ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna savaşının sonlandırılmasına ilişkin başlattığı hamle, birçok aktör için yeni bir sürecin başlangıcı oldu.
Riyad’da ABD ve Rusya heyetlerinin Ukrayna savaşı konusunda bir araya gelmeleri, Avrupa ve Ukrayna’nın tepkilerine yol açtı. Trump’ın ilk başkanlık döneminde Avrupa’ya ve NATO’ya ilişkin hırpalayıcı yaklaşımı, ikinci başkanlık döneminde de yeni boyutlarıyla devreye girmiş durumda.
Münih Güvenlik Konferansı’nda ABD Başkan Yardımcısı Vince’ın Avrupa’yı güvenlik ve diplomasi konusunda sert ifadelerle sorgulayan konuşması, Avrupa liderlerini bir hayli tedirgin ederek, tepkilerine yol açtı ama Trump Vince’ın konuşmasını öve öve bitiremedi.
Trump’ın ikinci döneminde Avrupa-ABD ilişkilerinde çatlağın büyümesi kaçınılmaz görünüyor. Özelikle NATO zemininde baş gösteren bu çatlağın mazisi iki kutuplu sistemin dağılmasından sonraya dayanır. Özellikle de ABD’nin Irak işgali sürecinde George W. Bush’un başkanlığı döneminde söz konusu çatlak, ilk sinyallerini vermişti.
O dönemde Avrupa Birliği’nin (AB) Maastricht zirvesinde üç hedef esasen ABD’den bağımsızlaşarak, Batı’da ikinci bir büyük küresel güç olma çabasıydı.
Bu çaba; NATO’ya rağmen birleşik Avrupa Ordusu, dolara rağmen yeni bir ortak para birimi ve ABD’ye rağmen yeni ABD (Avrupa Birleşik Devletleri) kurma girişimiydi. Bunlardan sadece ortak para biriminde (Euro) kısmi başarı elde edilmişti. Kısmi başarıydı çünkü İngiltere ortak para birimine girmeyerek bu konuda birliğin dışında kalmıştı. Ayrıca her para biriminin adeta kumarhane düzeni gibi bir bodyguard’a ihtiyaç duyar ve doların NATO’su varken Euro’nun AB’nin veya Avrupa’nın ordusu oluşamamıştı.
O günden bugüne Avrupa ile ABD’nin Atlantik ittifakı zeminindeki ilişkileri, yatay seyir izlerken, Trump’ın ilk başkanlık döneminde yeniden çatlak oluşturmaya yönelik olmuş daha sonra ABD başkanlığına gelen Biden döneminde ise çatlağın onarım süreci olarak seyretmişti.
Bu süreçte özellikle Ukrayna savaşı, Atlantik ittifakında baş gösteren çatlağın onarılması için yoğun olarak kullanılmıştı. Bu süreç NATO İsveç ve Finlandiya’yı da içine alarak genişlemiş, NATO’nun karşıtı Varşova Paktı dağıldıktan sonra arayış içindeki NATO’nun düşmansızlık krizinin aşılmasına katkı sağlamış ve Rusya cepheden bu konuma yerleştirilmişti.
Ancak şimdi Trump döneminin yeniden başlamasıyla, Atlantik ittifakının kısmen onarılmış çatlağının yeniden başlamasına zemin hazırlamıştır.
Bu çatlak; Ukrayna üzerinden başlayarak, Avrupa güvenlik mimarisinin, NATO’nun zemininde derinleşme eğilimindedir. Trump’ın Zelenski’ye ağır ithamlarda bulunması, “seçim yapmayan bir diktatör” olarak nitelemesi, Ukrayna’nın doğal kaynaklarına bilhassa nadir toprak elementlerine göz koyması, Avrupasız ve Zelenski’siz Rusya ile Ukrayna savaşını görüşmesi Avrupa ile ABD arasındaki çatlağın derinleşmesine yönelik tavırlar olarak görülmektedir.
ABD tarafından gözden çıkarılmış Zelenski’nin bir yandan Avrupa desteğine yönelmesi diğer yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret etmesi, çıkış arayışının dışavurumlarıdır. Zamanında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aktif girişimleriyle muhtemel bir barış masasının kurulmasına engel olan başta İngiltere ve ABD’ye karşı irade ortaya koyamayan Zelenski’nin şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan, Türkiye’den destek arayışı esasen geç kalmışlığını da tarif ediyor.
Sonuçta Ukrayna savaşının sonlandırılması üzerinden başta ABD- Rusya- AB- Ukrayna zemininde özellikle güvenlik ve diplomasi alanında yeni bir süreç başlıyor.
Türkiye’de hiç kuşkusuz bu sürecin önemli bir aktörü olarak konumlanıyor.
Prof. Dr. İ. Yaşar Hacısalihoğlu Resmi Web Sitesi