Kıbrıs Barış Harekatının 51.yılında adanın jeopolitik öneminin jeostratejik değeri her geçen zamanda artmaya devam ediyor. Doğu Akdeniz’in hidrokarbon zenginliğinin şehvetine kapılan küresel güçler, emperyalist kirli tırnaklarını çıkararak, Doğu Akdeniz’e kendi çıkarları doğrultusunda nizam vermenin epeydir çabasındalar.
Epey zamandır o emperyalist tırnaklar sağa sola tırnak geçirerek, saldırıp Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkeleri tehdit ediyor.
Tunus’tan başlayan Arap isyanını, halklar lehine iktidarların oluşmasına yol açmaması için büyük gayret sarfettiler. Libya ‘da iç savaş sonrası darbe planı yaptılar. Mısır’da halk iktidarının darbeyle önünü kestiler. Lübnan’ın toplumsal ve siyasi dağınıklığını destekleyerek, iç karmaşadan çıkar devşirdiler. Filistin’in Doğu Akdeniz kaynaklarını kontrolleri altına aldılar. Suriye’de Esad sonrası halk iktidarının olmaması için, Esad’a dokunmadılar. Şimdi de Suriye’nin halk devrimini çalmakla meşguller.
Sömürgeci, işgalci, bölücü emperyalizmin siyonist terör karakolu İsrail’i de Doğu Akdeniz’e dayattıkları yeni sömürge jeopolitiğinin mutlak hakimi rolü verdiler. Gazze’yi, Filistin’i soykırıma uğratıp, Gazze üzerinden Akabe Körfezine açılan Ben Gurion kanal projesini gerçekleştirmeyi kafaya koydular. İsrail’in Doğu Akdeniz’de garnizon işlevli hakimiyetini daha güçlü ve sorunsuz yapabilmesi için Suriye’yi tampon coğrafya olarak kullanmayı hedeflediler. Bu bağlamda Hayfa limanına açılması istenilen Davud koridorunu Suriye’nin güneyinden , Kuzeyden PKK/YPG eliyle de bütünleştirmenin hevesine kapıldılar.
Kıbrıs adasını Doğu Akdeniz ülkesi olmayan Yunanistan ile bütünleştirme şer hedefini yeniden uygulamaya koymaya yeltendiler. Doğu Akdeniz’e en uzun kıyısı olan Türkiye’yi Antalya Körfezine sıkıştırmanın şer planlarını yaptılar. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi- Yunanistan- İsrail denklemiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini boğmanın karanlık, kirli planlarına yöneldiler.
Tüm bunları yapmaya çalışırken, bölgede terör örgütlerini; soldukça suladılar, akıl, silah, para, insan ihtiyaçlarını karşıladılar. Yunanistan’ı İsrail garnizonuna destek için üslerle donattılar. Kıbrıs adasında da aynı adımları attılar.
Herşeye rağmen, her türlü şer niyet ve planlara rağmen henüz istediklerini yeterince başaramadılar. Türkiye’nin varlığı ve kararlılığını yeterince aşamadılar.
Ama pes de etmediler. Terörsüz Türkiye ile terörsüz bölge hedefine erişilmemesi için gayret içindeler. Kıbrıs Adası üzerinde kirli planlarına dair adımlar atmanın hazırlığındalar.
Bu yüzdendir ki; Kıbrıs adasında, Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin(artık önündeki “Kuzey” sıfatı kalkmalı) tanınmasına yönelik büyük çaba sarfedilmesi, Türkiye ile el ele güçlü bir stratejik bütünleşmeyi başarması gelinen aşamanın kaçınılmaz kararlılığıdır.
Doğu Akdeniz’de kalıcılaştırmaya çalışılan enerji jeopolitiğini kontrol altına alacak olan yeni sömürge planına karşı en ufak taviz verilmemelidir. Terörsüz Türkiye, terörsüz bölge hedefinden asla geri adım atılmamalıdır.
Uzun sözün kısası her zaman söyleriz; emperyalizme karşı direnen kazanır.
Prof. Dr. İ. Yaşar Hacısalihoğlu Resmi Web Sitesi