Türkiye’nin tam bağımsızlık davası, her türlü engele rağmen kararlılıkla, mücadeleyle, inançla, dirençli sürüyor.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında Türkiye Yüzyılı’nda istiklal meşalesi daha gür yanarak, geleceği aydınlatmaya devam ediyor.
26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferiyle Anadolu topraklarında başlayan istiklal yürüyüşü Çanakkale zaferiyle, milli mücadeleyle hiç eksilmeden sürmüştür. İşgal güçlerine karşı 26 Ağustos 1922’de başlayan büyük taarruz, 30 Ağustos’ta Dumlupınar Meydan Muharebesi’yle zaferle neticelenmiş, 1 Eylül 2022’de Başkomutan Gazi Mustafa Kemal’in ünlü “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’di, ileri” emriyle, 9 Eylül’de İzmir Şehri de işgalden kurtarılmıştır.
Bu tarihsel hassasiyet hiç eksilmemiştir. Ancak Türkiye’nin hasımlarının şer hevesleri de hiç yok olmamıştır.
Her fırsatta Türkiye’yi zayıflamanın çabasına giriştiler. Siyasi bağımlılıklarla, ekonomik sıkıştırmalarla ve daha da öteye giderek, maşa örgütlerle, terörle istiklal yürüyüşü durdurulmaya, diz çöktürmeye uğraştılar. Sömürgeci, işgalci emperyalizm, terör örgütleri eliyle içeride, dışarıda Türkiye’nin yükselişini budamak için can attılar. Direne direne, çarpışa çarpışa Türkiye buna asla boyun eğmedi, teslim olmadı. FETÖ’sü, PKK’sı, DEAŞ’ı ve diğer tüm terör örgütlerinin arkasında olan sömürgeci, işgalci emperyalizm ve onun soykırımcı terör karakolu Siyonist İsrail, Türkiye’nin tam bağımsızlık davasından rahatsızlık duydular.
Zira biliyorlar ki, güçlü Türkiye, tüm mazlum halkların umududur. Biliyorlar ki, güçlü Türkiye’nin mazlum halklara umut olması, sömürü alanlarının daralması anlamına gelecektir.
Suriye’de Esad zulmüne destek olanlar, aynı zamanda terör örgütleriyle Suriye’yi terör tarlası haline getirenler yine emperyalizm ve Siyonizm’di.
Türkiye’nin varlığı ve mücadelesi Suriye’de ki terör tarlasını kurutmaya başlayınca yine telaşa kapıldılar. Şimdilerde bunun engelleyebilmenin şer çabasındalar.
Öte yandan geçmişte Türkiye’yi bir yandan silah pazarı yaparak, öte yandan sattıkları silahların tutsağı haline getirerek büyük çıkar peşine düştüler. Sattıkları silahların teknolojisinden, modernizasyonundan uzak tuttular ve o silahların kime karşı kullanılıp, kullanılmayacağına da onlar karar verdiler. Sattıkları silahlarla, Türkiye’nin adeta tehdidi de onlarından ithal etmesini istediler.
Bugün o günler çoktan aşıldı. Tam bağımsızlık ruhu dimdik ayakta. Karada, mavi vatanda, gök vatanda milli teknoloji hamleleriyle istiklal kararlılığı tavizsiz yükseliyor. Türkiye savunma sanayiinin yerli, milli karakterini en üst seviyelere taşıyor. En sofistike gemiler, tanklar, toplar, insanlı, insansız hava araçları, uçaklar yapıyor. Artık hava savunma sistemini (Çelik Kubbe) kendi yapıyor. Savunma sanayiinde çığır açıyor.
Terörsüz Türkiye hedefiyle de, sömürgeci emperyalizmin, soykırımcı Siyonizm’in kirli, kanlı son şer planlarını da söküp atmaya çalışıyor.
Türkiye’nin iç cephesinde kenetlenmeyi, geleceğin en güçlü güvencesi kılmayı hedef sayıyor. Türkiye topraklarının kir, pas tutmayacağını dosta, düşmana göstermeye kararlılıkla devam ediyor. Türkiye’nin her ferdinin istiklalin çocukları olduğunu herkesin zihnine kazımasını istiyor.
Prof. Dr. İ. Yaşar Hacısalihoğlu Resmi Web Sitesi