Anasayfa / Köşe Yazıları / CHP’nin HDP yaklaşımı

CHP’nin HDP yaklaşımı

Yerel seçim sürecine doğru bir yanda aday profillerinin detaylı irdelenmeye başladığı, bir yanda henüz açıklanmayanlar konusunda tahminlerin yarıştığı bir atmosferin içindeyiz.

Bu noktada özellikle partilerin yerel seçim işbirlikleri bir başka merak konusu. Cumhur ittifakının içeriği, amacı, rotası belirginleşmiş ve ülkenin beka meselesine odaklanmış durumda.

CHP ve İyi parti ve Saadet Partisi arasındaki görüşmeler ise henüz olgunlaşmış değil. Bu noktada HDP’nin muhalefet partilerinin işbirliği zeminin önemli etkeni durumunda. Özellikle CHP açısından göz ardı edemeyeceği bir faktör olarak, HDP ile nasıl bir işbirliğinin yapılandırılacağı hep tartışma konusu. CHP kurmaylarının açık ve resmi olarak bir işbirliğinin olmayacağını ifade etmelerine rağmen, sahadaki durum, geçmiş yaşanmışlıklar, yakın zamanda nerdeyse hemen her seçimde AK Parti’nin önünü kesebilmek için, kıymetlendirilmiş HDP algısına bağlı olarak sandıktaki gerçeğin farklı olduğunu ortaya koyuyor. 24 Haziran seçimleri sonucu da bu durumu, CHP- HDP arasındaki oy geçişkenliğini rakamlarıyla kanıtlamıştı.

Bu noktada CHP için açmazın varlığı da inkar edilemez. Bir yandan açık ve resmi bir HDP ittifakı veya işbirliğine ilişkin çekingenlik. Öte yandan bu işbirliğine duyulan ihtiyaç CHP açısından bir açmazın yansıması.

Bu tablo, CHP açısından fikir zemininde yıllardır üretken olunamamanın kısır döngüsünü resmediyor. CHP –HDP ilişkisi ne zaman konuşulsa, CHP sözcüleri tarafından ilk söylenen; halktan oy alan Meclis’te temsil edilen HDP’nin meşru bir parti olduğu yönündeki yaklaşımlarıdır. Ancak bu yaklaşım, HDP’nin terör örgütü PKK ile olan bağını ortadan kaldırmıyor. Terör örgütü elebaşının “daha heykelini dikeceğiz” diyerek tehditler savuran bir genel başkanı olan bir partinin hangi Batı ülkesinde hukuken varlığı meşru sayılabilir. Asla bu durum bu ülkelerde yaşanmaz. Buna hukuken izin verilmez.

HDP’nin terör örgütüyle organik bağının sürüyor olması nedeniyle kapatılmamış olması, bu gerçeği değiştirmez. Esasen CHP’ye düşen görev; Türkiye adına bu partinin PKK bağından en az diğer partiler kadar rahatsız olması ve ona yönelen seçmen için seçenek olmasıdır.

HDP’ye PKK bağına rağmen oy vermek isteyenler olabilir ama bunun dışındakileri neredeyse her seçim dönemi CHP cenahından oluşturulan iklimle oy verilebilir kılmak, HDP’ye ödül olabilir ama yüreği, zihni bu topraklara bağlı olan Kürtlere iyilik yapılmadığı kesindir.

Sürekli HDP’nin mevcudiyeti üzerinden meşruiyet hatırlatmaları, terör örgütü bağının kanıksanmasına yol açmaktadır.

CHP’nin tercih etmesi gereken yaklaşım; açık ve net olarak terör örgütüyle bağını tam olarak kopartmamış bir partiyle siyaseten hiçbir amaç için bir araya gelmeyeceklerini açık ve net olarak duyurmak ve bunun yerine kendilerinin doğrudan adres olduklarının fikri zeminini güçlendirmektir.

CHP’nin yapacağı bu tercih; Türkiye’ye, Kürtlere yapacağı en büyük iyiliktir. Aksi durumda yakın geçmişte Türkiyelilik projesiyle ona gösterilen desteği, ilgiyi maalesef kötüye kullanarak Kandil vesayetinden, PKK bağından kopmayan bir adresi diri, canlı tutmaya katkı anlamına gelir ki, bu Kürtlere iyilik değil, kötülüktür.

Önerilen Haber

Dağılmış masanın ve ‘sırttaki hançerlerin’ seçim yansımaları

Yerel seçim gündemi, partilerin adaylarını açıklamalarına odaklanmış olarak seyrini sürdürüyor. Cumhur ittifakının adaylarının çok büyük …