Anasayfa / Köşe Yazıları / Benim gencim bilecek ki…

Benim gencim bilecek ki…

Türkiye zorlu bir sürece giriyor. Diyeceksiniz ki, ne zaman kolay süreçler yaşadı ki. Haklısınız. Ancak bu defa belki de yaşadıklarımızın en zorlusunu içeren küresel son hamlelerle yüz yüzeyiz.

Küresel ölçekte büyük bir kuşatmayla karşı karşıyayız. Küresel baronların içimizdeki uzantılarının etkisi kırılmaya başlandığından itibaren çılgınlık düzeyine varan yeni yöntemler devrede.

FETÖ’nün her kurumda etkin rolü zayıflatılmaya çalışıldıkça, arkasındaki asıl aktörlerin maskeleri, gerçek niyetleri açığa çıktıkça yeni incelikli yöntemler devrede.

Mücadeleye kararlı olanlar için öncelikli hassasiyet, bu incelikli yöntemlerin tuzağına düşmemektir ve bilinmelidir ki, hedef alınan gençlerimizdir.

Çağımız iletişim çağıdır ve genç nüfusların iletişim araçlarıyla içine doğduğu bir çağdır. Onların etkilenme ve etkileme seviyesi; yeni dönemin iletişim araçlarındaki etkin ve yaygın varlıklarıyla çok daha üst düzeydedir.

Bir ülkenin geleceğine sahip çıkabilmesi ancak gençlerinin; farkındalığıyla, mücadele kararlılığıyla, meselelere hakimiyetiyle, ne yaşadığını, niçin yaşadığını, nasıl yaşadığının bilgisini bilinç düzeyine kazımasıyla, inancıyla, direnciyle, hedefe ulaşma azmiyle, bağımsızlık tutkusunu hiçbir koşul altında yitirmemesiyle, ülkesine, milletine olan bağlılığıyla sağlanabilir.

Türkiye’yi küresel kuşatmaya yeltenenlerin siyasetimize ilgisi, özellikle gençler üzerindendir. Bu noktada; yeni iletişim teknikleri ve araçlarıyla gençler üzerinden etkinlik çabasında marazi ellerin ve zihniyetin şeytani her yolu deneyeceğini bilmek ve ona göre davranmak esas olmalıdır.

Sahte siyasi aktörler üretmek, sahaya sürmek, yapay konular üzerinden mağduriyetler oluşturmak, algıları gerçeklerin önüne çekebilmek, olmayanı varmış, var olanı yokmuş gibi gösterebilmek, neyin doğru olduğu değil, halkın neye inandırıldığı önemlidir tuzağını devreye sokmak, derin düşünmeyi sanal oyunlarla engellemek gibi şeytani ve marazi her yolu deneyerek sonuç almak bugün Türkiye’nin önündeki en temel tuzaktır.

Bunun için yeterince temizlenememiş kripto FETÖ unsurları da devrededir. Emperyalizme hizmet eden, mankurtlaştırılmış zatlar da sahnededir. Bu zatlar; akademide, siyasette, sanat-kültür alanında, medyada başta olmak üzere imkan buldukları her alandadırlar ve yeni ince yöntemlerle gençlerin zihinlerini ele geçirmeye, özgüvenlerini kırmaya çalışmanın gayretindeler.

Bu yüzdendir ki;

Benim gencim bilecek ve inanacak ki; ülkesi açık bir küresel kuşatma altında, emperyalist saldırılarla karşı karşıyadır. Derin düşünecek, ona gösterilmek istenenlerle yetinmeyecek ve her şeyin sahici olanını kavrayacak.

Benim gencim görecek ki; Doğu Akdeniz de zengin enerji kaynaklarının kokusunu alan sömürgeci güçler arkalarında saf tuttukları bölgedeki kimi ülkelerle Türkiye’yi köşeye sıkıştırmanın çabasındalar.

Benim gencim görecek ki; Türkiye artık silah pazarı değildir. Yerli ve milli savunma sanayiini güçlendirme kararlılığındadır. S-400’ lere de böyle bakmaktadır ve yeni versiyon S-500 için ortak üretim planlamıştır. Doğu Akdeniz’den, Ege’ den, Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinden terör maşalarıyla Türkiye’yi kuşatmaya çalışanlara karşı S- 400’lerle hava savunma güvenliğini sağlayarak, stratejik üstünlüğü ele geçirecektir.

Benim gencim fark edecektir ki; İstanbul seçimine küresel güçlerin ilgisi, beklentisi sebepsiz değildir.

Ve benim gencim bilecek ki; ona olan inancımız, onun istiklal tutkusuna olan güvenimiz geleceğimizin teminatıdır…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …