Anasayfa / Gazete Röportajları / Zulümle Abad Olunmaz

Zulümle Abad Olunmaz

Suriye özgürlüğe ilk adımı attı. Babadan oğula geçen baskıcı rejim 61 yıl sonra yıkıldı. 13 Yıldır kirli, kanlı ajandalarına dayalı Suriye üzerine kör düğümler atanlar yenildiler. 13 yıl boyunca halkına zulmederek, katlederek, yerinden yurdundan ederek, koltuğunu korumaya çalışan Esad, Rusya’ya kaçtı. Son gününe kadar, Suriye’nin parçalanma sürecine, PKK/YPG terör örgütünün işgaline seyirci kalarak , destek olan Esad, koltuğunu, saltanatını, diktatörlüğünü herseyin önüne koyarak, Rusya ve İran desteğiyle varlığını koruyabileceğini hesap etmişti,. Ama olmadı. Haklılığın gücü güçlerin en güçlüsüdür ve sonunda haklılık zafere ulaştı. 13 yıldır direnen Esad, sonunda halkın zaferiyle yerle bir oldu.

13 yıl boyunca Esad, koltuğunu koruyabilmek için herkesle dans etmeye çalıştı. Sadece mutlak koruyucusu İran ve Rusya değil, yeri geldi ABD ve İsrail ile de iş tuttu. PKK işgaline verdiği desteğiyle onlara da şirin göründü. Halkın meşru taleplerini silahla,şiddetle, kanla, insanlık dışı muamelelerle bastırmaya çalıştığı süreçte İsrail’den duyulan şu ses, Esad’ın yeni bir müttefik kazanmasının ilanıydı. İsrail demişti ki; “bildiğimiz şeytan bilmediğimizden iyidir” . Bu söz halkın iktidarına, halkın egemenliğine karşı , Esad koltuğunun kontrol edilmesinin ve kullanılmasının kolaylığına işaret ediyordu. Şam’ın kurtulmasından hemen sonra , İsrail uçaklarının alelacele Suriye’nin istihbarat binasını vurması sebebsiz olamaz. Kimbilir bilinmesini istemedikleri hangi dökümanlar, belgeler vardı. Ayrıca Esad rejiminin Gazze soykırımında dikkat çekici edilgenliği de sebebsiz değildi.

61 yıllık zulmün en çarpıcı özeti, insanlık dışı uygulamaların yaşandığı Sednaya cezaeviydi. Burası cezaevinden çok bir işkence hane, yer altına inşa edilmiş insanlık dışı hücerelerle ölüm kampı, insan mezbahanesi niteliğindeydi. 13 yıldır Suriye halkının yaşam mücadelesinin , isyanının dayanağını, sadece Sednaya ölüm kampı bile tek başına ortaya koyuyordu.

Bundan sonrası için beklenilen en önemli gelişme; Fırat Nehrinin doğusuna kümelenen PKK/YPG terör örgütünün sökülüp atılmasıdır. Sömürgeci, işgalci, siyonist, bölücü emperyalizmin Suriye sahasında asla varlık göstermemesidir. Esad döneminde kimliksiz bırakılmış, vatandaş bile sayılmamış Kürtlerin dün olduğu gibi bugün de hamsisi Türkiye’dir. Onları koruyup, kollayacak olan; ABD emperyalizmi, siyonist İsrail ve onların maşası PKK/YPG’de asla olamaz. Suriye’nin ve tüm bölgenin Türkü, Kürdü, Arabı ve diğer tüm etnik ve mezhepsel unsurları mazlumdur. Emperyalizmin,siyonizmin kendi çıkarları adına bu unsurları birbirine düşmanlaştırıp bölmelerine asla izin verilemez.

Birleşik Suriye’nin toprak bütünlüğü korunarak, tüm tarafların katılımıyla yeniden yapılanması esastır. Bunun için Türkiye’nin varlığı, hem tarihsel hem de güncel içeriğiyle Suriye’nin teminatıdır. Türkiye, tüm mazlum halkların; vicdanı, umudu, hamisi, nefesidir. Buna karşı olan tüm zalimlerin, emperyalist odakların karşısında en büyük güçtür.

Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması adına verilen mücadeleyle, bölgenin gayri meşru unsuru İsrail’in işgal ettiği Golan tepelerinin de özgürleşmesi esas olmalıdır. Mutlaka Golan’da kurtarılmalıdır. İsrail’in Kuzeyde PKK/YPG terör örgütünün kalıcı işgali ve Güneyde Davut koridoru açma şer hevesi de kursağında bırakılmalıdır.

Zafer inananlarındır ve Zulümle abad olunmaz.

Önerilen Haber

Suriye’yi şer çıkarlarına kurban edenler

2011 yılından bugüne Suriye, geleceği her geçen süre içinde çıkmaza girmesiyle bölgenin en önemli kriz …