Anasayfa / Köşe Yazıları / Suriye’de işbirliğinin zemini

Suriye’de işbirliğinin zemini

Bugün doğru ve iyi yapılan işlerin, sürekli geçmişten verilen örneklerle köreltilmeye çalışılması kötü niyetin dışavurumudur. Bugün doğru ve iyi yapılan işlere; iyi diyememek, destek vermemek, çok doğru yapılıyor diyememek bir başka kötü niyet göstergesidir.

Türkiye’nin özellikle son 10 yıldır uğradığı küresel saldırılar ve onlara karşı verilen mücadele tüm boyutlarıyla açıkça ortadayken, bunu yok sayarak, Türkiye’nin istiklalini hedefe koyan küresel güçlerle ve uzantılarıyla yakınlaşmak, Türkiye’nin güvenlik kaygılarını paylaşamayıp, bu alandaki mücadelesinde yeterince destek olmamak doğrudan Türkiye’ye yapılmış kötülüktür.

Türkiye’nin Suriye’de verdiği mücadelenin özü; terör odaklarının kuluçka merkezlerini etkisizleştirerek, Türkiye’ye karşı oynanan kirli ve karanlık oyunu bozmaktır. Bu oyun ki; Suriye’nin toprak bütünlüğünü ortadan kaldıran, Türk, Kürt, Arap tüm mazlum halkları birbirine karşı düşmanlaştıran emperyalizmin kanlı ve kirli bir oyunudur. Onun kirli ajandasından üremiştir. Suriye’yi terör tarlası haline getiren onlardır.

Türkiye bir yandan ABD derin devletinin uzantıları, casusluk şebekesi FETÖ’yü başta güvenlik birimleri olmak üzere sızdığı tüm kurumlardan temizlemeyi sürdürürken, bir yandan da 4 kapsamlı askeri harekatla Suriye’de emperyalizmin bu kanlı, kirli ve karanlık oyununun ahengini bozmuş, ilerleyişini durdurmuştur. Ama süreç sonlanmamıştır.

Suriye’nin en verimli, en zengin toprakları; ABD’nin desteği, isteği ve planı kapsamında PKK/PYD-YPG terör örgütünün işgali altındadır.

Türkiye’nin güvenlik kaygıları henüz tamamen giderilememiştir. Terör örgütlerinin ve arkalarındaki küresel efendilerinin Türkiye’ye yönelik şer hevesleri henüz sonlanmamıştır. Bu durum ayrıca Suriye’nin toprak bütünlüğünü de hedef almaktadır.

Böylesi bir tabloda Beşşar Esad’ın yapması gereken çok nettir. İşgal altındaki topraklarını işgalden kurtarmak için Suriye’nin toprak bütünlüğünden gerçekten yana olanlarla işbirliğine girişmesidir. Türkiye karşıtlığı, ülkesinin PKK terör örgütünün işgaline göz yummasının nedeni olamaz, olmamalıdır.

Üstelik 1998’de baba Esad döneminde iki ülke arasında imzalanan Adana Mutabakatı Suriye’nin PKK terör örgütünün Suriye topraklarında barındırılmayacağı güvencesini vermiştir. Daha sonra bu mutabakat 2010’da genişletilmiş ve “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Terör ve Terör Örgütlerine Karşı Ortak İşbirliği Anlaşması” olarak değiştirilen adıyla bu alanda işbirliği zeminini kuvvetlendirmiştir.

Şimdi bu mutabakat zeminini harekete geçirmek ve uygulamak gerekir. Rusya Devlet Başkanı Putin’in de arzusu bu yöndedir. Ayrıca 2019’da Türkiye ve Rusya tarafından Soçi’de imzalanan Soçi Mutabakatı’nda da Adana Anlaşması’na atıf yapılarak; “Her iki taraf Adana Anlaşması’nın önemini teyit eder. Rusya Federasyonu mevcut koşullarda Adana Anlaşması’nın uygulanmasını kolaylaştıracaktır ” denilmiştir.

Şimdi yapılması gereken budur. Esad’ın topraklarını PKK işgalinden kurtarmak için Türkiye ile ilişki kurması, ülkesinin toprak ve siyasi birliği için çaba sarf etmesidir. Türkiye’ye sığınmış Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri konusunda destek olması, onların can güvenlikleri konusunda çok güçlü, herkesin ikna olabileceği güvenceleri vermesidir.

Bunları yapması durumunda Türkiye’nin bu duruma kayıtsız kalması, sıcak bakmaması, işbirliğinden kaçınması düşünülemez. Türkiye esasen bunların yapılmaması nedeniyle Esad’la karşı karşıya kalmıştır.

Şimdi gelinen süreçte Esad; şayet ülkesinin birliğinden yanaysa, halkının insanca yaşamasını istiyorsa, emperyalist kanlı, kirli, karanlık oyunlarının bozulmasını arzuluyorsa Türkiye ile işbirliğine hazır olmalıdır.

Bekleyip, göreceğiz…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …