol üstelendiği, Esad’ın muhaliflerine şiddetle karşılık vermesini maskelemek için nasıl katkı sağladığını, kökünün kazınması için Türkiye’nin verdiği mücadeleye doğrudan bir türlü katılmayan başta ABD olmak üzere diğer Batılı ülkelerin neden bu yaklaşımı tercihe ettikleri, hangi istihbarat örgütleriyle ilişkilerinin olduğu, gelir kaynaklarının ucunun nereye dayandığı, kimlerin, ne için örtülü bir biçimde destek olduğu gibi son derece önemli sırlara, bilgilere ulaşılabilir. En son olarak da Bağdadi’nin nasıl olur da, ABD’nin kontrol ettiği bölgeden kolayca geçerek İdlib’e gelebildiği sorusuna cevap bulunabilir.

Bu arada Fransız haber ajansı AFP’nin, Bağdadi’nin yakınlarının ele geçirilmiş olmasından Ankara’nın ne elde etmiş olabileceğine ilişkin merakla araştırma yaptığını da unutmayalım. Yani Batı merkezleri merakla bekliyorlar. Kimisi asıl olarak ucunun kendilerine dayanabilecek sırların olup olmayacağının merakında. Bunun için ABD ve İsrail’in yeri ayrıcalıklı olduğunu söyleyebiliriz.

Şimdilerde bu ülkelerin sorunlu yöneticileri, kamuoylarını yanlış yönlendirebilmek için medyaları eliyle Türkiye’yi karalamanın gayretindeler. Dertleri Türkiye’nin PKK-PYD-YPG terör yapısına yönelik mücadelesini gölgelemek için DEAŞ konusunda Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak. Bu epeydir izlenen kirli bir yöntem. FETÖ de bu kirli yöntemin aparatı olarak, MİT TIR’larına operasyon yapamaya kalkışmıştı. Maalesef bazı muhalif siyasetçilerin de bu kervana katıldığına tanık olmuştuk.

Bugün ne değişti. Aslında hiçbir şey. Yine aynı zatlar yine aynı karalamanın çabasındalar. Bugün de, Türkiye’nin DEAŞ mücadelesini yok saymanın, onu koruyup kollandığına ilişkin çirkinliği göstermenin cüretindeler.

Oysa çok açık olarak, Suriye’ye DEAŞ’ı bahane edip gelen hiçbir ülke bu örgütle doğrudan gerçek anlamda bir mücadeleye girişmemiştir. Bunu yapan tek ülke Türkiye olmuştur. Özellikle Fırat Kalkanı harekatıyla, 3500 DEAŞ militanı etkisiz hale getirilmiş, 4000 km2’lik alan DEAŞ teröründen temizlenmiştir.

Buna ilave olarak doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı gibi; bugüne kadar 7 bin 600 DEAŞ’lı yabancı terörist yakalanmış ve ülkelerine geri gönderilmiştir.

Hapishanelerimizde bin 201 militan vardır. Suriye’deki DEAŞ kamplarından kaçıp ülkemiz tarafından yakalanan ve tekrar hapishaneye konulanların sayısı 287’dir.

Tüm bu gerçeklerin ışığında Cumhurbaşkanı Erdoğan; ” iddialı bir şekilde söylüyorum, dünyada Türkiye gibi DEAŞ’la mücadele veren ikinci bir ülke yok” diyerek, tarihe not düşmüştür.

Ama o tarih; bazılarını terör örgütlerini besleyen, sahaya süren onlarla çıkarları adına kirli savaş yapmaya çalışanlar olarak yazarken, bazıları için de iktidar hevesi uğruna kendi ülkelerini zora sokanlar olarak dip not düşecek…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …