Anasayfa / Köşe Yazıları / Ülke yıpratıcılığında rol alanlar ve FETÖ (Akşam Gazetesi)

Ülke yıpratıcılığında rol alanlar ve FETÖ (Akşam Gazetesi)

Kabul edelim ki, ülke olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Birliğimizi, dirliğimizi bozmaya yönelik çabalar eksilmiyor. Millet olarak 15 Temmuz’da püskürtülen küresel saldırının tortularından yeni şer odakları üretebilmek için yoğun çaba sürüyor. Esasen ihanetin ve yeni tuzakların zemininde emperyalizm pes etmiyor. 15 Temmuz’ da düşüremedikleri tüm mazlum halkların son kalesine yeni hamleler peşindeler.

Her şeyden önce küresel baronların FETÖ maşalarından bütünüyle kopmak gibi düşünceleri yok. Bunun için içimizdeki uzantılarıyla bu yapıya motivasyon kaynağı olmaya devam ediyorlar. Bu motivasyon ajandasında en temel bölüm, iç bütünleşmeyi dağıtmak, ortak değerleri ayrıştırmak, iç gerilimi tırmandırmak, 15 yıldır bitmeyen yapay rejim tartışmalarını yeniden ısıtmak, küresel baronların icadı olan “Erdoğan düşmanlığını” daha fazla tırmandırmak ve bu düşmanlık etrafında bir cephe oluşturup harcını da kirli ve karanlık ellerle oluşturmak.

Bu şer ajandasının bel bağladığı temel denklem; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yapılacak ilk seçimde yenilmesi üzerine bina edilmiş durumda. Bu zeminde muhalefet bloğu oluşturmak, yerli ve milli bütünleşme atmosferini dağıtmak, bunun için gerekirse yeni bir siyasi kulvar yapılandırmak bu temel karanlık denklemin yapıtaşlarını oluşturuyor. 40 yıldır emperyalizmin uşaklığını yapan FETÖ ve saçaklarında konumlandırılan tüm siyasi unsurları için; oksijen merkezi, küresel baronların Türkiye’ye yönelik kirli ve karanlık hesaplarıdır.

Yaşananları çarpıtarak ülkesini karalamaya çalışanların umudu, küresel baronların bu karanlık hesaplarında saklıdır. FETÖ’nün başta elebaşı olmak üzere tüm kaçak elemanlarına kucak açanlar eliyle bu kirli ve karanlık hesaplar siyasi makyajlarla gizlenerek, ülkede sözde demokrasi, adalet, hukuk mücadelesi olarak takdim ediliyor.

Alman muhabirin “Bir araştırmaya göre Almanların yüzde 90’ı Türkiye’de tatil yapmak istemiyor; çünkü yanlış bir tişört veya yanlış bir fıkra yüzünden tutuklanmaktan korkuyorlar. Bu korku yerinde bir korku mu?” sorusuna bu ülkenin Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu şöyle cevap veriyor; “Maalesef böyle bir havanın gerçekten olduğunu tespit ediyorum. Ben uzun zamandır Türkiye’de şu an hiç kimse için güvenlik garantisi olmadığını, ne can ne de mal güvenliği olduğunu söylüyorum.”

Daha ne desin! Bir ülke ancak bu kadar kötülenebilir. “Hiç kimsenin can ve mal güvenliği yok derseniz” bu ülkeye iyilik mi yapmış olursunuz? Bu nasıl bir yaklaşımdır? Ne istiyorsunuz? İçeriden dışarıdan bu ülkeye karşı kötülükler devam mı etsin?

Öte yandan yine Ana Muhalefet Partisi’nin bir milletvekili; 15 Temmuz’u tiyatro sayıp, darbe girişiminin arkasında FETÖ’nün olmadığını söyleyip, o gecenin 249 şehidinin katili olarak devleti ilan edebiliyor.

Bu vahim bir durumdur. Üzerinden kolayca geçilebilecek ve geçiştirilebilecek sıradan bir durum değildir. Bilinçli bir ülke yıpratıcılığıdır. FETÖ ve arkasındaki küresel efendilerinin 15 Temmuz direncini, destanını ve millet-devlet-ülke bütünleşmesinin tunç halini yıpratma çabasına ortak olmaktır. FETÖ’ye nefes olmaya devam etmektir.

Tarih bu durumu not etmiştir. İstiklal ve demokrasi şehitlerinin aziz hatırasına yapılmış çirkin bir saldırı olarak belleklerimize de işlenmiştir…

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …