Anasayfa / Gazete Röportajları / Suriye’nin PKK’sı ve DEM’in rolü

Suriye’nin PKK’sı ve DEM’in rolü

Terörsüz Türkiye hedefinde yeni bir safhaya geçildi. Terör örgütü PKK’nın Kandil kolundan gelen açıklama, örgüt elebaşı Öcalan’ın silah bırakma ve örgütün feshedilmesi çağrısına uyulacağını ortaya koydu. O açıklamada belirtilen “ateşkes” vurgusunun devlet nezdinde hiç bir karşılığı elbette yok. Terör örgütüne yönelik amansız mücadele dün de, bugün de kesintisiz sürüyor.

Devletin teslim olmaları yönündeki örgüte verdiği bu son şans. Şartsız, pazarlıksız yapmaları gereken örgütün fesih kararını vermeleri, sonrasında silahların ve örgüt elemanlarının durumlarıyla ilgili devletin belirlediği yol ve yöntemin izlenmesidir.

Örgüt elebaşı Öcalan’ın çağrısında yer alan tüm silahlı gruplar, örgütün tüm kollarını kapsıyor. Devletin de istediği tüm ülkelerdeki başka biçimlerde adlandırmış olan tüm örgüt uzantılarının feshedilmesidir.

Bu noktada Suriye’nin kuzeydoğusunda kümelenmiş olan PKK/PYD-YPG/SDG üç harflilerin tamamı bu kapsam içindedir. Hepsi pür PKK’dır ve Öcalan’ın çağrısı onları da içermektedir. Kuşkusuz SDG üç harflisi yapılan çağrıya kayıtsız kalmayı yeğleyecektir. Zira bulunduğu topraklara montajlayanlar ABD-İsrail iradesidir. Bir ABD’li general müstehzi bir ifadeyle demişti ki, “şu SDG adını ne güzel bulduk” yani o müstehzi ifadenin asıl dediği,” şu PKK’yı ne güzel kamuflaj yaptık” idi.

Nitekim Mehmetçik’in gerçekleştirdiği 4 askeri harekatın biri DEAŞ terör örgütüne, diğer üçü doğrudan PKK=PYD=YPG=SDG anatomisine yöneliktir.

Geçmişte çözüm denemesinin sonuçlanmasının en önemli engeli, o dönem Suriye’de ABD-İsrail projesi olarak PKK eliyle işgal girişimiyle başlatılan Suriye’yi parçalayarak, bir garnizon devletçiği kurma hedefiydi. Bu hedef oldukça mesafede aldı. Ancak Türkiye’nin askeri harekatlarıyla, kararlı tutumuyla istedikleri seviyeye de erişemedi. Sonrasında Suriye devrimi gerçekleşti ve Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğü devriminin başarısının kalıcılaşmasının esasına dönüştü. Bu nedenle de Suriye’nin yeni siyasi, askeri-güvenlik, toplumsal ikliminde SDG (PKK)’nin varlığı ve bu zeminde ABD-İsrail’in ısrarı, Suriye devriminin zedelenmesine, kısa sürede de çalınmasına yol açmaya matuftur.

Bu yüzden SDG(PKK) meselesi Suriye açısından da hayati önemde bir meseledir. Mutlaka çözülmesi gerekendir. İmralı heyetinin şimdi de Suriye’nin kuzeydoğusuna gidecek olması, Öcalan’ın çağrısının görüşülmesi ve onlara yönelttiği mektubun verilmesi bu sürecin en önemli safhasıdır. Bu hususta başta Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli olmak üzere ortaya konulan irade, yapılan çağrının SDG’yi de kapsadığıdır. Aksi zaten düşünülemez. Kelime oyunlarıyla üzeri örtülemez. SDG üç harfiyle PKK maskelenemez, kamufle edilemez. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda dediği gibi; ” şark kurnazlığı ” kabul edilemez.

Bu süreçte DEM’e önemli iş düşmektedir. Öcalan’ın yaptığı çağrının gereğini bir an evvel yapmaları gerekmektedir. Edilgen bir tutum değil son derece aktif bir rol üstlenerek, kendilerini özne kabul ederek, PKK’dan özgürleşmeyi başarmalıdırlar. Demokratik siyasetin üzerine kendileri eliyle terör örgütünün gölgesinin düşmesine artık izin vermemeliler. Öcalan’ın onlara da yaptığı çağrı bunu gerektirmektedir. Bunun için PKK’nın tüm silahlı unsurlarını, SDG’yi beklemeden bir an önce kendileri için açıklama yapmalılar. Demeliler ki; “Bizler de Öcalan’ın çağrısında olduğu gibi PKK’nın tüm silahlı gruplarıyla feshedilmesini istiyor ve şayet buna uymayanlar olursa biz de onlara asla uymayacağımızı, siyasi zeminde onların etkilerine asla izin vermeyeceğimizi kararlılıkla bildirmek istiyoruz.”

Bu noktaya gelinebilirse, terörsüz Türkiye hedefine ulaşmış olacağız.

O vakit kazanan herkes olacak.

Tek kaybedeni; ise tam bağımsız Türkiye’nin hasımları; sömürgeci, işgalci, Siyonist, bölücü emperyalizm olacak.

Önerilen Haber

CHP’de olağanüstü durum

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Şişli ve Beylikdüzü Belediye başkanlarının aralarında olduğu …