Trump’ın ikinci başkanlık dönemi başlıyor. İlk döneminde sansasyonel vaatleriyle seçim kazanmasına rağmen o vaatlerin bir çoğunu gerçekleştiremedi.
Özellikle göçmenlere yönelik tutumuyla da eleştirilerin hep odağı oldu. ” Make America Great Again” ana sloganıyla hedeflediklerine de büyük ölçüde ulaşamadı. Özellikle Çin’e yönelik sert tutumuyla da ticaret savaşları önceliği oldu. İlk döneminde ABD’nin askeri ve siyasi alanda dış müdahalelerine ilişkin oldukça soğuk tutum sergiledi, Suriye örneğinde olduğu gibi ABD’nin askeri varlığının çekilmesi yönünde beyanlarda bulundu ama başaramadı.
Pentagon, Centcom, CIA ve diğer derin yapılar, ABD’nin özellikle dış askeri varlığına ilişkin konularda Trump’un önündeki en büyük engel oldular.
Trump’un ilk döneminde Avrupa Birliği’ne (AB) ve NATO’ya yaklaşımı da Atlantik İttifakına fazlaca değer vermeyen zedeleyici nitelikteydi. NATO’yu ABD bütçesine ve ekonomisine yük olarak görüyor ve diğer Avrupalı üyelerin katkılarını yetersiz buluyordu.
Trump’tan gelen yıpratıcı bu NATO sorgulaması, Soğuk Savaş döneminin bloklu sisteminin katı ittifak ruhundan geriye kalmış mirasına vurulmuş son darbe niteliğindeydi. Bu durum yeni ittfakları, yeni yakınlaşmaları ve karşıtlıkları besleyen hamleydi.
Sonuçta başardıklarıyla, başaramadıklarıyla Trump ilk dönemi tamamlamış ama ikinci kez seçilememişti. Bunun sonucu da Trump odağıyla ABD açısından daha önce örneği olmayan olayların yaşanmasına yol açtı. Trump’un eyaletlerde seçim sonuçlarına yaptığı itirazlar, hile şüphesini en etkili biçimde sürekli dile getirmesi, Trump taraflarının kitlesel tepkilerinin büyümesini besledi ve sonunda tarihinde 200 yıl sonra ilk defa ABD Kongre Binası Trump taraftarınca 6 Ocak 2021’de baskına uğradı.
Tüm bunlar sonrası uzunca süre Trump bu ve bunun gibi olaylar nedeniyle ve başkanlığı dönemine ilişkin belge sahteciliğinden, gizli belgelere yasadışı el koyma gibi bir dizi suçlamayla karşı karşıya kaldı ve yargı önüne çıkarıldı. Ancak tüm bu gelişmeler ve köşeye sıkıştırma çabaları Trump’un ikinci kez başkanlık koltuğuna oturmasına engel olamadı. Üstelik seçim sürecinde suikast girişimine uğramasına ve buradan kıl payı kurtulmasına rağmen pes etmeyerek, seçimi kazanmasını bildi.
Şimdi çok şey merak ediliyor. Trump’un ikinci başkanlığı, birincisiyle kıyaslandığında nasıl bir farklılık olacak sorusu şüphesiz en çok merak edileni. Trump’un ticaret ilişkileri açısından Çin’e bakışında bir değişiklik yok. ABD için yine en büyük tehlikeyi Çin’de görüyor. Yine Avrupalı müttefiklerini ve NATO’yu sorguluyor. Yine Suriye’den çekilme niyetini ortaya koyuyor. Ayrıca Ukrayna -Rusya savaşını Rusya ile görüşerek, iddialı biçimde bitireceğini ileri sürüyor. En son olarak da Gazze ateşkesinin mimarı olmakla övünüyor.
Bu arada da Suriye devrimine dair değerlendirme yaparken de Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye devrimindeki rolünü ve Suriye sahasındaki gücünü açıklıkla ortaya koyuyor. En son olarak da İsrail’i uyararak Türkiye’nin gücünü hatırlatıyor.
Sonuç olarak bir çok aktör Trump’un neler yapacağını, neleri söyleyipte başarıp, başaramayacağını merak ediyor.
Trump önceden kolayca öngörülmez duruşuyla bu merak sahiplerini bir hayli yoracağa da benziyor…
Prof. Dr. İ. Yaşar Hacısalihoğlu Resmi Web Sitesi