Anasayfa / Köşe Yazıları / Ukrayna savaşının seyrine dair

Ukrayna savaşının seyrine dair

Ukrayna savaşı sürüyor. Rusya’nın siyasi hedefine yaklaşmadıkça sona ermesi de mümkün görünmüyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’nin hava sahasının uçuşa yasak bölge ilan edilmesine hayır cevabı veren ABD ve NATO’nun savaşmadan savaştırma hedefi de sürüyor. Maalesef can kayıplarıyla her savaşın acı yanı yaşanmaya devam ediyor.

Ukrayna’da esasen jeopolitik bir hesaplaşma sürdürülüyor. Rusya’nın güvenliği açısından jeopolitik bir tamamlayıcısı olarak gördüğü Ukrayna üzerindeki egemenlik hedefinden sonuç almadan geri adım atması çok güç.

Ukrayna ve Rusya heyetlerinin masada buluşmalarından sonuç çıkması da çok güç. Esasen bunun için de mutlaka arabulucuya ihtiyaç var. Bunun için de esasen Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ihtiyaç var.

Gelinen noktada sürecin analizi yapıldığında bundan sonrası için muhtemel gelişmelerin neler olacağına ilişkin şu hususlar sıralanabilir;

-NATO-AB-ABD yani Batı doğrudan savaşın içinde olmayacaktır.

-Rusya Ukrayna’yı aşarak Zelenski’nin dediği gibi Berlin kapılarına dayanmayacağı gibi herhangi bir NATO ülkesine de savaş açmayacaktır.

-Nükleer güçlerini harekete geçirme kararı yüksek caydırıcılık amacıyladır. Yoksa kazananı olmayacağı nükleer savaşa girmeyecektir.

– Ancak Ukrayna’nın nükleer santrallerini, nükleer kapasitesini stratejik hedef olarak kontrol etmek isteyecektir.

-Rusya bugüne değin hakimiyet kurduğu başta Kırım yarımadası olmak üzere Donbas bölgesinden de çıkmayacağı gibi, özellikle Ukrayna’nın Karadeniz kıyı kuşağını Kırım ve Donbas jeopolitiğiyle bütünleştirme hedefinde ısrarcı olacaktır.

-Bugün itibarıyla kontrolü altına aldığı Herson şehri ve çevresini Kırım’la bütünleştirerek devamında Azak Denizi kıyısında Mariupol’u da aynı jeopolitik bütünlüğe katarak, Donbas’la birleştirmeyi isteyecektir.

-Böylece Azak Denizi’ni de Kırım yarımadasıyla bütünleştirip kontrol etmiş olacaktır.

-Bu arada Ukrayna’nın bütünüyle Karadeniz’e çıkışını engellemek için Odesa’yı da stratejik hedef olarak görecektir.

– Ancak bunu başaramama durumunda bile Ukrayna’yı Karadeniz’de çok daha dar kıyı kuşağına hapsetmiş olacaktır.

-Bunun yanı sıra açtığı savaşın siyasi hedefi olan Ukrayna yönetiminden, Zelenski’den kurtulma çabasında Kiev üzerinden ısrarcı olacaktır.

-Doğu yönünden Kiev’e yapacağı muhtemel saldırıyla kuzey-güney istikametinde akışı olan Dinyeper Nehri’nin sınırlarını çizdiği Doğu -Batı Ukrayna hatta Doğu -Batı Kiev fiili bölünmesine zemin hazırlayacak bir jeopolitik haritanın oluşumuna da yatkın olacaktır.

-Bunun için ABD, NATO ve Avrupa ülkelerinin ekonomik yaptırımları, buna bağlı psikolojik savaş yöntemleri yıpratıcı da olsa Rusya’yı durduramazsa, doğrudan savaşmayacak olan bu aktörler için seçeneksizliğe yol açarak, bu durumu kabullenme ihtimalini yükseltecektir.

-Bu arada Rusya ağır ekonomik yaptırımlara karşı Çin faktörünü nefes kanalı olarak değerlendirecektir.

-Öte yandan kripto para piyasalarını da finans alanındaki ağır yaptırımların hafifletici unsuru olarak kullanacaktır.

-Tüm bunlar gerçekleşirse özellikle ABD’nin beklediği; Rusya için Afganistan’da olduğu gibi Ukrayna ikinci Vietnam olmayacak ve ABD mevcut durumu kabullenmek dışında yaptırımlara enerji alanını da katarak, süreci zamana bırakmak zorunda kalacaktır.

– Bu süreç içinde Rus halkının Putin üzerinde baskısının artmasını, Rusya içinde ekonominin kötüleşmesinin siyasi iç karmaşaya yol açmasını ve böylece Putin’in devrilmesini bekleyecektir.

Tabii ki tüm bu sıraladıklarımız; muhtemel olabilecekler, stratejik öngörüler. Herkesin sorduğu savaşın seyri ve sonucu nasıl olur sorusu sürecin seyrini irdeleyerek, cevaplama çabası.

Tüm bunların yanı sıra Türkiye’nin tutumu; tutarlı, ilkeli ve saygın bir tutumdur. Uluslararası hukuku etkisizleştiren küresel güç mücadelesinin tüm taraflarına karşı uluslararası hukuku hatırlatan, toprak bütünlüğü ve siyasi egemenliğe saygıyı esas alan, bunun için Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında kınama kararına katılan ama esasen küresel siyasetin zemini olan Avrupa Konseyi’nde Rusya’nın üyeliğini askıya alma kararında da verdiği çekimser oyla oynanan oyuna taraf olmayan Türkiye, tavrını net ortaya koymuştur. O Avrupa Konseyi ki; içinde Türkiye’nin teröre karşı mücadelesinde yalnız bırakanları ve terör örgütlerine destek olanları çokça olan konseydir.

Türkiye; Doğu ile Batı arasında salınan, birine kızıp diğerine sığınan jeopolitik sarkaç değildir. Türkiye Doğu-Batı arasında köprü değil, merkez ülkedir. Köprüde uzun süre yaşanmaz ve üzerinden gelip geçilir. Türkiye’nin jeopolitiği edilgenliği cezalandırır. Geleceğini karartır. İstikbalini başkalarına teslim eder.

O yüzden de Türkiye’nin jeopolitiği güçlü olmayı zorunlu kılar. Sunduğu imkanlarla, taşıdığı değerlerle; kimsenin mızrak ucu, savaş aracı, mikrofonu olmamayı dikte eder. Teslimiyeti reddeder.

Tam bağımsız Türkiye hedefini geleceğine nakşeder.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …