Anasayfa / Köşe Yazıları / “Demokrasi” maskesiyle siyasette cirit atanlar

“Demokrasi” maskesiyle siyasette cirit atanlar

Türkiye’nin siyasi alanında demokrasi maskeli söz cambazlıkları devam ediyor. Siyasetin ve demokrasinin hukuku, öncelikle terör vesayetinden kurtulmasıyla sağlanabilir.

Bir ülke de parti görünümlü bir yapı, yıllardır terör örgütüyle olan anatomik ilişkisini sürdürüyorsa, bunun için kimin, nasıl davranması gerekir?

Bu noktada o ülkenin siyasetçisine düşen sorumluluk nedir? Siyasetin, demokrasinin, seçmenlerinde hukuku vardır ve onu korumak öncelikle o ülkenin siyasetçisinin sorumluluğu, görevi değil midir?

Bir yapı parti görüntüsü altında PKK/PYD-YPG terör örgütünün anatomisinde olmaya devam ediyorsa, siyasetçinin refleksi nasıl işler, nasıl işlemelidir?

Bu durumu yok mu sayalım? Görmezden mi gelelim? İçinde yaşaya yaşaya bizleri alıştırmak istenilmesine teslim mi olalım?

Her yol denenmedi mi? 1990 yılların Kürt kimliği üzerinde inkarcı yaklaşımlar aşılmadı mı? 1980 darbesinin sebep olduğu ve dayattığı siyaset alanında ki yasakçı, baskıcı, ötekileştirici, yok sayıcı uygulamalar ve tutumlar yerle bir olmadı mı?

Yeter ki kan dursun, analar ağlamasın, küresel sömürü ve terör baronlarının kirli planı yok edilsin, bu toprakların çocukları emperyalizmin kirli savaşının kurbanları olmasın, terör ağalarının çıkarları hakim olmasın, Türkiye’nin istiklali, birliği temelinde Çanakkale ruhuyla bu mesele çözülsün diye her yol denenmedi mi? Emperyalizmi dışlayan yerli bir çözümü kim baltaladı? Unuttuk mu bunları?

Siyasete alabildiğine alan açılmışken, o alanı samimiyetle, sahici olarak değerlendirmek yerine, 7 Haziran 2015 seçiminde HDP’nin elde ettiği pozisyona rağmen bu yolu benimsemeyerek, yine PKK/PYD-YPG terör örgütünün vesayetinde kalmaya devam edenleri, yok mu sayalım?

Çözüme dair bugüne değin ne yapılmışsa çare olmamış. Çözüm süreçleri denenmiş olmamış. Partileri kapatılmış ama aynı çizgiyi sürdürmeye devam etmişler.

Son olarak da, Suriye’nin parçalanma sürecinin bir parçası olmuşlar ve küresel sömürü ve terör baronlarının ajandasında, kendilerine yeniden gözden geçirilmiş bir yer edinmişler.

Bu yüzden de Demirtaş, Suriye’nin iç savaşının alevlendiği süreç içinde Suriye’nin kuzeyinde, PKK/PYD-YPG terör örgütü eliyle emperyalizmin maşaları olarak, gerçekleştirmek istedikleri kantonları örnek göstererek, Türkiye’de sorunlarının demokrasi değil, statü sorunu olduğunu ifade etmişti.

Şimdi de aynı zat, “demokrasi ittifakından” söz ediyormuş, Millet İttifakı’na özellikle de CHP’ye seslenerek.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ da, Demirtaş’ın; “süreç demokrasi ittifakına doğru evriliyor” sözleriyle ilgili soruya; “Millet İttifakı’nın özü de zaten bu; demokrasi. Bu açıdan bakıldığında doğru bir teşhis. Bu koşullarda, hep birlikte demokrasiyi savunmamız gerekiyor” diyerek yanıt veriyor. Yani maskeli baro sürüyor. Yani demokrasi yine maskelerle dillerden düşmüyor.

Gerçekten demokrasiden ve onun ittifakından söz edilecekse bu ittifakın; terör örgütü ile bağı kopmayan bir partinin bu bağı koparmadığı sürece, “PKK/PYD-YPG terör örgütüdür ve Türkiye’nin bölünmesi çabasındadır, arkasında da küresel sömürü ve terör baronları, emperyalizm vardır” demediği sürece “demokrasi ittifakı” olduğundan söz edilebilir mi?

Asla edilemez. Bu olmadığı sürece yapılanlar, siyasetin ve demokrasinin kirletilmesidir, Gazi Meclis’in ruhunun zedelenmedir. Siyasetin, demokrasinin ve seçmenlerin hukukunun teröre karşı korunmamasıdır.

TV programında HDP grup başkanvekili bir zat, kalkıp diyecek ki; “IŞİD’e silahları veren bu iktidardır” aynı stüdyo da olan muhalefet cenahından üç siyasetçi de bundan hiç rahatsızlık duymayarak ve akıları, yürekleri harekete geçmeyecek ve “PKK/PYD-YPG terör örgütünü silah verenleri de o silahları niçin verdiklerini de, onlarla kimleri şehit ettiklerini de söylesenize” demeyecek.

Bu tablo aslında; “demokrasi ittifakı” maskeleriyle, siyasetin ve demokrasinin terör vesayetine boyun eğme halidir. Yeryüzünde demokrasinin ve hukukun işlediği hiçbir yerinde bu duruma seyirci kalınmaz. Demokrasi maskesiyle siyasette cirit atanların maskeleri siyaseten düşürülür.

Türkiye’nin gerçek siyasetçileri de; terör örgütü bağı olanların siyaseti, demokrasiyi ve seçmenlerin hukukunu zedelemesine, kirletmesine seyirci kalmayanlardır. Demokrasi maskesiyle siyasette cirit atanların maskelerini siyaseten düşürenlerdir.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …