Anasayfa / Köşe Yazıları / ABD’nin Suriye ajandasından yansıyanlar

ABD’nin Suriye ajandasından yansıyanlar

ABD’li heyet bugün Ankara’da. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Küresel Koalisyon Özel Temsilcisi James Jeffrey ve Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford üçlüsü Türkiye’ye gelmeden önce verdikleri mesajla PKK/PYD-YPG terör yapısını Kürtlerden ayrıştırmadan müttefik olarak gördüklerini bir kez daha net ifadelerle ortaya koydular.

John Bolton, İsrail ziyareti sırasında yaptığı açıklamada; Türkiye’nin Kürtleri korumak için güvence vermesini ve Türkiye’nin Washington’la tam işbirliği yapmadığı sürece Suriye’de herhangi bir askeri operasyonda bulunmasını istemediklerini ifade etti.

Daha önce de Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham Kürtlerin Türkiye tarafından boğazlanmasını istemiyoruz” ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da benzer biçimde “ABD, Türklerin Suriye’de Kürtleri kıyıma uğratmamasını güvence altına almaya çalışıyor” şeklinde açıklamalarda bulundu. Tüm bunlar neye işaret ediyor, ABD ne yapmaya çalışıyor? Sıralayalım;

Kürtler vurgusu yaparak ABD, Kürtlerin tamamını asla temsil etmediğini bilerek,
isteyerek PKK/PYD-YPG terör yapısını ayrıştırmıyor ve bu terör yapısıyla işbirliğinden vazgeçmiyor. Trump’ın çekilme kararını ete kemiğe büründürme adına, ABD’nin
müesses nizamı duruma el koyuyor, daha derinden yeni taktikler dizisini hayata
geçirmeye çalışıyor.

Türkiye’nin kararlı tutumu karşısında, strateji değil ama taktik değişikliğe gidiliyor. Bunun için de PKK-PYD/YPG yapısını koruyup, kollayacak yeni aktörlerle harmanlanmış, yeni kılıflara bürünmüş bir atmosfer oluşturmaya çalışıyor.

Arap milisler, Peşmerge gruplar gibi yeni taşeron gruplarla Suriye-Irak-Doğu Akdeniz Enerji Jeopolitiği’ndeki hedefleri adına bölgede halklar arasında düşmanlaştırma çabasına devam etmek istiyor.

Türkiye’nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı askeri harekatlarının sahadaki kararlılığı karşısında, Fırat’ın doğusu için kaygıları artınca, taktiksel bir çekilme görüntüsü verilmeye çalışılıyor.

Çekilme takvimini belirsizliğe büründürerek, kendi ajandasındakileri için bir takvimi öncelikli kılmaya çalışıyor.

O takvim ki, Türkiye’nin seçim sürecine bağlı işlemektedir. Yerel seçim sonucunu görmek istiyor. Buna göre; mevcut siyasi iradenin zayıflaması, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlılığını zedeleyecek siyasi gelişmelerin yaşanması, iç siyasi ayrışmaların derinleşmesi, ABD tezlerine yakın bir siyasi çizginin cesaretlendirilmesi gibi Türkiye’nin iç cephesinin tunç olma halinin zedelenmesini bekliyor.

Meseleyi zamana yayabilmek adına Türkiye’nin lehine görüntüsü verecek küçük bazı hamleler de yapmayı yararlı görüyor. Bunun için; FETÖ konusunda Türkiye’ye heyetler yollamalar, Patriot’ların satışına onay vermeler gibi Türkiye’yi oyalamaya dönük çabalara da yöneliyor.Bu iklim altında bir siyasi partinin (CHP) genel başkan yardımcısının Rusya’dan temin edilecek olan S-400 savunma sisteminin alınmaması çağrısında bulunması dikkat çekiyor ve ABD istediği bir siyasi çizginin Türkiye’nin iç cephesinde oluşabileceğine dair hevesini artırıyor. Zaman içinde bu saptamaların aynı zemin içinde sayısını artırabiliriz. Ama esas olan Türkiye’nin kararlılığıdır. Bu kararlık haklılığın gücüne dayanır. O güç; teröre karşı koşulsuz, tavizsiz mücadeleyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önderliğinde varlığını dirençle, inançla sürdürmektedir.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …