Meral Akşener partisinin 3’üncü olağan kurultayında açtı ağzını yumdu gözünü. Hem partisinin aykırılıklara yönelenlerine hem de 6’lı masaya bilhassa da CHP’ye verdi veriştirdi.
Partisinde ortaya atılan iddialar ve yapılan eleştirilere ilişkin olarak Akşener; “Hesap veriyorum, hesap soracağım. Bu partide şımarıklık bitmiştir. Herkes haddini bilecek” diyerek, partisinde yaşanan kopuşların önünü almaya yönelik sert bir tutum ortaya koydu.
Benimsediği bu tutumla ne denli başarılı olabileceğini zaman gösterecek.
Bu noktada; partisinin partileşme sürecinde fikri zeminini sentezleyerek ve güçlendirerek berraklaştırma ihtiyacının karşılanması belirleyici olacak. Bu durum aslında Akşener’in partileşme sınavı olacak.
Yavuz Ağıralioğlu’nun partisinden ayrılırken, “partinin iç sesiyim” vurgusu, göz ardı edilemeyecek önemdeydi.
Akşener’in bunu görmemesi mümkün değil.
Bu yüzdendir ki kurultay konuşmasında ittifak zeminine ve özellikle CHP’ye yönelik sert ifadeler kullandı.
Partisinin kuruluşundan sonra seçime girme riski ortaya çıkınca CHP’den 15 milletvekili istemesiyle ilgili; “CHP’den 15 vekil almak benim hayatımdaki en büyük pişmanlığımdır. Bu bir Ömer Seyfettin diyetidir. Büyük hayal kırıklığına uğradım. Bu kuyruk siyasetini beraberinde getirdi. 15 vekilin bedelini hâlen ödeyemedik” ifadelerini kullandı.
Akşener’in bu sözlerine karşın partisinin eski mensupları Ümit Özdağ ve Aytun Çıray farklı şeyler söyleyerek, eski genel başkanlarını doğrulamadılar. Özdağ; Kılıçdaroğlu’dan 15 vekili Akşener’in istediğini, Kılıçdaroğlu’nun çok istekli davranmadığını, bunun üzerine Akşener’in “Basına bu talebimi anlatır ve sizin reddettiğinizi açıklarım” demesi üzerine Kılıçdaroğlu kabul etmek zorunda hissettiğini, kendisine bizzat Akşener’in anlattığını söyledi. Özdağ’ın bu sözlerini Aytun Çıray da teyit etti.
Bu durum Akşener-Kılıçdaroğlu arasında yeni bir güven zedelenmesi anlamına gelir.
Yine kurultay konuşmasında Akşener; yerel seçimlerde CHP ile yapılan işbirliği kapsamında İstanbul’da seçimin kazanılmasına karşın seçimi aday çıkarmayan HDP’nin kazandırdığı söyleminden de büyük üzüntü duyduğunu ifade etti.
Bunun yanı sıra cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kaybedilmesinden partisini sorumlu tutan CHP çevrelerinden yapılan açıklamaları da şiddetle reddederek Akşener bu konuda; “İnsafınız kurusun. Aynı İstanbul’un kazanılmasının sebebi HDP’dir demeniz gibi. İyi bundan sonra size hayatta başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı.
Görünen o ki, Akşener ittifak zemininde yeni bir pozisyon almak istiyor. CHP ile çok daha sıkı pazarlık yapmadan kolayca ittifak içinde olmayacak. CHP’de yaşanan genel başkanlık çekişmesinin seyrine göre durumunu belirleyecek. Ekrem İmamoğlu’nun durumuna göre de yeni bir tutum belirleyecek. Öte yandan Mansur Yavaş’ın yeniden Ankara belediye başkanlığına aday yapılması durumunda CHP ile ittifak pazarlığı yeni bir anlayışla sürdürülecek. Bu noktada hiç kuşkusuz HDP’nin pozisyonu da Akşener için bağlayıcı olacak. Zira kurultay konuşmasında CHP’ye HDP göndermesi yapması, yerel seçimlerde ittifak durumuna nasıl yaklaşacağının işareti mi sayılacak zaman gösterecek. Başta İstanbul ve Ankara’da CHP’nin belediye başkan adaylarına HDP’nin aday çıkarmayarak destek olması durumunda Akşener’in tavrı ne olacak? Kendi sözleriyle sorulacak olursa; tarih mi yazacak, tarih mi olacak?
Bu tarih şüphesiz partisinin varlığının mücadelesi için yazılacak tarihtir.
Yoksa; Türkiye’nin verdiği tam bağımsızlık mücadelesinin neferi, öncüsü olamayanların, küresel kuşatmaya karşı inançla, dirençle, kararlılıkla karşı koyamayanların, emperyalizme, küresel sömürü ve terör baronlarına ve onların tüm uzantılarına, maşalarına karşı mücadele önderliği yapamayanların tarih yazması mümkün değildir.
Bayramınız mübarek olsun.