Terörsüz Türkiye hedefinde sonuca yönelik çabalar devam ediyor. Gelinen aşama, Öcalan’ın çağrısının hayata geçmesinin ilk adımlarının görülmesi gereken aşama.
Bu bağlamda beklenilen; örgütün tüm uzantılarıyla, Öcalan’ın çağrısı doğrultusunda fesih kararını vermesidir.
Bu noktadan sonraki adım da; devletin devreye girerek, gerek silahların gerekse örgüt mensuplarının durumlarıyla ilgili siyasi ve hukuki yol ve yöntemi belirlemesidir.
Öte yandan terörsüz Türkiye sürecinin en hassas, en sıkıntılı, en önemli sayılabilecek kısmı, Suriye’nin kuzeydoğusundaki PKK varlığının durumudur. Geçmişte denenen çözüm sürecinin baltalanmasının en önemli faktörü, bu bölgeye emperyalist destekli PKK terör örgütünün montajlanması ve bir garnizon devletçiği kurma hevesiydi. O günden bugüne büyük mücadeleler verildi ve Suriye’de halkın iktidarının önünü açacak devrim gerçekleşti. 8 Aralık Suriye devriminin kalıcı başarısı için yeni bir mücadele dönemi başladı.
Bu aşamada Suriye devriminin çalınma riskine karşı iki alanda kararlılık esastır. Birincisi; toplumsal ve siyasi derlenip toparlanarak iç bütünleşmenin, birliğin anayasal güvenceyle sağlanmasıdır. İkinci ise toprak bütünlüğünün temin edilmesidir.
Bu iki alanda kararlılık gösterilemezse mücadele yenilgiyle sonuçlanır ve Suriye devrimini çalmak isteyenlere en uygun zemin ortaya çıkmış olur. Bugün açık ve nettir ki, Suriye devriminin iç ve dış yıpratıcıları pusudadır. Onlar ki; Suriye’de her kesimin temsil imkanı bulabileceği bütünlüklü güçlü bir halk iktidarının oluşmasını ve toprak bütünlüğünü sağlamasını engellemek için pusudadırlar. Bu noktada Suriye’nin bu riskleri bertaraf edebilmesi ve devrimin kalıcı başarısı için destek olabilecek tek güç Türkiye’dir. Sadece Türkiye, başından beri Suriye’nin bütünlüğü, barışı, huzuru için Suriye’ de var olmuştur. Zira Suriye kirli ajandalı güçler eliyle terör tarlasına dönüştürülmüş ve Türkiye’yi tehdit eder hale gelmişti. Şimdi Suriye’nin o kirli ajandalılardan ve onların kirli çıkarlarından arındırılarak, geleceğini inşa etmesi gerekmektedir ki, bu da ancak Türkiye’nin varlığıyla mümkündür.
Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, Türkiye’nin terörsüz Türkiye hedefi, hiç şüphesiz Suriye’yi de (ve Irak) kapsamaktadır.
Bu nedenle Suriye’nin Kuzeydoğusunda kümelendirilmiş SDG(PKK) yapısıyla Suriye’nin geçici hükümeti arasında varılan 8 maddelik çerçeve anlaşması doğrudan Türkiye’nin konusudur ve imza masasının oluşumunda Türkiye’nin varlığı esastır. Söz konusu bu anlaşmaya göre SDG, Suriye’nin kuzeydoğusundaki sivil, askeri tüm unsurlarıyla Suriye devletine entegre olacaktır. Ancak bu çerçevenin; işleyişi, esasları, biçimi henüz netleşmemiştir. Bu işleyiş; örgütün tasfiye şeklinde mi olacaktır yoksa örgüt müstakilliyetini çok da bozmadan devlete eklemlenme biçiminde mi gerçekleşecektir. Bu durumun en kısa sürede netleşmesi son derece önemlidir. Anlaşmayla atılan bu önemli adımın, Türkiye’nin beklentilerini karşılaması esastır. Bundan sonrası için bu önemli adımın içinin doldurulması sürecini Türkiye’nin kararlılıkla tahkim etmesi kaçınılmazdır. Bu kararlılık; sadece terörsüz Türkiye hedefine erişilmesi açısından değil aynı zamanda Suriye devriminin selamati açısından da kaçınılmazdır.
Unutulmamalıdır ki, Suriye’nin güvenliği, Türkiye’nin Güvenliğidir.
Prof. Dr. İ. Yaşar Hacısalihoğlu Resmi Web Sitesi